Mümtazer TÜRKÖNE
“Sorumsuz Cumhurbaşkanı”nın gündem belirleme yetkisi ve ilk defa riyaseti üstlenmesi yüzünden bugünkü MGK toplantısının patronu Erdoğan olacak.
Sabah kalktığında Erdoğan’ın içinden Amerikan filmlerinde çok tekrarlanan bir replik geçecek: “Patronun kim olduğunu göster onlara”. Siyaset bir güç rekabeti ve bu rekabetin en parlak oyuncularından olan Erdoğan’ın önüne gelen fırsatı tepmesi düşünülemez. İki aydır her şeye burnunu sokan, Hükümet ve Parlamento adına uluslararası alanda taahhütlerde bulunan ve hepsinde çuvallayan biri, elbette kendi yasal yetkilerini sonuna kadar kullanmak isteyecektir. Ne yapacağı da kendisi devlete ettiği için zaten belli: Millî Güvenlik Siyaset Belgesi’nde yer alan “tehdit öncelikleri” onun önerisi şeklinde bu toplantıda yeniden müzakere edilecek. Erdoğan, kendi önerilerini zaten açıkladı. Hizmet Hareketi, Kırmızı Kitap’a “güvenliğimize yönelik tehdit” olarak girecek. Erdoğan’ın mantığına göre Kırmızı Kitap bu şekilde düzenlenince savcılar bu istikamette soruşturmalar açacak, dost ülkeler bizim bu hassasiyetimizi dikkate alarak Türk Okulları’na müsamaha göstermeyecek. Bu mantığını aynı cümlelerle iki kere tekrarladığına göre ciddi bir hazırlığı olmalı. Umulur ki Kırmızı Kitap’ın gizli olduğunu, ne savcılara ne de yabancı temsilcilere gösterilmediğini bu niyetini açıkladıktan sonra öğrenmiş olsun. Kendisi Başbakan iken, Danıştay’ın bu kitabı görmek için resmî talebini reddettiğini birileri hatırlatmalı.
Demek ki MGSB, paralele bağlanacak.
Hizmet Hareketi’nin Türkiye’nin güvenliğine yönelik öncelikli bir tehdit olarak Kırmızı Kitap’ta yer alması Cumhurbaşkanı tarafından “resmen” teklif edilecek. Kurul’da kararların nasıl alındığı belli olduğuna göre, Cumhurbaşkanı’nın ezbere bildiğimiz abus çehresi gözetiminde oylama yapılacak. Sonunda kimin patron olduğu ortaya çıkacak.
Sizce patron kim? Hâlâ kontrol ettiği medya üzerinden sık sık iddialı mesajlar veren ve “sembolik” yetkilerine rağmen kuyruğunu “tik” tutan Cumhurbaşkanı mı? “Hizmet Hareketi kara listeye alınsın!” emrine, orada hazır bulunan Hükümet üyeleri ve komutanlar hiç ikiletmeden “emredersiniz patron” karşılığını mı verecekler?
Aslında tahmin etmek pek zor değil. Türkiye’ye yönelik tehditlerin tam da Erdoğan’ın şevketine uygun bir şekilde müzakere edildiğini varsayalım. Meselâ paşalardan biri “Sayın Cumhurbaşkanım, elinizde delil var mı?” diye sorsa, bu soruya hazırlıklı gelen Erdoğan, Genel Sekreter’in yardımı ile Sabah Gazetesi kupürlerinden oluşan bir slayt gösterisi hazırlamış olamaz mı? Yine paşalardan biri kalkıp “yargıya intikal etmiş bir soruşturma veya savcıların itibar ettiği bir kanıt” diye bu kupürlere itiraz edecek olsa Cumhurbaşkanı: “Ya bu iş gazete kupürleri ile olmuyor mu? 28 Şubat’ta böyle olmadı mı?” diye bu itirazı susturmaz mı?
Hep Erdoğan’ın dediği olsa bile mesele kitaba yazmakla kapanmıyor. Genelkurmay Başkanı “ne de olsa ilk toplantısı belki de bilmiyordur” zannına kapılıp, olanca saygısı ile kalkacak, şu izahatı yapacak ve arkasından şu soruyu soracak: “Şevketlüm, burada belirlenecek öncelikli tehditlere göre bizim MASK (Millî Askerî Stratejik Konsept) hazırlamamız iktiza eder. Bu tehdidin cihet-i askeriyesi için ne miktar tabur techiz edilmelidir ve nereler tahkim edilmelidir? Fikr-i devletlünüz ve bu babda emr ü fermanınız nedir?” Bu kadar ihtirama verilecek bir cevap mutlaka olmalı değil mi? Sahi koskoca devlet bu yeni tehditle baş edebilmek için, Sabah gazetesinin tirajını artırmaya çalışmak dışında ne çare bulacak?
“Devlette oyun çoktur” kavlince, bu akla zarar muhabbetin aslında “Barış Süreci”nde ipe un sermek için bahane edildiğini düşünebilirsiniz? Mesela MİT Müsteşarı, hemen yarın Ada’ya gidip kendisinden heyecanla haber bekleyen adama, sesine acıklı bir tonlama vererek “maalesef yapacak hiçbir şey yoktu, bizim patron her şeyi paralele bağlamış, bir türlü senin mevzuya gelemedik” diyemez mi?
Erdoğan’ın yakın çevresinde, sırtında 17 Aralık küfesi taşıyanların sayısı giderek azalıyor. Öyleyse netice belli: “Kim takar patronu?”
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025