Mümtazer TÜRKÖNE
Başbakan, kötü olmak zorunda. Siyaseti insanların tabiatına değil, içinde bulunduğu şartlara bağladığınız zaman yaptıklarını ve söylediklerini daha kolay anlarsınız.
Yolsuzluk yükü Başbakan’ı da, hükümetini de eziyor. Başbakan, sallanan iktidarını ayakta tutabilmek için daha zorba, daha zalim ve daha kötücül davranmak mecburiyetinde. Çıkış yolu olarak başka şansı ve çaresi yok.
Berkin hakkında söylediği fitne ve fesat kokan sözleri, bu çaresizliğin eseri. Siyasetin ve siyasî tartışmaların çok ötesinde vicdanımızı yaralayan bu kötülüğün, bilinçli bir tercih olduğunu, Başbakan’ın köşeye sıkışmış kedi gibi saldırdığını fark ettiğiniz zaman, arkasından gelebilecekleri tahmin etmek insanı dehşete düşürüyor. Başbakan, Berkin’den veya Burak Can’dan bahsetmiyor; durumuna ve çıkarlarına uygun siyaset yapıyor. Erdoğan, Meclis’e gelen yolsuzluk fezlekelerinin yıpratıcı etkisini dağıtmak için toplumu kin-nefret ve ölüm sarmalında kutuplaştırıyor. Berkin’i “terörist”, Burak Can’ı da “kardeş” ve “şehit” ilan etmesinin sebebi sadece siyasî ihtiyaçlarını karşılamak için.
Fezlekeler Meclis’e gelene kadar, yolsuzlukla iddia edilen bakanların adını ağzına almıyordu. Aynı gün Berkin’e “terörist”, Burak Can’a “şehit” demesi ile, bu sabık bakanlardan “kardeşim” diye bahsetmesi aynı amaca hizmet ediyor. Şöyle tasavvur edin: Danışmanları ile Meclis’e gelecek fezlekelere karşı izlenecek stratejiyi müzakere ediyor ve sağ üst köşesinde Başbakanlık ambleminin bulunduğu küçük “unutma” kartına yapacaklarını not ediyor: 1. Berkin “terörist” ilan edilecek, 2. Burak Can’a “şehit” denilecek, 3. Fezlekesi gelen bakanlara sahip çıkılacak, 4. Bütün bu gerginliklerin merkezine Cemaat yerleştirilecek.
Başbakan’ın muhakemesi bu şekilde işliyor. Delili, Gezi eylemleri hakkında eski İçişleri Bakanı Güler ile bir işadamı arasında geçen ve dün gazetelerde yer alan konuşmalarda mevcut. Gezi eylemleri devam ederken, AK Parti’nin çekirdek kadrosu da dahil olmak üzere herkes Başbakan’ın öfke ve hiddetine itiraz etmişti. O zaman, bu hiddetin bilinçli bir şekilde oluşturulmuş “kontrollü gerilim” stratejisine dayandığını yazmıştım. Erdoğan, Gezi eylemlerine karşı ısrarla bu gerilimi sürdürdü. Ahlâkî değerlendirmeleri bir kenara bırakın; siyasî sonucu ne oldu? Başbakan, bugün aynı stratejiyi derinleştirerek ve kapsamını genişleterek izliyor. İçine düştüğü çukurdan ancak ülkeyi yangın yerine çevirerek çıkabilir. Geçmişte başardıklarına bakarak gelecek hakkında hüküm verenler yanılmasın: Başbakan’ın siyasî çıkarları ülkenin düşman kamplara bölünmesini ve çatışmasını gerektiriyor. Başbakan’ın üzerinde duran bu büyük yolsuzluk lekelerini, ancak kan banyosu kapatabilir.
Bütün liderler provokasyon uyarısı yapıyor. Acılı iki gencin babası birbirleriyle kenetlenerek hepimize insanlık dersi veriyor. Birbiriyle düşman olması beklenen kesimler bile karşılıklı barış ve uzlaşma mesajları üretiyor. İyot gibi açığa çıkan tek kişi hariç. 269 gün, soruşturmada en küçük bir ilerleme sağlanamıyor, failler bulunamıyor. Ölümünden sonra bu ülkenin Başbakan’ı, her şeyi bildiğini iddia ediyor. Cenazenin arkasından kenetlenen insanları hastalıkla suçlayanların, asıl Başbakan’ın Gaziantep konuşmasının ileri derecede bir “nekrofili” örneği olduğunu anlaması lazım. Başbakan, seçmen tabanını kendi kötücüllüğüne ortak ederek mevzileri korumaya çalışıyor.
Erdoğan’ın siyasî çıkarları ve hesapları bu ülkenin bugünü ve geleceği üzerinde kara bir gölge halinde büyüyor. Siyaseten selamete çıkması için yolsuzluk soruşturmalarının unutulması, hepimiz için gözden çıkartılacak basit bir ayrıntıya dönüşmesi lâzım. Ancak çok daha belalı sorunlarla uğraşırsak, ülke büyük bir felaketle karşılaşırsa unutabiliriz. Başbakan’ın deve dişi gibi ortada olan yolsuzlukları durdurabilmesi için, Türkiye’nin bir suç cennetine dönüşmesi gerekir. Başbakan’ın varlık mücadelesi krize, kaosa, kıyıma bağlı. Yazık! Bu kadar kötü olmasına da bu ülkeye kötülük yapmasına da izin veremeyiz.
Başbakan’ı da ülkemizi de bu ağır iktidar yükünden kurtarmalıyız.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025