Hasan CEMAL
Deniz Feneri’ndeki üç yıllık sürece ve şimdi gelinen noktaya bakınca, acaba kim ikna olabilir ki, HSYK’nın yargıçları görevden alan kararında siyaset değil de hukuk ağır basmıştır diye... Geçelim.
Deniz Feneri davası... Bu olay, 2008 yılı eylül ayında ilk kez Almanya’da patladığı günlerde birçok yazı yazmıştım.
Birinin bazı satırları şöyleydi:
“Frankfurt’taki Deniz Feneri e.V. davasında Alman yargıç, ‘Bu benim tanık olduğum en büyük bağış dolandırıcılığıdır’ diyerek bağlamış kararını...
Bazı bulgular şöyle:
Toplanan bağış 41.4 milyon euro... Bunun yaklaşık 17 milyon euro’su Türkiye’ye gönderilmiş ve 8 milyonu Deniz Feneri Derneği‘ne verilmiş... Kalan 9’unun akıbeti belli değil. Geriye, 12.9 milyon euro gibi bir miktar kalıyor ki, nereye harcandığı bulunamıyor.
Neredeyse tüm harcamaların ‘hayırseverlik’le ilgili olmadığı ortaya çıkıyor.
Hayırseverlik değilse ne?..
Nereye gitti bu paralar?..
Alman yargıç şöyle diyor:
‘Deniz Feneri diye bir dernek aslında yoktu. Bu bir (Fata Morgana’ydı, yani serap). Deniz Feneri gerçekte Mehmet Gürhan için (5 yıl 10 ay hapse mahkûm oldu) sermaye bulma aracıydı.
Muhtemelen siyasal ve sosyal amaçlar için kullanıldı. Nakit paraları Türkiye’deki Kanal 7‘ye taşıdı. Paraların nasıl kullanılacağına Türkiye’dekiler karar veriyordu.
Bunlar, Almanya’daki şirketlerde de ortaklığı bulunan Zekeriya Karaman, İsmail Karahan, Mustafa Çelik ve belli sürelerde Zahid Akman’dı.’
Deniz Feneri 1999’da kurulmuş... Bağışlar 2002 sonrası artmış...
Tablo vahim!
İddialar yenir yutulur gibi değil.
Deniz Feneri aracılığıyla Türkiye’ye gelen bunca para, amaç dışı kullanılırken hangi alanlara kanalize edildi? Alman yargıç, ‘siyasal amaçlar’dan söz ediyor.
Bir başka deyişle:
Siyasetin finansmanı...
Hangi ‘siyaset’in?..
Türkiye’deki Kanal 7’nin kuruluşunda, finansmanında da bu paralar gerçekten kullanıldı mı? ‘Davaya hizmet!’ anlayışı mı belirledi tüm harcamaları?
Bilemiyoruz.
Ama kuşkular ciddi. Komplo teorilerini geçiniz. İddialar hakikaten vahim. Deniz Feneri e.V davasının Alman savcısı diyor ki:
‘Asıl failler Türkiye’de!’
Şimdi top Türk yargısında!
Türkiye’deki asıl failler kimse, bir an önce ortaya çıkarılmalıdır. Bunun gecikmeye tahammülü yok. Başbakan Erdoğan’ın, Adalet Bakanı Şahin’in bu konuda kendilerine düşen görev ve sorumluluğun gereğini yapacaklarına inanmak istiyoruz.”
Başbakan Erdoğan, 2008 Eylül’ünde bu gibi yazılara büyük tepki göstermiş, hatta medyaya karşı bir savaş başlatmıştı.
“Asıl failler Türkiye’de!” diyen Alman yargısının işaret ettiği Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman ve RTÜK Başkanı Zahit Akman’a Ak Parti zirvelerinin kol kanat gerdiğine dair sinyaller vardı.
O tarihlerde Başbakan Erdoğan’ı eleştiren yazılarımdan birinde şöyle demiştim:
“Kendisiyle ilgili iddialar aydınlanıncaya kadar Zahit Akman’ın RTÜK Başkanlığı’ndan istifa etmesi gerekmiyor mu?.. Etmiyorsa, Başbakan’ın kendisini istifaya davet etmesi değil midir doğru olan?..”
Bunlar olmadı 2008 sonbaharında.
Zahit Akman koltuğunu korudu.
Ak Parti oralı olmadı.
Erdoğan ise medyaya savaş açtı, basına boykot çağrısı bile yaptı. Ben de kendisini şu satırlarla eleştirmiştim 20 Eylül 2008’de bu köşede:
“Medyanın bu tarihi dolandırıcılık olayının üzerine gitmesinden daha doğal ne olabilir ki? Elbetteiddianame de çarşaf çarşaf yayımlanacaktır. Mahkeme de kuyumcu titizliğiyle izlenecektir. Savcının, yargıcın söyledikleri manşetlere kocaman taşınacaktır.
Ergenekon’da da öyle olmuyor mu?
Üstelik daha dava açılmadan Ergenekon didik didik edilmeye başlandı. Doğru da yapıldı. Çünkü Ergenekon olayı bu ülkede demokrasi ve hukuk devleti açısından hayatidir.
Deniz Feneri de farklı değil. Çok büyük bir dolandırıcılık! Yolsuzluklarla mücadele, demokrasi ve hukuk devletinin bir başka önkoşuludur.
Bir başbakanın çıkıp kör topal da olsa demokrasiyle yönetilen ve AB yolunda yürüyen bir ülkede gazetelere yönelik boykot çağrısı yapması demek, basın özgürlüğünü, demokrasiyi hiçe sayması demektir.”
Böyle yazmıştım 2008 Eylül’ünde.
Bu arada, Deniz Feneri iddianamesinin Almanya’dan Türkiye’ye gelmesi de, Türkiye’de dava açılması da kolay olmadı, uzun zaman aldı.
Ama epey gecikmeli de olsa sonunda dava açıldı, Zahit Akman RTÜK Başkanlığı’ndan ayrıldı ve tutuklu olarak yargılanmaya başladı.
Soruşturma derinleşirken, davanın Ak Partili bazı siyasetçilere doğru ilerlediğine dair belirtiler su yüzüne vurdu.
İddianamenin yazıldığı bir dönemde ise olan oldu:
Adalet Bakanı’nın, kısa adı HSYK olan Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun Başkanı sıfatıyla yaptığı bir girişimin sonucu olarak Deniz Feneri davasını yürüten savcılar görevden alındılar.
Üç yıllık süreç böyle.
Deniz Feneri’ndeki üç yıllık sürece ve şimdi gelinen noktaya bakınca, acaba kim ikna olabilir ki, HSYK’nın yargıçları görevden alan kararında siyaset değil de hukuk ağır basmıştır diye...
Geçelim.
Yazarlar
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024