Mehmet ALTAN
Bu ülke, var olduğu sürece o korkunç Cumartesi sabahını unutmayacak.
Sadece barış için toplanmış halay çeken insanların bombalarla paramparça olduğu, çocukların, gençlerin, kadınların, emekçilerin etrafa savrulan demir bilyelerle öldüğü, insan bedenlerinin havaya dağıldığı o sabahı bu ülke acıyla hep hatırlayacak.
Bu ülke kendisine yaşatılan bu acıyı, çocuklarının alçakça öldürülmesini affetmeyecek.
Sadece bu korkunç katliamı değil, bu noktaya nasıl geldiğimizi, nasıl getirildiğimizi, bu cinayetlere nelerin ve kimlerin sebep olduğunu da aklımızdan çıkarmayacağız.
***
Siyasal iktidarın medet umduğu şiddet, sonunda Cumhuriyet tarihinin en kanlı katliamına dönüşerek onlarca günahsız insanımızı yok etti.
Siyasal iktidarın 17-25 Aralık’ta tüm toplumun gözleri önünde suçüstü yakalanmasının ertesinde ardına sığındığı hukuksuzluk ve şiddetin Türkiye’yi daha hayırlı bir yere götürmeyeceği çoktan belliydi.
Ayakkabı kutuları, çelik kasalar, para sayma makineleri ve saatlerle vurgunun ortaya çıkmasından sekiz ay önce olanları anlatan MİT Raporu’na rağmen talana ‘provokasyon’ diyen birisinin başbakan atandığı, yargı kararlarına rağmen soruşturmaya engel olan birinin İçişleri Bakanlığı’na terfi ettirildiği, hırsızlığı ortaya çıkaran hukukçuları tasfiye eden ve çakma mahkemeler kurulmasını sağlayan bir diğerinin Adalet Bakanı olarak taltif edildiği bir düzen, nereye doğru gittiğimizi zaten herkese göstermiyor muydu?
***
7 Haziran sonrasında AKP’nin iktidardan hiç gitmeme saplantısıyla ölümlerden medet umar hale gelmesi, çürümeyi daha da hızlandırarak, MİT ve emniyet karargâhlarının burnunun dibinde Cumhuriyet tarihinin en ağır vahşetini yaşamamıza yol açtı.
Siyasal iktidarın şiddet çağıran icraatlarının sadece geçen hafta yaşanan örneklerini hatırlayınca bile gelinen noktaya varan yolun cehennem taşlarının nasıl döşendiği görülüyor.
Gelin sadece ve sadece geçen haftanın olaylarını hatırlayalım ve şiddeti eylemleriyle kimin çağırdığını görelim.
TMSF tarafından kime, nasıl ve niçin satıldığını hala bilmediğimiz Digiturk, tam da seçime 3 hafta kala mahkeme kararı olmadan siyasal iktidara papağanlık etmeyi reddeden 7 kanalı yayın ağından çıkardı.
Hukuk dinlemez faşizan bir partizanlığın boyutlarının anlaşılması açısından yayın ağından çıkarılan kanallardan birinin de Yumurcak adlı çocuk kanalı olduğunu söyleyelim.
***
Zorbalık orada durmadı, devam etti.
Poliste verdikleri ifadelerinde tüm bağlantıları açıkça anlatmalarına rağmen Ahmet Hakan’a saldıranların serbest bırakılmasına yapılan itiraz Sulh Ceza Hâkimliği tarafından reddedildi… Saldırganlar serbest bırakıldı.
Buna karşın attığı tweetlerden dolayı hakkında tutuklama istemiyle yakalama kararı çıkarılan Today’s Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş, 7. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından tutuklandı.
Hâlbuki AİHM Başkan Yardımcısı Işıl Karakaş, “bir zamanlar Türkiye’nin işkence yapan ülke imajı vardı. Ama yerine internetin yasaklandığı, ifade özgürlüğünün hiçbir şekilde korunmadığı, sürekli hakaret yüzünden davaların açıldığı bir ülke imajı geldi. Cumhurbaşkanına hakaret yüzünden sürekli davalar açılıyor. Bu, Avrupa’da başka bir yerde yok. Yani hakaret, ceza kanununda düzenlenen bir suç değil” diyerek Türkiye’yi uyarmıştı.
Ama siyasal iktidar, gazeteci dövenleri serbest bırakıp, tweet atan gazeteciyi tutuklayarak, hukuksuz ve şiddet içeren bir Türkiye’yi yeğlediğini herkese gösterdi.
***
Yargının, gazetecileri darp edenleri serbest bırakıp, tweet atan gazetecileri tutuklayacak bir yargı haline nasıl geldiğinin ipuçları da geçen hafta biraz daha belirginleşti.
Örneğin, Twitter’da muhaliflere küfreden Muhammet Feyzi Aygün’ün Adalet Bakanlığı Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü’nde tetkik hâkimi olarak çalıştığı ortaya çıktı.
2013’te HSYK kararnamesi ile Mesudiye ilçesine atanan Aygün’ün burada yalnızca bir ay çalıştıktan sonra Adalet Bakanlığı’na atanmış olması da gözden kaçmamalı. Hâkim Aygün, hala Ordu-Mesudiye’de kadrolu olarak görünüyor.
Suçu tweet atmak olan gazeteci Bülent Keneş’in avukatı Hasan Günaydın da, Keneş için yakalama kararı çıkartan savcının bundan dolayı ‘memnun olduğunu’ kendisine söylediğini açıkladı.
Yargıyı bu hale getiren bir siyasal iktidarın, sükûneti, sağduyuyu, huzuru arzuladığı söylenebilir mi?
Böyle bir yönetimle, böyle hukukçularla bu ülkede huzur ve istikrar sağlanabilir mi?
***
Sadece bunlar mı?
Ergenekon sanığı bir mafya lideri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın memleketi Rize’de ‘teröre hayır’ mitingi yaptı, ‘oluk oluk kan akacağını’ söyledi.
“Biz kimseyi vurmayacağız, kimseye kurşun sıkmayacağız, kimseyi öldürmeyeceğiz ancak meşru savunma hakkımız hasıl olduğu zaman oluk oluk kan akacak. O zaman bizim kim olduğumuzu görecekler, bizi tanıyacaklar.
Erdoğan’ı seviyorum. Ama hemşerim olduğu için değil.
Recep Tayyip Erdoğan giderse Türkiye gider. Diz çökerse Türkiye diz çöker. Onun için biz Recep Tayyip Erdoğan’a sahip çıkıyoruz. Siz de sahip çıkın” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklemenin, vatanseverliğin kendilerine yüklediği bir misyon olduğunu vurguladı.
Bir mafya reisinin siyasi miting düzenlediği, cumhurbaşkanına destek sunduğu, akacak ‘oluk oluk kandan’ rahatça söz ettiği bir ülkede, ölümlerden ve katliamlardan başka ne bekleyebilir insanlar?
***
Hırsızlık yaparken suçüstü yakalanmış, ahlaken çökmüş, uğursuz ittifaklar kurmuş, yargılanmaktan ödü kopan, panik içindeki bir siyasi iktidar, Türkiye’yi koşar adım korkunç bir akıbete doğru sürüklüyor.
Şiddetten, yasaktan, baskıdan medet umuyor.
Bütün bunların sonucunda, ölümler, katliamlar yaşıyoruz.
Ölen insanlarımızı unutmayacağız.
Onları ölüme götüren yolun taşlarını kimlerin, niye döşediğini de unutmayacağız.
Bu hırsız katilleri bu ülke durduracak.
Kendini kurtarmak ve ölen çocuklarına borcunu ödemek için yapacak bunu.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın silah bırakması ve feshi: Siyasetin gerekleri, toplumsal beklentiler 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuVahim ama ciddi değil… 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Palalı hukuk… 11.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.07.2025
26.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025