Melih ALTINOK
2000’lerin başında Ankara’nın en popüler mekânlarından biriydi Gölge. Harika gruplar sahne alırdı, en iyi coverları orada dinlerdiniz. Yalnızca hafta sonları değil, her gece dolup taşardı. Gölge’ye uğramadıysanız bir şeyler eksik kalırdı. Çünkü orada olmak yaşamın içinde olmaktı, bir şeylerden geri kalmamaktı, yeniyi kaçırmamaktı. Doğal olarak yorucuydu da. Ama biz “birbirimiz” orada tanıdık ve tanışmaktan kaçamazdık.
Öyle ki bu bağımlılık, bizler için “Gölge'yi bırakacağım abi, en azından haftada bire indireceğim” seviyesine gelmişti. Zamanla kopma denemeleri de yaşandı. “Yalnızlığı” göze alan bazı marjinallerin, üstelik de cuma akşamı, kentteki daha tenha mekânlarda görülmeye başladıkları konuşuluyordu. Nasıl yaptıklarına şaşırıyorduk, ama illa ki gönülleri Gölge’lerindeydi, biliyorduk. Hatta içlerinde, o ıssız mekânlardan çıkıp, kuytu bir köşeden, Gölge’den dağılan kalabalığı izleyenler bile vardı, emindik.

İşte biz demir tozlarını çeken o mıknatısta çalışan bir dostum vardı. Kasaya bakardı ama hep banketin önünde dururdu. O hengâmenin içinde en fazla Stingvari gülümsemesiyle ve tahmin edeceğiniz üzere en karizmatik haliyle müziğe ritim tutar, mekânın sıkı rockerlarıyla sohbet ederdi.
O Gölge gecelerinden birinin sabahında “Benden bu kadar” dedi Eko, “Bırakıyorum!” Bu sıradan bir iş değiştirme kararı değildi ama. “Yoruldum kalabalıklardan, hareketten, heyecandan da... Olimpos’a yerleşeceğim!”
O zaman henüz “Yaw he he” tedavülde olmadığı için başka kalıplarla ciddiye almadık Eko’yu.
Ne var ki İlk Gölge gecesinde Eko yoktu. Durum ciddiydi, zira telefonunu da bırakmıştı geride. Sorduk, soruşturduk, “Gitti” dediler, “Olimpos’un bir köyüne yerleşmiş...”
“Vay anasınaydı” sayın seyirciler... Bu çocuk nasıl geçirecekti ki gecelerini? Hepimizde bir şaşkınlık hali... “Demek başka bir hayat, kalabalıkların, heyecanın dışında, Gölge’siz de mümkünmüş!”
İki ay sonra hak edilmiş bir sükseyle Ankara’ya arz-ı endam etti Eko. Ama Gölge’de buluşmadık tabii. Zira havaya da girmişti, Seğmenler Parkı’nın Köşk’e birkaç adım mesafedeki kenti tepeden gören terasında randevu vermişti, “misyonuna” uygun olarak.
“İçimdeki zehri attım, atacağım” dedi, “Binalara, kalabalık kaldırımlara dayanamıyorum, üstüme geliyor...”
Vay be, Eko resmen olmuş muydu neydi?
İmkânsızdı ama öyle görünüyordu, evet, sanki gölgesini kaybetmişti.
“İyi” dedik, “Akşam bir Gölge yaparız, değil mi?”
Eminim iki ay boyunca bu sahneye çalışacak çok zamanı olmuştu, karaciğerime yüklendikçe yükleniyordu. “Hiç sanmıyorum” dedi, “Bu gece ilk otobüsle dönüyorum. Birkaç eşyamı almaya geldim, bir de seni göreyim dedim.”
Biz kolay olana, Gölge’mize koştuk; Eko ise, zora, seçilmiş yalnızlığına gitti o gece.
İki ay sonra Eko’nun cep telefonu sinyal vermeye başladı.
“Gece n’aptınız? Gölge nasıldı” soruları gelmeye başladı sık sık; ardından da Eko’nun haftada bir Ankara ziyaretleri... Ama hâlâ “oraya” adım atmıyordu.
Derken artık Ankara’daydı Eko. Belli ki kendisine vermişti ama bize dönmemek konusunda bir söz vermediği halde, bir gece başladı savunmasına...
“İnanır mısın, o tenha Olimpos’ta buradaki kadar bile yalnız kalamadım. Her hareketim gözleniyordu. Dedikodunun bini bi para. Üstelik sanki buradan da kalabalıktı köy. Her insanı tanıyorsun, herkes de seni. Köy yolundaki, ne yediğini, içtiğini bile bilen, evine gelip giden herkesin şeceresine çıkartacak kadar hayatına vâkıf bir kişi, kentin kaldırımında karşından gelen ama hiç tanımadığın yüzlerden daha çok geliyor üzerine. Bunaldım be adamım.”
Ve tabii ki o gece Gölge’mize gittik Eko’yla...
Sahi, sizin bu seferki kaçışınızın dönüşü de epey meşakkatli olmuşa benziyor yine, televizyondan dönüş görüntülerinizi izliyorum da...
Hayaller de arabanızın bagajında sanırım. Ama kasmayın kahramanlar, bize bir söz vermediniz nasılsa; kendinize verdiklerinizi de nasıl olsa bir dahaki kaçışa kadar illaki unutursunuz.
Yazı bitsin, ben “kara pazartesi” öncesi oturup Godard’ın Week End’ini bir kez daha izleyeceğim. Size de tavsiye ederim, iyi gelecek, güvenin gölgenize.
Yazarlar
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları


























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019