Mümtazer TÜRKÖNE
Filmlerdeki gibi bir savaş karargâhı tasavvur edin. Ortadaki büyük masada savaş alanının topografik haritası, etrafında erkân-ı harbiye, biri izahat veriyor, diğerlerinin gözü saygılı bir vücut diliyle tek kişide. Onu da hayal edin: Üzerinde kamuflaj kıyafeti ve uzun botları ile Devlet Bahçeli.
Sade suya tirit bir yığın yorumun arasından size en gerçek tabloyu gösterebilmek için elbette abartıyorum. Söylediğim şu: Suriye’deki gelişmeleri doğru okumak istiyorsanız, yakalayıp sonuna kadar çekmeniz gereken ipin ucunu Bahçeli’nin 22 Ekim’de yeni bir yol açmak için patlattığı bombanın şarapnel parçalarında aramalısınız. Bahçeli gerçekten bedenini taşın değil dağın altına koymuş.
Türkiye bir yol kavşağındaydı. Erdoğan’ın kuvvetle ve ısrarla savunduğu istikamet Rusya ve Esad ile anlaşıp, Türkiye’nin kronik terör sorununun sıcak tehdidi olan Cezire’deki (Kuzey Doğu Suriye) PYD/YPG/PKK otonom bölgesine savaş açmaktı. Devletin aklı başında sahipleri ve sorumluları bu tercihin yılanın kuyruğuna basmak, arı kovanına çomak sokmak kabilinden, Türkiye’yi yaygın ve ağır bir terör batağına çekeceğinden endişe ediyordu. Daha ötesi Türkiye, Suriye’den sonra Orta Doğu’nun en sarsıcı istikrarsızlık ve belirsizlik bölgesine dönüşecekti. En önemlisi, Türklerle Kürtlerin birbirini yediği istikrarsız bir Türkiye, İsrail’in paranoyaya dönüşmüş güvenlik endişeleri için bir kalkan görevi üstlenecekti.
‘KOMUTA MERKEZİNDE BAHÇELİ VAR’
Diğer yol ise İngiltere’nin emperyal vizyonunu seferber ederek ABD’yi temsilen sahaya inip kurduğu oyuna göre, yine İsrail’in güvenliğini garanti altına alacak bir çözüm olarak Türkiye-PKK uzlaşmasıydı. Böyle bir uzlaşmanın yerleşeceği ana zemin ise Suriye’nin üç federasyona hatta devlete bölünmesi, İran’ın bölgeden kovulmasıydı. Detaylarda boğulmayın, bugün Suriye’deki gelişmeler bu planın sahada uygulanmasından ibaret.
Görüldüğü üzere her iki yol da ilk sırada İsrail’in güvenliğini esas alıyor. İkinci sırada, özellikle İran’ı, dolaylı bir şekilde Çin’in frenlemek için (biraz da Rusya) istikrarlı ve dengeli bir Türkiye, Anglosakson (ABD-İngiltere) bloğunun işine geliyor.
Türkiye cephesinde ise komuta merkezinde mecazî anlamda Bahçeli var ve onun verdiği karara ve gösterdiği istikamete göre savaş sevk ve idare ediliyor.
Körfez parasıyla, Türkiye’nin lojistik destek verdiği iddia edilen Cihadcı HTŞ’nin ipleri bu sefer sağlam tutulmuş. HTŞ, ciddi bir hazırlıkla ve disiplinli bir askerî güçle saldırdığına göre, Türkiye’yi ciddiye almak gerekir. Ayrıca Türkiye’nin espiyonaj faaliyetleri, HTŞ üzerinden radikal-selefî terörden korunmak için yeterli görünüyor.
‘ERDOĞAN’IN ISRARCI OLDUĞU İSTİKAMET KAPANDI’
PKK terörü de sona ererse, Türkiye vatandaşlarını, cehennemin tam ortasında Babil’in asma bahçelerinde yaşatmaya başlayacak.
Erdoğan’ın ısrarcı olduğu istikamet, Suriye’deki M-4 karayolu gibi artık kapandı. Bu işin artık geri dönüşü yok.
Meseleyi kişiselleştirip Erdoğan-Bahçeli arasına mesafe koyanlar elbette yanılıyor. Devlet iktidarına ortaklık tatil köyünde okey masasındaki ahbaplığa benzemez; ama politikalar bilhassa hayati konularda çatışmalar olur. Bahçeli ve Erdoğan Türkiye’nin kaderi konusunda ihtilafa düştü, sonunda Bahçeli’nin dediği oldu. Bana sorarsanız doğrusu da buydu.
Özenle vurgulayalım: Türkiye’nin girdiği yol, bir gül bahçesinin hafif meyilli patika yolu değil.
“Türk konuşmaz, dövüşür” diyen kadim atasözümüzü yalancı çıkartmak gibi bir mükellefiyetimiz var. Geniş bir mide, hatun dırdırına tahammül ederek cennetin kapısını aralamaya çalışan yaşlıların sabrı ve tabii derin bir akıl ve sağduyu ile duruma vaziyet etmemiz gerekiyor.
‘ÖCALAN, EV HAPSİYLE ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞACAK’
Ne mi olacak?
HTŞ’nin Humus’u da alarak çizeceği sınırlarla beraber, Suriye’de fiili federasyondan sonra Abdullah Öcalan, gelene-gidene kimsenin müdahale edemediği bir ev hapsiyle özgürlüğüne kavuşacak. Bağımsız Kürt devleti dışında, Kürt milliyetçilerinin “isteyenin bir yüzü” kavlince sıraladığı, sinirleri zorlayan gündemler oluşacak: Federasyon, anadilde eğitim, yerel parlamento, bütçeden pay, askerlik ve vergi muafiyeti gibi. Tabii ilk sırada genel af var.
“PKK’ya güvenilmez” sözünü Kürtleri de kapsayacak şekilde söyleyenler için asıl soru şu: Siz kendinize güveniyor musunuz?
Gelelim asıl meseleye.
Asıl mesele İran. İran bütünüyle denklemin dışına itilmiş oldu. Potansiyeli, bilinci ve birikimi ile İran boş durur mu? Safevî-Osmanlı çekişmesini hatırlayın. Şii inancı, Sünni mezhepleri gibi konformist değil. Şii dini, mensuplarını protest ve eylemci bir hayata zorluyor. Bu eylem biçimi ise İran’da değil dışarda hayat buluyor. Kısaca İran rahat durmaz.
Bu ise ayrı bir yazı konusu.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025