Melih ALTINOK
|
2003 yılında Meclis’te Irak teskeresi oylanırken Ankara’da on binler yan yana gelip kitlesel bir eylem yapmıştı. Tezkere o gün Meclis’ten geçmedi ama Türkiye’nin bu tavrı, ABD’nin Irak’a müdahalesini engelleyemedi. Sonuçta eli kanlı bir diktatör devrildi ama yüz binlerce insan da yaşamını yitirdi. Tüm solcular gibi emperyalistliğinden sual etmediğim ABD’nin her politikasına ve edimine koşulsuz karşı olduğum için o gün eylemcilerin içinde ben de vardım. Ülkemin bu müdahalede ABD ile birlikte harekete etmesini istemiyordum. Ancak Halepçe Katliamı’nı anma eylemlerinde yer alan biri olarak çözümün ne olacağına dair elle tutulur somut bir fikrim de yoktu. Yanlış olanın uluslararası toplumun müdahalesinin değil, tek bir ülkenin başına buyrukluğu olduğunu düşünen “siyasi ağabeylerimiz” vardı mutlaka; ama mevzu tehlikeli olduğu için “yine” sessiz kalmayı seçmişlerdi herhalde. Elbette bu tek örnek değil. Ulusalcı solun ezcümlesi, sosyalistlerinse büyük çoğunluğu yalnızca ABD’nin değil, uluslararası koalisyonun tüm müdahalelerine hep karşı çıktılar. Bosna’da Müslümanlar soykırıma tabi tutulurken bile BM’nin ve NATO’nun geciken müdahalesini, katil sosyalistler tasfiye edilecek diye hüzünle karşıladılar. Arap Baharı’ndaki tavırları da farklı değildi. Uluslararası toplumun Mübarek yönetimine sert tavrını “Siz ne karışıyorsunuz, Mısır devrimi Mısırlıların eseri olacaktır” diye karşıladılar. Kaddafi’nin ordusu karşısına çalı süpürgeleriyle dikilen Libya halkına moral desteğinin yeterli olacağını savundular. Şimdi de babadan diktatör Beşşar Esad’ın Suriyeli muhaliflerin üzerine ordusunu göndermesi karşısında ulusal bağımsızlık ezgisini mırıldanıyorlar. Görün, AK Parti iktidarının Türkiye’yi “İranlaştıracağını” savunan bu ağabeylerin, uluslararası toplumun Suriye’ye karşı olası bir müdahalesi gündeme geldiğinde Şam yönetiminin yanında yer alması beklenen İran’a yoldaş kesilmelerini de ibretle izleyeceğiz. “Emperyalist Batı” umacısının yeterince korkutucu olmadığına kanaat getirip, siyasal iktidarın “gizli ajandasından” alıntılama ihtiyacı duyan “sosyalistler” ise ayrı bir vaka. İşte onlardan biri sağa sola cevap yetiştirdiği gazetesinde aynen şu satırları kaleme almıştı kısa bir süre önce: “Su ile terbiye edilemeyen Suriye, cihad ile terbiye edilmeye çalışılıyor.” Cihad! Evet, tek suçları tüm Arap coğrafyasında esen demokrasi rüzgârında azıcık serinlemek olan Suriye halkını, tüm dünyanın gözleri önünde kılıçtan geçiren Esat’a “yapma” demenin adı, bu yerli malı haftası kafasındaki sosyalistlere göre cihad! Benim için ortada şaşırtıcı bir durum yok aslında. Ancak hâlâ bu İslamifobik örneğin münferit olduğunu düşünen varsa, Selahattin Demirtaş’ın Bülent Arınç’ın DTK’ye yönelik sözlerini ulusalcılara taş çıkartırcasına nasıl savuşturduğunu da hatırlatayım: “...kendisine Damat Ferit dönemini hatırlatıyorum ben. Erzurum’da, Sivas’ta Türkler, Kürtler kongre toplarken İstanbul’da Damat Ferit o kongrelerle alay ediyordu. Kendisine bir kez daha tavsiye ediyorum. O dönemi bir daha okusun.” Sayın BDP’li vekillerimize sorsanız, ulusalcı cenahla ortak kümelerinin günden güne büyüdüğü tesbitini yapmamız büyük haksızlık. Siyasal iktidarın dış politikadaki hamlelerini “İslami emperyalistlikle” yaftalayan yaklaşımlarının, hükümetin sıfır sorun perspektifini ya da Gül’ün Ermenistan ziyaretini falan “neo-Osmanlıcılığa,” BOP’a bağlayan ulusalcı faşistlerden ne farkı olduğu sorusuna verecek yanıtlarıysa yok. Bunları yazdım diye Ali Kemal’e benzetirlerse hiç şaşırmam gayrı. Bağımsız bir ulus-devletin zulmü altında yıllarca ezilen Kürtlerin partisi olma iddiasındaki bir yapılanmanın hatalı sollamayla Türkiye ortodoks solunun ve ulusalcıların çizgisine kaymasının ya da Suriye konusunda suskunlaşmasının, Esad’ın PKK’ye verdiği destekle de alakası var. Ama ne olursa olsun bu pragmatist yalpalama, önümüzdeki dönemde iç siyasetteki tavırlarının niteliğini belirleyecek olması açısından hayati bir tehlikeye işaret ediyor. Zira içersine Türkiye solunun bazı unsurlarını da katarak kurmayı planladıkları çatı partisinin de, kimilerimizin umutla beklediğinin aksine daha özgürlükçü ve evrensel bir perspektif izleyemeyeceğinin somut bir göstergesi bu yaklaşım. Kimse adına konuşma hakkım yok elbette. Ne var ki başını altına sokacak bir çatı arayan demokratların, Lenin’den kalma emperyalizm tesbitlerini ulusal kurtuluş güzellemeleri ve İslamofobik yaklaşımlarla soslayanların saflarını sıklaştıracaklarını sanmıyorum. İllaki bir saçak altı arayanların yolu açık olsun. Irkçılık, soykırım, darbe, devlet ve hükümet eliyle katliam gibi somut suçlara müdahale edecek uluslararası gücün emperyalist tehdit olmadığını açık yüreklilikle ortaya koyacak, hatta bu evrensel projenin inşası için çalışacak bir muhalefet bize de nasip olur elbet. O güne dek biz demokratlar şemsiyelerimizle de idare ederiz. Nasıl olsa alıştık, değil mi?
|
|
| Diğer Melih Altınok Makaleleri: |
Yazarlar
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları



























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019