Ümit Akçay
2025’in ikinci yarısının ilk ayı tamamlanmışken yılın kalanındaki ekonomi gündemine kuş bakışı bakmak, ekonomik ve siyasi gelişmelerin hangi ekonomik dinamiklerle şekilleneceğine dair fikir verebilir. 2025’in ilk yarısı faiz indirimlerindeki patinaj, emek yoğun sektörlerin yaşadığı kayıplar, sanayide kapasite kullanım oranındaki düşüşler ve çalışanlar cephesinde de reel ücret kayıpları ile geçti. İkinci yarıyı faiz indirimlerinin temposu, emek yoğun sektörlerdeki gelişmeler ve ücret kayıplarına karşı olası itirazların boyutu şekillendirecek. Bu temel dinamikleri sırasıyla ele alalım.
Faiz indirimlerinin temposu
Faiz indirimlerinde ikinci tur hızlı başladı. 2024 sonunda başlayan ilk indirim turu 19 Mart operasyonu ile sonlanmış, hatta faiz artışları ile desteklenen finansal sıkılaştırma sonucunda enflasyonun yıl sonunda yüzde 30 civarına gerilemesi daha mümkün hale gelmişti. Bunun üzerine temmuz ayında faiz indirimlerinin ikinci turuna başlayan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), yılın geri kalanındaki üç Para Politikası Kurulu toplantısında faizi yaklaşık yüzde 35’lere geri çekebilir. Bu yılın kalanı için yaklaşık yüzde 10 civarında bir faiz indirimi anlamına geliyor.
Ancak faiz indirimlerinin temposu çeşitli gelişmelere bağlı olarak değişebilir. İlk olarak enflasyondaki gelişmeler önemli olacak. Mevcut gelir dağılımı adaletsizliğini göz önüne aldığımızda yüksek faiz ile iç talebi baskılamaya çalışmak, amaçlandığı gibi çalışmayabilir. Zira yüksek faiz, üst gelir gruplarının daha da zenginleşmesine ve harcama kapasitelerinin daha da artmasına neden oluyor. Bu, gerek tüketim malları ithalatının artarak sürmesine gerekse yurt içi fiyat artışları için gerekli olan talebin devam etmesine olanak sağlıyor.
İkinci olarak siyasi gelişmeler de faiz indirimlerinin temposunu belirleyebilir. Nasıl faiz indirimlerindeki ilk tur siyasi nedenlerle kesildiyse, benzer bir gelişme ikinci turda da gerçekleşebilir.
İkinciyle bağlantılı olan üçüncü gelişme de döviz kurundaki gelişmeler olacak. Gerek borç dolarizasyonunun yüksek seviyesi, gerekse döviz mevduatındaki artışın sürmesi, faiz indirimlerinin temposunu belirleyecek.
Emek yoğun sektörler
Yüksek faiz döneminin esas maliyetini çalışanlar yüklense de, sermaye kesimi içindeki maliyete baktığımızda bunun emek yoğun sektörler üzerine yüklendiği görülebilir. Özellikle enflasyonla mücadele için TL’nin reel olarak değerlenmesi politikasının bir sonucu olarak emek yoğun sektörlerdeki ihracatçıların rekabetçi güçlerinin aşındığını söyleyebiliriz. Ek olarak, borçlanma için döviz kredisine erişimi olmayan ve sadece TL ile borçlanabilen bu kesimler, yüksek faiz politikasından olumsuz etkilenmiştir.
Her ne kadar emek yoğun sektörler önemli sorunlar yaşasa da geçtiğimiz günlere BİRTEK-SEN’in hazırladığı rapor, özellikle tekstil sektöründe firmaların emek maliyetini kısmak için kullandığı çeşitli stratejilere işaret ediyor. Bu stratejiler arasında yatırımların yurt dışına kaydırılması ya da kaydırma tehdidi öne çıkıyor. İstihdam kayıplarıyla ve iflas haberleriyle öne çıkan emek yoğun sektörler, devletten yeni teşvik mekanizmaları talep etse de, önümüzdeki dönemde faiz indirimleri bu sektörün finansmana erişim sorunlarının bir nebze olsun azalmasını sağlayacaktır.
Ücret kayıplarına itirazlar
2025’in ikinci yarısını belirleyecek dinamiklerden bir diğeri de geniş toplum kesimlerinin reel ücret kayıplarına karşı vereceği tepki olacak. Geçtiğimiz temmuz ayında asgari ücrete ara zammın yapılmaması ve kamu çerçeve protokolünün ücret ve hak kayıplarını önleyecek şekilde sonuçlanma ihtimalinin oldukça düşük olması, çalışanlardan gelebilecek itirazların daha da yoğunlaşmasını beraberinde getirebilir.
Son olarak, sıraladığım bu ekonomik gündemin siyasete yansımasının oldukça sınırlı olduğuna dikkat çekmek istiyorum. Bu yansımanın en önemli sonucu iktidar partilerine olan siyasi desteğin azalması olarak görülebilir. Ancak yargı yoluyla üzerine gidilen CHP’nin kendisine yönelen bu baskıyı durdurmak ve hatta geriletmek için mevcut ekonomi politikasının mağdur ettiği kesimlerin çıkarlarını gündeme alacak bir çerçeveye yönelmediğini tespit edebiliriz. Kısacası, daha önceki yıllar gibi 2025’in ikinci yarısında da siyaseten ifade edilmeyi bekleyen bir itiraz var ancak bunun siyasi kanalları henüz kurulabilmiş değil.
Yazarlar
-
Taha AkyolTürk-Rus-Çin ittifakı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTektonik Kırılmalar: Liberalizmin Tasfiyesi ve Müslümanlar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDemokrasinin içerideki ve dışarıdaki dinamikleri 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayÇin yoksulluk tuzağından nasıl çıktı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERBolsonaro’nun tarihi mahkûmiyeti 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet farkında mı? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞUR“Bize bir ömür daha lazım…” 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKültürel hegemoni savaşı: Türkiye’ye bak, Amerika’nın geleceğini gör 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCHP’liler için bir seçimlik başarı mı, Türkiye’nin demokratik dönüşüm mü? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunStalin ‘Huzur Türklükte’ demiş! Cidden mi? 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünyayı çılgınlar yönetiyor; akıllı olmak gerek… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKalıcı fakirlik ve pahalılık 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYeni Diyanet İşleri Başkanı 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖzgür Özel ve siyasi drama… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTopunuz bir İspanya Başbakanı kadar olamadınız... 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluZeytine ağıt 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCHP’ye kayyım davasında AK Parti’nin eli var diyen yok ki… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTeflon siyaset 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANTürkiye kötüye gidiyorsa AKP’nin oyu neden yüzde 30 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİç Sömürge: Gücün İçeriye Yöneldiği Karanlık Düzen 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAltın ve boksit madenleri, elektrik, kahveci… Yeni bir el koyma mı geliyor? 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan’ın bütün akbabaları aşkına 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Al sana misilleme”… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEskinin Öldüğü, Yeninin Henüz Doğmadığı Bir Dönem.. 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHukuksuzluktan daha pahalı bir nesne yok 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“BACASIZ SANAYİ” ALARM VERİYOR… 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalCharlie Kirk cinayeti ve ‘radikal sol’ 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.09.2025
9.09.2025
17.08.2025
10.08.2025
6.08.2025
24.07.2025
13.07.2025
9.07.2025
18.06.2025
6.03.2025