Hüseyin ÇAKIR
Hepimize geçmiş olsun. Post modern darbeden 19 yıl sonra,fiili askeri darbe girişimi ilk kez toplum ve demokrasi duvarına tosladı.
Bilinç değişimi, dönüşümü ve demokrasinin geleceği için umut verici toplumsal, siyasal bir karşı duruşu işaret eden güçlü emareler yaşadık.
Kuşkusuz birçok ilk yaşandı, yaşanıyor. Belki en önemli olanı Meclis’i terk etmeyen bütün partili milletvekillerinin, bombalamalara karşın, Meclis’i açık tutmalarıdır. İkincisi iktidar partisi, hükumet yetkilileri ve cumhurbaşkanının darbe karşısında, demokrasiyi savunan sözleri, üçüncüsü, dört muhalefet partisinin darbe karşısında, demokrasiyi savunmalarıdır.
İnsanlar ellerinde siyasi bayrak olmadan sokağa çıktılar ve taşkınlık yapmadılar. Demokrasi, toplumsal irade üstüne düşünenler bu durumu siyasi ve sosyolojik olarak değerlendirmeliler.
Sokağa çağrı
Cumhurbaşkanı, başbakan, iktidar partisinin yetkilileri ve iktidarı destekleyen medya, “halkı” önüne arkasına hiçbir sıfat koymadan meydanlara çağırdılar. İnsanların meydanlara çıkması, darbe teşebbüsünde bulunan ve sokaklara çıkan askerleri caydırıcı olmuştur. Abdullah Gül’de halkı sokağa çağırdı ve “sorumlu ve sağduyulu” olmayı da ekledi. Sokağa çağrı yapanların aynı hassasiyeti göstermeleri gerekiyor.
Cep telefonlarına “TC Devleti” adına “Tüm halkımızı milli iradeye, demokrasiye sahip çıkmak üzere meydanlara bekliyoruz” mesajı gönderildi.
Camilerden ezan (ben sala duydum) okunup, sokağa çağrı yapıldı.
Darbe girişimine karşı toplumun direnişe çağrılması, demokrasinin korunması için çok önemli. Şimdi zamanı değil ama, önümüzdeki günlerde, meşru direnme, protesto ve demokrasi ve demokratik hakları kullanmanın ne olup ne olmadığı bağlamında, özgürce konuşabilmeliyiz.
Sokağa çıkanlar ve çıkmayanların ruh hali
TV’lerdeki görüntülerden sokağa çıkanların ruh halini, hangi saiklerle sokağa çıktıklarını anlamak mümkün. Başbakan, Cumhurbaşkanı, hükümet yetkilileri ve iktidar medyasının sokağa çıkma çağrısına icabet edenler, sürekli tekbir getiriyor, Rabia ve Bozkurt işareti yaptıkları görülüyordu. Sokağa çıkanların demokrasi, özgürlük gibi sloganlarının olmamasını bir kenara yazıp, demokratikleşmenin geleceği açısından üstüne düşünmek gerekiyor.
Bir başka altı çizilmesi gereken nokta, CHP, HDP ve sol ve sosyalistlerin sokağa çıkma çağrısı yapmamış olmaları. Bu duruma iki açıdan bakılabilir. Birincisi darbeyi desteklemiş olmaları ki böyle olsaydı sokağa çıkarlardı, ikincisi çok gerilmiş, kutuplaşmış zamanlar yaşandığını düşünerek; sokağa çıktıklarında AKP’lilerle karşılaşmak istememeleri olabilir. Sonuç olarak CHP ve HDP’nin darbe girişimine karşı açıklama yapmaları ve partilileri sokağa çağırmamaları, pasif direniş olarak tanımlanabilir. Darbe girişimcilerine karşı sokağa çıkanlar arasında gerilimin yükselmesi ve başka mecraların ortaya çıkmasının önü kapatılmış oldu.
Bundan sonrası için
Her şey bitti mi? Darbe girişimi bastırıldı. 2000’li yıllarda “artık darbe olmaz, askeri vesayet bitti” deniliyordu. Neden bu noktaya gelindi sorusu karmaşık değil. “Askeri darbenin nesnel ve öznel ve hukuki koşullarını ortadan kaldıracak demokratik ortamı” oluşturulmadığı sürece askeri darbenin her zaman tehlike olarak var olacağı görülmüş oldu.
Türkiye'nin temel meselelerini, barışçı ve demokratik ve siyasal yollardan TBMM yoluyla çözmenin (Askeri devreye sokmadan) önemi bir kere daha gözümüze soktu.
Şimdilik kısa bir not düşmek gerekirse: Yasal, hukuki durumu rafa kaldırıp, fiili durumu normal durummuş gibi devam ettirmeye çalıştığınızda, “durumdan vazife çıkartan” lar her zaman olacaktır. Faili saptarken/açıklarken, ruhu rahatlatacak açıklamalar yapma kolaylığı yerine, duvarın ötesine bakmak gerekiyor.
Askeri darbe tehlikesi geçmiş değil. Askeri literatürde "cephe kaybedilebilir, savaşı kazanmak, kaybetmemek önemli" sözünü unutmayalım. Yukarıda da söylediğin gibi, "askeri vesayet bitti..." sanılıyordu.
23 Şubat 1981’de dönemin jandarma yarbayı Antonio Tejero Molina İspanyol Meclisi'ne girerek, "Silahlı Kuvvetler'in yönetime el koyduğunu" açıklamıştı ve kısa sürede derdest edildiler. İspanya’da daha sonra siyasal ve hukuki ortamda neler oldu bir göz atmak gerekiyor.
Herkesin takkesini önüne koyup, demokrasi anlayışlarındaki nasıl bir demokrasi ve millet iradesi konularını yeniden düşünmeliler.
Düşmanlık, hasımlık, ötekileştirme… öyle veya böyle bela olarak geri dönüyor.
15 Temmuz kulaklara küpe olsun…
Yazarlar
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.05.2018
13.05.2018
6.02.2018
29.04.2018
22.04.2018
8.02.2018
1.02.2018
25.03.2018
19.03.2018
11.03.2018