Mehmet TIRAŞ
Bilgisayarın başına oturdum yazmak için ülkenin öne çıkan sorunlarının hangisini öne almalıyım diye sıralamaya başladım,bir türlü ilk sıraya yerleştireceğim konu öne çıkmıyor hepsi bir birbiriyle yarışıyor sanki..
Ülke sorunları biri birinden ne geri ne de ileri ama Erdoğan ivedi olan sorunlarımızdan çok ülke gündemini değiştirmek, toplumu inanç ve manevi duygularıyla yönlendirmek ve ayrıştırmak konusunda marifeti tartışılmaz ama iç sorunlarımızda bugünden yarına ertelenmeyecek kadar yakıcı.
Şöyle notlarımı karıştırıyorum:
Dünya medyasının birinci haber olarak görüp girdiği ama bizim medyanın çok azının iç sayfadan gördüğü, merkez medyanın habersiz olduğu;Kolombiya Devleti İle Devrimci Silahlı Güçler(FARC) 52 yıldır süren 260 bin insanın ölümüne neden olan iç savaşı sonlandıran ön anlaşmayı imzaladılar..Yazıya devam ederken ajanslara düşen olumsuz haber barış severleri ve taraftarlarını hayal kırıklığı yaratan haberle sarsıldı; Kolombiya’da yapılan referandum sonucunda 63 bin gibi küçük bir farkla halk barış anlaşmasını reddetmiş ve savaştan yana olanların şimdilik Kolombiya’da kazandığı gözüküyor.
Kolombiya’daki başlangıcın darısı bizim başımıza iç barışımızı tehdit eden Kürt sorununun doğurduğu,32 yıldır süren PKK ile silahlı kuvvetler arasındaki çatışmanın en kısa zamanda sona ermesi.
PKK ile Güvenlik güçlerimiz arasında süren 32 yıllık çatışmanın bilançosu tam 50 bin kişinin hayatına mal olurken;3 milyon insanın zorunlu göçe tabi tutulduğu, ekonomik külfetinin ise 300 milyar dolara mal olduğu,bazı AKP’li bakanlara(Cemil Çiçek) göre bu savaşın toplam ticari kaybının bir trilyon dolara mal oldu, diye açıklamaları basına da yansımıştı hatırlanacağı gibi.
Ülkemizin bir başka yakıcı sorunu 601.Haftasında Galatasaray lisesinin önünde bir araya gelen Cumartesi Annelerinin eylemi göze çarpıyor,devlet tarafından ortadan kaybettirilenler yakınlarının akıbetinin öğrenmek için toplanıyorlar.
Bir de karanlıkta kalan ve aydınlanmayan, aydınlanmayacak gibi de gözüken 17 bin 500 faili meçhul cinayet var.Bunlar faili meçhul değil aslında faili belli cinayetler.
Bu olayların takipçisi olması gereken medyamız ve gazeteci geçinen esnaf, tetikçi takımı ise; itirafçılık ve meslektaşlarını ihbar etmekten,gammazlamaktan asli görevlerini unutmuş durumdalar.
Onların görevi AKP’ye muhalif olan gazeteci ve yazarları hedef göstermek;Mehmet Altan 2 bin 346 atılan akademisyenler arasında niye yok diye YÖK başkanına soruyor.Bir başkası Ahmet Altan niye tutuklanmıyor diye hedef gösteriyor. Yandaş medya tetikçileri şimdi de birbirlerini FETÖ’nün yandaşları diye suçlamaya başladılar.
Evrensel anlamda mesleğini yapmak isteyen gazeteciler ise artık bu ülke de suçlu muamelesi görüyor.
Ülke ekonomisi konusundaki tabloyu görmezden gelip yoksulluk,gelir dağılımındaki adaletsizlik yandaş medya takımı hiç gündeme getirmiyor.
Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündemine almadığı hiçbir konuyu onlar da haber yapmıyorlar.
İşsizlik yüzde 10.2’ ye çıkmış..
Üniversite mezunu olan gençlerde işsizlik ise yüzde 25’i bulmuş.
Gelir dağılımındaki tablo ise tam bir felaket AKP’e iktidara geldiğinde 11 milyon insan yoksulluğu yaşarken, şimdi bu rakam 16 milyon 700 bin kişiye çıkmış.
Basın özgürlüğü,yargı bağımsızlığı,temel hak ve özgürlükleri savunmak hak aramak lüks oldu.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra hukuk dışı bir sistemle yönetilmeye başlandık..
O sistemin adı da OHAL.
OHAL ile artık parlamentoya ,yargıya ihtiyaç duyulmuyor, her şeyi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önerisiyle hükümet kanun hükmünde bir kararnameyle hallediyor.
Erdoğan biz iktidara geldiğimizde Güneydoğudan OHAL’i kaldırdık diye övünüyordu;şimdi OHAL’i ülke sattına yaydı.
Erdoğan bir konuşmasında işte bakın OHAL ile “ne grev var ne de direniş,gösteri gibi ıvır zıvır olanlar yok oldu” diyor.
Bir elin parmakları kadar muhalif olan medya da OHAL ile sesi soluğu kesilmiş bir durumda..
Yayın hayatına son verilen Hayat tv,İMC tv ve radyolar bunun örnekleri olurken,muhalif gazeteciler-yazarlar ve aydınların tutuklanması, ıvır zıvırsız tepkisiz uygulanır oldu.
Erdoğan Fransa’da da OHAL var ama kimse buna tepki göstermiyor diye OHAL’e karşı çıkanlara köpürüyor.. Fransa’da basın özgürlüğü,yargı bağımsızlığı engellenmiyor,kitlesel işten atmalar ve seçilmiş belediyelere kayyum atanmıyor,mallarına el konulmuyor..Bu konuda Fehmi Koru’nun Erdoğan’a kapak olacak 30 Eylül 2016 tarihli yazısını hararetle okumalarını öneririm,internete girip bu yazıyı Google den bulabilirler.
Erdoğan içinde yargı bağımsızlığı,basın Özgürlüğü ve muhalefetin olmadığı,çoğulculuğun yok sayıldığı,temel hak ve özgürlükleri ıskalayan,aykırı seslerin yok edildiği ve entelektüellerin cezaevlerine atıldığı adına da kendine göre demokrasi dediği bir sistemi OHAL ile yürütüyor artık..
Erdoğan bir başka cemaati görevlendirdi.
Kamuoyunun dikkatinden kaçan bir başka gelişme ise Erdoğan’ın Cemaatsiz siyaset yapamayacağının hamlesi bu;Erdoğan 29 Eylül 2016 Tarihinde Kaçak Sarayda Maarif Vakfı Mütevelli Heyetini kabul etti..
Kabulde mütevelli heyetine Cemaat okullarının yerini alacak MAARİF VAKFI adıyla yeni bir uluslar arası eğitim hamlesi başlatılması kararına varılıyor.. Talimatında Erdoğan Maarif Vakfı Mütevelli heyetine bir misyon yüklüyor:onlar,onlar dediği FETÖ terör örgütünü kastederek 173 ülkede okul açmışlar, sizler 193 ülkede okul açmalısınız,diye hedef gösteriyor.Bunu ben 30 Eylül 2016 tarihli Star gazetesinin baş yazarı Ahmet Taşgetiren’in köşesinden öğrendim..
Din bir türlü siyasetin dışında kendi mecrasına bırakılmıyor.
Erdoğan’a yakın aile eşrafının yer Aldığı TÜRGEV ve Ensar Vakfı’da AKP’nin parti teşkilatları gibi çalışırken;bu vakıflar fiilen Cemaatin boşluğunu doldurmanın organizasyonu içine girmiş durumdalar.
Böylesi siyasette ve eğitim de ağırlığı ‘din referanslı’ olan bir siyasetin yer aldığı ülkede, Laiklik nasıl yaşam biçimi olur ve dünyayı algılayan, sorgulayan bir nesil nasıl yetişir ve böylesi din ağırlıklı verilen bir eğitimden liyakati esas alan,yer yüzüyle rekabet edecek bireyler çıkar mı?
Ya İşçi ölümleri.
Hukuksuzluktan gücünü alan iş cinayetleri aldı başını gidiyor, İş kazaları bir katliamlara dönüşmüş durumda ve AKP’e iktidarında tam 17 bin işçi iş kazası altında hayattan koparılmış.Türkiye’de günde 4 işçi ölürken 7 işçi sakat kalarak iş göremez duruma düşüyor.
Bu katliamların hesabını sorması gereken Türk-iş ve Hak-iş gibi işçi konfederasyonları ve Memur Bir-Sen gibi memur konfederasyonları AKP’nin parti örgütleri gibi hareket ediyorlar,bu cinayetlerin durdurulması veya önlem alınması gibi bir basın açıklaması yapma lüksünde bile bulunmuyorlar.
Sorunları gündemden düşüren tartışma.
Erdoğan Öyle bir Lozan lafı etti ki..
Lozan ne zaferi bizi aldattılar demesi.. Gündemi altüst etmekle kalmadı Erdoğan’ın ne kadar ilkesiz ve tutarsız olduğunu da ortaya koydu..
Daha düne kadar Lozan Türk milletinin kimliğidir,diyen Erdoğan değil mi?
Lozan Bizim tapumuzdur, devlet olmamızın belgesidir diyen kim?
Şimdi tam tersi çıkmış Lozan da bizi kandırdılar, satıldık anlamına gelen sözlerle coşuyor.
Bu Lozan’ı bize zafer olarak yutturma sözü gerçekten tuhaf olduğu gibi inandırıcılığı da yok.
Bekir Coşkun’un veciz tanımıyla dünyada Lozan’ı yok sayan tek adam bizim Cumhurbaşkanımız çıktı demesi,olayı özetliyor..
Bir ülke düşünün ki toplumun yarısı o insan için ölümü seçiyor ve aynı toplumun yarısı o insanı bir kaşık suda boğmak istiyor?
Ve bu kişi biz ve onlar diyerek konuşuyor ardından da; bir olacağız iri olacağız,diri olacağız ve Türkiye olacağız diyor!.
Tezada bakın!
Erdoğan’ın Lozan tanımıyla birlik ve beraberlik tanımı ne kadar birbirine benziyor ama siyasi ortamda toz dumandan gözükmüyor.
Erdoğan’a birileri siyasetin güzel söz söyleme sanatı olmadığını,dış politikanın da hamasetle yürütülemeyeceğini yüksek sesle söylemeli.
Yazarlar
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025