Mehmet ALTAN
Basın Tarihi’nde geçen hafta, 9 Kasım 2005'te Hakkâri Şemdinli'deki Umut Kitabevi'ne bombalı saldırısında duraklamıştık…
2005’e devam edeceğiz.
Ancak her Eylül hatırladığımız geçmişin lanetli günlerine geldik… Bugün onlara bir bakalım… Dünya da biz de nerelerden geçmişiz, nerelere gelmişiz bir görelim.
Örneğin 11 Eylül…
1973’de Şili’de General Pinochet'nin sosyalist Başkan Salvador Allende'yi CİA’nin desteğiyle devirdiği kanlı faşist darbe…
Bu darbeyle dünyanın seçimle başa gelmiş ilk sosyalist hükûmeti devrilmiş ve yerine 17 yıl sürecek bir diktatörlük kurulmuştu.
50 yıl olmuş…
Pinochet sonrasında darbenin her yıldönümünde, “öldürülenler” ve “kaybolanlar” anılır.
Bu sene de anıldı.
Şili halkının dinmeyen acısı da her yıl haberdir.
xxxxxx
Amerika’daki 11 Eylül saldırıları…
11 Eylül 2001 sabahı Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı El Kaide’nin üstlendiği koordineli bir dizi terör saldırısı…
Saldırılarda 2 bin 996 kişi öldü ve 6 binden fazla insan yaralandı.
Aradan 22 yıl geçmesine rağmen saldırıda kaybolan 2 kişinin kimliği yeni tespit edilebildi.
Bir yığın sorunun hala cevaplanamadığı bu sarsıcı saldırı her 11 Eylül’ün sabit gündemidir.
Bu yıl da böyleydi.
xxxxxx
Ve 12 Eylül 1980 Darbesi…
Dün 43. Yıldönümüydü.
12 Eylül askeri darbesinin toplumsal bilançosu korkunçtur…
"Cezaevlerinde işkence sonucu yaklaşık 300 kişi öldü.
48 kişi (24 adli suçlu, 15 sol, 8 sağ, 1 ASALA militanı) idam edildi.”
Daha sonra “12 Eylül rejimi” oluştu… Hala birçok hayati konu 12 Eylül’de yapılan düzenlemeler geçerli.
12 Eylül’den epeyce sonra “anti-militarist” bir tavır ortaya koyanların birçoğu ise yeniden “militarist” anlayışa dönüyor.
Basın tarihinde sırf 12 Eylül darbesi araştırması yapmak bile, Türkiye’deki basın anlayışını görmeye yetiyor…
xxxxxx
12 Eylül Darbesi’nin 30. Yıldönümünde yazdığım “Otuz yıl oldu, toplumca utanmalıyız…” başlıklı yazımı buldum.
Aradan 13 yıl geçmiş.
Yazı şöyle başlıyor:
“Bugün 12 Eylül Darbesi veya İhtilali’nin 30. yıldönümü. 12 Eylül 1980 darbesi, 27 Mayıs 1960 darbesi ve 12 Mart 1971 muhtırasının ardından Türkiye Cumhuriyeti tarihinde...
...silahlı kuvvetlerin yönetime üçüncü açık müdahalesiydi...
Bu müdahale ile Süleyman Demirel’in Başbakan’ı olduğu hükümet devrildi.
Ardından...
Türkiye Büyük Millet Meclisi ve partiler lağvedildi, parti liderleri önce askeri üslerde gözetim altında tutuldu, sonra da yargılandı.”
xxxxxx
Sonra, 12 Eylül Rejimi’ni tanımlamışım:
“Kısacası ‘tek parti rejimi’ yeniden iyice cilalandı, zaten hiçbir zaman sivil ve demokratik olamamış olan Türkiye Cumhuriyet’i tamamen askerileştirildi.
Bugün referanduma gidiyoruz ama...
Siyaset kurumunu şekillendiren ‘Siyasi Partiler Yasası’…
Halk iradesini şekillendiren ‘Seçim Kanunu’…
TBMM’nin çalışmasını şekillendiren ‘İç Tüzük’…
12 Eylül’ün ürünüdür.
Kısacası, anayasal tadilat yapılsa da '12 Eylül askeri rejimi’ tamamıyla sürmekte...
Zaten utanılması gereken nokta da burası...”
xxxxxx
Şöyle devam etmişim:
“İtiş, kakış...
Kamplaşma, gerginleşme...
Bunların üzerinden bu ülkeye bakınca, nihayetinde beş cuntacı generalin esiri olmaya devam eden koca bir toplum görürsünüz.
Bu, tüm toplumun topluca utanması gereken bir skandal...
Ama en çok da ‘siyaset kurumunun’ utanması gerekir... 12 Eylül rejiminin kurduğu düzen içinde rahatsız olmadan otuz yıldır yaşıyor, diğer yandan da halktan oy istiyorlar...
Çünkü siyaset bizde ‘ikbal’ kapısı...
Ve ‘Saray’a girişin kestirme yolu.”
xxxxxx
Bu yazının üstünden tam 13 yıl geçti.
Sizce bir şey değişti mi?
Yooo, her şey 5 darbeci generalin talimatlarına göre devam ediyor.
Neden böyle?
Çünkü:
“Siyasetçi ‘ikbal’ ararken, rejimin kısmen demokratikleşmesi için adım atıyoruz...
Ama ‘rejimin demokratikleşmesini’ varlık nedeni haline getirerek siyaset yapan yok.
Zaten başka türlü bir askeri rejimle ‘sivil siyaset’ otuz yıl boyunca böylesine içli dışlı, ballı börekli olabilir miydi?
Temel ihtiyaçlarını giderememiş toplum da ‘rejimden ziyade geçimle’ ilgili olduğu için, değişimler de gene yolu kesilen siyasetçi sayesinde gerçekleşiyor; yoksa halkın 12 Eylül rejimini çoktan tuz buz etmesi gerekirdi...
Umarım, bundan böyle işler değişir...
Öncülüğü toplum alır, siyasetçi de ‘rejimi demokratikleşmeyi’ temel hedef alarak ‘ikbal’ arar...”
Ne demokratikleşmesi, tam tersi istikamette bir rallinin hüzünlü şahitleri halindeyiz…
xxxxxx
Yazıyı şöyle bitirmişim:
“12 Eylül rejimi, başta onun mirası olan ‘siyaset kurumu’ olmak üzere bütün ağırlığıyla yaşıyor...
Otuz yıldır, beş generalin bize giydirdiği deli gömleğini yırtamamış sünepe bir toplum olmaktan dolayı itişip kakışmak yerine hepimizin utanç duyması gerekmez mi?”
xxxxxxx
12 Eylül “Kenan Evren rejimini” pişkinlikle sürdüren bir siyaset kurumu var… İktidar da muhalefet de bu “rejimden” memnun gözüküyor.
Ayrıca bu düzene toplumsal bir itiraz da yükselmiyor.
Bugün 2023’deyiz.. 13 yıl önceki yazı hala geçerli.
13 yıl sonra acaba 12 Eylül’le ilgili nasıl bir yazı yazılacak?
Dilerim aynı yazıyı tekrarlamak zorunda kalmaz bu ülke.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın silah bırakması ve feshi: Siyasetin gerekleri, toplumsal beklentiler 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuVahim ama ciddi değil… 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Palalı hukuk… 11.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.07.2025
26.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025