Mümtazer TÜRKÖNE
Cumhurbaşkanı önceki gün Kara Harp Okulu'nda İngilizcesini de kullanmış: Check and balance. Demokratik hukuk devleti denge ve fren mekanizmaları ile işler.
Gücün suistimalini ve keyfîliği önlemek, adil bir devlet düzenini, insan haklarını korumak için devlet iktidarını kullanan güçler arasında dengeler kurulur ve fren sistemi her daim devrede tutulur. Bir dizi tedbirin ve mekanizmanın en başında kuvvetler ayrılığı prensibi yer alır. Kuvvetler ayrılığı prensibi ile yargı, çoğunluğun iradesi yerine genel-ortak (millî) iradeye bağlanır. Böylece hukuk, devlet gücünü kullanan herkesin üzerinde egemen olur. Yürütme, yasama ve yargı hukukun üstünlüğü altında (rule of law) birbirini dengeler ve frenler. Denge ve fren mekanizmaları her şeyin üzerine hukuku egemen kılmakla sınırları tayin eder.
Bugün devlet, freni patlamış, balatalarını sıyırmış bir kamyon gibi son sürat yol alıyor. Direksiyonda Başbakan var ve bu koca kamyon girdiği bataklıktan çıkmak için önüne geleni ezip geçiyor. Bu badireyi geçse bile geride bir şey bırakmayacak ve sert bir kayaya toslayıp ülkeyi darmadağın edecek. Türkiye'nin istikrarını sürdürme yeteneği, artık Başbakan'ın irade ve inisiyatifinde değil; o sadece can derdinde. Dün zorlu engelleri aşarken kullandığı güç ve irade, yani "sağlam liderliği", bugün sadece tahribatı büyütmeye yarıyor. "Yolsuzluk yapmış olsa bile" kaydıyla, yaklaşmakta olan kaosun korkusu yüzünden hükümete destek verenler, kısa zamanda Başbakan'ın istikrarı sürdürme yeteneği kalmadığını anlayacaklar. Hükümet ne yaparsa yapsın, bu yolsuzluk dosyaları kapanmaz. Bataklık alanda yürüttüğü umutsuz kavga, sadece ülkenin daha fazla zarar görmesine yol açar.
Adli Kolluk Yönetmeliği'nin değiştirilmesi ile başlayan denge ve fren sorunu HSYK tasarısı ile büyüyerek devam ediyor. İzmir soruşturmasında, adli kolluk, savcıların talimatlarına uymadı. Operasyon başlar başlamaz adli kolluk sıfatı kazanan emniyet müdürlerinin görevden alınması, doğrudan soruşturmanın engellenmesi demek. Birilerinin suçlu olup olmadığından bahsetmiyoruz, kimseyi yargılamıyoruz. Soruşturma yapılamıyor; hukuk ve adalet adına daha vahim bir durum olabilir mi?
Hükümet hem yargıyı, hem de yargının uyguladığı hukuku, elindeki bütün araçları seferber ederek yok etmeye, böylece suçları yok hükmüne sokmaya çalışıyor. Hukuk ortadan kalkınca bu ülkede birlikte yaşayabilmek için bize ne kalacak? Tek çare var: Bu kamyonun durdurulması lâzım. Cumhurbaşkanı, sahip olduğu yetkileri kullanarak hiç olmazsa yan koltuğa geçebilir ve el frenini yavaş yavaş çekebilir; devrilmeden kamyonu yavaş yavaş durdurabilir. Onu şoför mahallinde görmek, yani inisiyatifi ele alması bile sükûneti temin etmek için çok etkili bir çare.
Cumhurbaşkanı'nın önceki gün Harp Okulu'nda söyledikleri, yargıyı kendisine bağlamaya kalkan Hükümet'i hedef alıyordu. Kuvvetler ayrılığı prensibini ve bu prensibe bağlı olarak herkesin yetki ve sorumluluklarının sınırlarını hatırlatması, yargı bağımsızlığını koruma çabası dışında yorumlanamaz. Cumhurbaşkanı'nın doğrudan Anayasa'dan kaynaklanan sembolik ama tam da bugünler için derin anlamlar taşıyan yetkileri var. Anayasa'nın 104. maddesi bugün ihtiyaç duyduğumuz bir görevi tanımlıyor: "Cumhurbaşkanı, devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk milletinin birliğini temsil eder; Anayasa'nın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir." Cumhurbaşkanı, yürütme erkinin yargı erkini kendisine bağlama teşebbüsüne ve yargıya yönelik ağır saldırılarına "devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetmek" adına müdahale edebilir.
Kriz zaten dolambaçlı yollardan geçip Cumhurbaşkanı'nın önüne geliyor. HSYK tasarısı, Cumhurbaşkanı'nın adil bir denge noktası oluşturması ve fren sistemini çalıştırması için bir fırsat. Bu kanun, önüne geldiği zaman sadece Meclis'e geri göndermekle yetinmeyecek, mutlaka anayasal görevini de ifa edecektir. Cumhurbaşkanı siyasî birikimi, mizacı ve üslubu ile de tam bugünler için bir kader adamı. Üstelik son çaremiz.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025