Hidayet Şefkatli TUKSAL
Kadın hakları savunucuları için İsveç, feminizmin devlet eliyle sunulduğu bir cennet olarak kabul edilir. Cennet tabirini ben yakıştırdım ama kadın erkek eşitliği açısından hassas bir devlet politikasının etkin olduğu İsveç, özellikle kadınların devletten beklentileri açısından örnek ülkelerden biri durumunda. Daha önce gitmemiştim, 2013’ün 8 Mart’ını İsveç’te geçireceğimi biri söylese muhtemelen de inanmazdım ama aklıma gelmeyen bu ihtimal gerçek oldu. Tesadüfen arayıp da İsveç’te olduğumu öğrenenler, Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün ekibinde olduğumu zannediyorlardı ama ben İsveç’e Anadolu Sanat ve Kültür Merkezi Derneği tarafından davet edilmiştim. Bu dernek 1973 yılından beri İsveç’te yaşayan, Gülseren Engström ve İsveçli arkadaşları tarafından kurulmuştu. Gülseren Hanım, aslen bir okul psikologu olsa da, İsveç’te daha çok gazeteci kimliğiyle tanınan bir isim. 1977’de İsveç Merkez Radyosu Türkçe Yayınlar bölümünü kuran iki gazeteciden birisi olarak“Merhaba” adlı programda bir çeyrek asır yapımcı olarak çalışmış, daha sonra da “Ring Svarar Vi”(Sorun, Yanıtlayayım) adlı İsveççe programın tek başına yapım ve sunuculuğunu üstlenmiş. Bunun yanı sıra, entegrasyon, proje liderliği ve ana- baba eğitimi konularında danışmanlık hizmeti vermeye, muhabirlik yapmaya, telif ve tercüme kitaplarıyla İsveç-Türkiye arasında bir aşinalık köprüsü kurmaya devam ediyor.
Garip bir konuşmacı
Bu yılın 8 Mart etkinliği olarak beni davet etmesi, kendi çevresi için sıradışı bir durum olmuş, zira İsveç’teki Türkiyeliler, hâlâ biraz kendi çevrelerine kapanık bir şekilde yaşıyor anladığım kadarıyla. Bu yüzden eski bildik ezberler kısmen gücünü koruyor. 8 martta yaptığım konuşmada, kadına yönelik şiddetin erkek egemen zihniyet ve pratiklerle ilişkisini ele alırken, Cumhuriyet modernleşmesinin bu erkek egemenliğine son vermediğine, modernleştirerek günümüze taşıdığına dikkat çektim. Bu iddiamı desteklemek üzere, mevcut resmî propagandaya rağmen kadın- erkek eşitliğinin 1926’da kabul edilen ilk Medeni Kanun’la sağlanamadığını, kadın örgütlerinin ısrarlı mücadeleleri ile ancak 2002 yılında yapılan yeni bir Medeni Kanun ile elde edilebildiğini söylediğimde, bazı kadınlar çok huzursuz oldular ve itiraz ettiler. Onlara göre daha pek çok Avrupa ülkesinde kadınlar oy kullanamazken, Atatürk Türk kadınlarına seçme- seçilme hakkı vermişti çünkü. Bu resmî söylem onlar için kutsal bir ezberdi, bu yüzden İkinci Meşrutiyet’ten beri bu coğrafyada etkin bir kadın hareketi olduğunu, 1923 yılında ilk siyasi partiyi kadınların kurduğunu ancak kabul edilmediğini duymak da kendilerine iyi gelmedi ve arada çıkıp gittiler. Onlara kızamadım, çünkü bu ezber hâlâ aynı şekilde sürdürülüyor. İnanmayanlar MEB’in resmî sitesinde şu linke bakabilirler:http://www.meb.gov.tr/belirligunler/10kasim/inkilaplari/hukuk/medeni_ceza.htm
İsveç: Sükûnet, güven ve yavaşlık
İsveç’te sükûnet “elle tutulur” gibi hâkim bir duygu. 8 martta sokaklarda o güne dair belirgin bir şey fark etmedim mesela. Parlamento binasını gezerken, partilere göre ayrılmış bir oturma düzeni olmadığını ve milletvekillerinin karışık bir şekilde oturduğunu öğrendik. Bu binaya girerken, Türkiye’de neredeyse her alışveriş merkezine girerken uygulanan cihazdan geçme prosedürünün uygulanması, bana mihmandarlık eden sevgili Ümran’ a çok sıkıcı gelmişti, söylenip durdu bu eziyete.
İsveç’te tanımaktan mutluluk duyduğum Gülseren Hanım, Ulla Hanım, değerli psikolog Zafer Albayrak Bey, Ümran ve Özge Hanımların dışında, Eğitim ve Din Hizmetleri Müşaviri olarak Stockholm’de bulunan, fakülteden sınıf arkadaşım Prof. Dr. Adnan Bülent Baloğlu ve eşi Hümeyra Hanım’la karşılaşmak ise benim için bu gezinin sürprizi oldu. Erkek egemenliği ve kadın hakları sorunu ile ilgilenen nadir akademisyenlerden biri olan Baloğlu yeni çalışmalarıyla adından söz ettirecek inşallah!
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Muhafazakâr camiada deprem
4.04.2021 - Kadınları zapturapt altına almak uğruna…
28.03.2021 - İlahiyatlar, ilahiyatçılar ve dini kanaatleri açıklama hakkı
12.12.2020 - Periler, periler, periler…
23.11.2020 - Kadınların konuşabildiği günler
2.01.2020 - Makbul olmayan dindar kadınlar
13.10.2020 - Tasavvuf alanının sorunları
29.09.2020 - Tarikatlar konusunda kişisel tecrübelerim
21.09.2020 - ‘Kapatılsın bu şer yuvaları!’ demek çözüm mü?
13.09.2020 - Pembe beyazlar ve siyahlar içinde bir Aşûre günü
5.09.2020
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
Yorumunuzu Giriniz...