Hasan CEMAL
Oy hesapları, verilen sözleri unutturuyor mu? Demirel’le de yaşamıştık böyle bir süreci... İktidar bu. Bazen siyasetçiyi değiştiriyor. Bazen de siyasetçi, iktidarı kullanarak ‘düzen’i kendisine uyduruyor.
Bu köşede dünkü yazımın başlığı, “Demirel’den Erdoğan’a gazeteci teröristler”di.
1990’ların Demirel’iyle bugünün Erdoğan’ı arasında, özgürlükler meselesiyle hapisteki gazetecilere ilişkin bazı benzerliklere dikkat çektim.
Bugün de Demirel’le Erdoğan’a devam ediyorum.
Bu yazı, tatile çıkmadan önce 1980’lerin Özal’ını Erdoğan’la bazı bakımlardan mukayese ettiğim yazının bir devamı sayılabilir.
“Özal’ı yazarken Erdoğan’ı düşünmek” başlığını taşıyan yazımda özetle demiştim ki:
“Rahmetli Özal, Japonya’da ‘tek partili istikrar’ı temsil eden ve tek partili demokrasi diye iğnelenen siyasal modelden etkilenmişti. Merkezden sağa, muhafazakar yelpazeyi kapsayan yüzde 65’lik oy blokunu kendi partisinde toplayıp başkanlık sistemine gitmeyi kafaya koymuştu. Yapamadı. Şimdiden yüzde 50’yi yakalamış olan Tayyip Erdoğan yapabilir mi?..” (22 Ocak tarihli yazım)
Özal’ın gönlünde başkanlık sistemi yatıyordu.
Erdoğan’ın da öyle.
Hatta Özal gibi onun da ‘Japon modeli’yle ilgilendiğine dair duyumlar var politika kulisinde...
Ancak, bugünün koşullarında Erdoğan’ın daha çok yarı-başkanlığı razı olabileceği anlaşılıyor.
Erdoğan’ın yakın çevresinden sayılabilecek bir siyasetçi, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün bu yakınlardaki bir demecinde, Başbakan Erdoğan’ın Çankaya Köşkü’ne çok yakışacağını belirttikten sonra şöyle diyordu:
“Erdoğan anayasada yazan yetkilerle cumhurbaşkanı seçilirse, bu sistem otomatikman yarı başkanlık sistemine döner. Halkın seçtiği cumhurbaşkanı bu yetkileri daha farklı kullanır. Yeni bir liderlik tipi ortaya çıkar. Parti liderliğinden, bağımsız toplum liderliğine dönüşür.” (Hürriyet, 22 Ocak)
Bu satırları okuyunca (*) Demirel’i anımsadım.
Demirel 1991 sonunda Başbakanlık koltuğuna kaçıncı defa oturduğunda, demokrasi konusunda umutlar uyandırmıştı.
Kürt realitesi demişti.
Paris Şartı demişti.
Sonra bunlar unutuldu.
Demirel, Çankaya döneminin sonu yaklaşırken, 2000’e doğru kafaya Fransa’dakine benzer bir yarı-başkanlık sistemini koymuştu.
Cumhurbaşkanı iki kez 5’er yıllığına halk tarafından seçilecek ve iki turlu, dar bölgeli seçim sistemine geçilecekti.
Demirel’in kafasında bu vardı.
28 Şubat döneminde asker ve medya desteğiyle bu hedefine varabileceğini bir ara ciddi ciddi düşünmüştü (* *).
Olmadı.
Şimdi anlaşılan Erdoğan’ın gönlünde de yarı-başkanlık yatıyor.
Demirel’e göre işi daha kolay.
Cumhurbaşkanı’nın 2014’den itibaren halk tarafından iki kez 5’er yıllığına seçilmesine ilişkin anayasal değişiklik çoktan yapıldı.
Bizim mevcut 12 Eylül Anayasası’nın çatısı zaten askeri vesayet sisteminin ruhuna göre çatıldığı için, yani cumhurbaşkanının yetkileri bir hayli geniş tutulduğu için ufak tefek anayasal düzeltmelerle bu ülkede yarı-başkanlık sistemine geçmek zor olmayacaktır.
Önce anayasa değişiklikleri için 2013’de bir referandum, sonra da 2014’de halk tarafından seçilecek cumhurbaşkanı...
Öyle sanıyorum ki, Tayyip Erdoğan’ın ana gündemi bu hedefe kilitlenmiş durumda. Onun için de herşey ‘oy’a endeksli.
2012 genel seçim kampanyasından beri gitgide dikkat çeken milliyetçi söylem de, devletçi yönelişler de, özellikle Uludere sonrasında artık askere toz kondurmayan tavırlar da yüzde 50 oyu yüzde 60’a zıplatabilir miyim düşüncesinden kaynaklanıyor.
Bunlar hesaplı kitaplı işler...
Ama bu arada bazı sözler unutuluyormuş, ne gam!
Cumhurbaşkanının yetkileri törpülenecek, parlamenter sistem güçlendirilecek sözü verilmemiş miydi?
Yeni anayasa denilmemiş miydi?
Kürt sorununa da dokunan demokratik bir anayasayla Türkiye’de birinci sınıf demokrasi ve hukuk devletinin yolu açılmayacak mıydı?
Bu sözler çoğaltılabilir ama gerekmiyor.
Oy hesapları, verilen sözleri unutturuyor mu?
Demirel’le de yaşamıştık bu süreci...
İktidar böyle.
Bazen siyasetçiyi değiştiriyor.
Bazen de siyasetçi, iktidarı kullanarak ‘düzen’i zamanla kendisine uyduruyor.
Kimi zaman da ikisinin karışımı bir vaziyet ortaya çıkıyor.
_____________________________
*Şahin Alpay’ın 31Ocak 2012 tarihli Zaman’daki ‘Parlamenter sistem, Erdoğan Cumhurbaşkanı, Gül Başbakan’ başlıklı yazısı okunabilir bu konuda...
** Hasan Cemal, Türkiye’nin Asker Sorunu, Doğan Kitap, 253 ve 271-272. sayfalara bakılabilir.
Yazarlar
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024