Mümtazer TÜRKÖNE
5 Ocak’ta Komisyon’un dört bakan hakkında vereceği karar, yeni yılda Davutoğlu’nun zor tercihlerinden ilki olacak. Sadece ilki, devamı gelecek.
MİT-Öcalan Süreci, Erdoğan’ın kontrolünde, Davutoğlu’nun inisiyatifi dışında yürüyor. Davutoğlu’nun tercihi, taktik oyalamalarla uzatmaların oynandığı süreçte her şeyi değiştirebilir. Üçüncü sırada ekonomi var. Hükümet, daha doğrusu Davutoğlu-Babacan ikilisi ile Erdoğan arasında sadece resmen ilan edilmemiş olan bir savaş sürüyor. Dördüncü sırada, AB Süreci ve demokratikleşme konusunda verilmesi gereken stratejik bir kararın arefesindeyiz. Erdoğan’ın çürüttüğü ve tükettiği süreç, Davutoğlu tarafından bir hamlede ayağa kaldırılabilir. Bu dört sorun alanı öncelik-sonralık sıralaması olmadan kapıda bekliyor; ayrıca birbirini etkiliyor.
Bu dört madde neredeyse Türkiye’nin karşı karşıya olduğu kritik sorunların ve risklerin tamamını kapsıyor ve hepsi son derece kritik bir aşamada bulunuyor. Daha fazla ertelenemeyecek kararların -çoğu ocak ayı içinde olmak üzere- verilmesi gerekiyor. Bir varsayıma bağlı olarak zor soruyu soralım: Bu kararları Erdoğan mı, yoksa Davutoğlu mu verecek? Bu soruyu her açıdan kritik hale getiren varsayım ise şu: Her dört konuda ayrı ayrı. Erdoğan ve Davutoğlu farklı düşünüyor. Ayrıca kararı kimin vereceğini değil, ülkenin kaderini konuşuyoruz.
Dört bakan hakkında verilecek Yüce Divan kararı, bir tarafından Erdoğan’ın öbür tarafından Davutoğlu’nun tuttuğu pis bir değnek. Kamu vicdanında şaibeli olanlar dava görülmeden aklanırsa Davutoğlu yolsuzlukların üstünü kapatmış olacak. Yüce Divan’a gidenler olursa Erdoğan’ın “paralel yapı” ve “darbe” tezi çökecek ve dağılacak. AK Parti tabanı refleks olarak sorgulamadan ve tartışmadan son bir yılda partisine sahip çıktı. Üst üste biriken “hem suçlu hem güçlü” görüntülerinin arkası pek hayra alamet değil. Faturayı Davutoğlu mu ödeyecek?
MİT-Öcalan görüşmeleri, gerçek sorunların dışında sanal bir dünyada yürütülüyor. Ne Devlet ne de PKK, yürütülen müzakerelere stratejik açıdan yaklaşmıyor. PKK, alan hakimiyeti ve dağ-şehir bağlantılarında taktik büyük kazançlar elde etti. En önemlisi PKK bu süreci, daha önce yaptığı gibi bir anda sabote edebilir. Erdoğan bu sürece kısa günün kârı peşindeki esnaf mantığı ile yaklaşıyor. Şu anda “kısa gün” haziranda yapılacak veya öne alınacak seçimler. Dikkat edilirse süreç Davutoğlu tarafından değil, Erdoğan’ın kabine içindeki çelik çekirdeği eliyle yürütülüyor.
Ekonomi, Ruble’nin çöküşünden sonra daha da kırılgan durumda. Babacan’ın hazırladığı ve Davutoğlu’nun desteklediği Orta Vadeli Program ve dönüşüm projeleri, Erdoğan’ın ve çevresindeki oligarşinin kurduğu barikatı aşıp, hayat bulamıyor. Görünürde imalat sanayii ile inşaat sektörü, gerçekte ise reel sektör ile rant sektörü arasında geçen savaşta Erdoğan ekonominin önceliklerini değil, kendi çevresindeki oligarşinin çıkarlarını koruma telaşında. Erdoğan’ın “İnşaat sektörünü hafife alacak kimseye tahammülümüz yoktur” fermanı, Hükümet’in elini kolunu bağlıyor.
Dördüncü başlık, giderek büyüyen Erdoğan’ın çıkarları ile ülke çıkarları arasındaki açıyı gösteriyor. Erdoğan son bir yılda hukuk düzeninin altını-üstüne getirip soruşturmaları durdururken sağa sola çok fazla diyet borcu birikti. Bu diyet borçları yüzünden, ülkenin nesnel çıkarlarına göre değil kişisel ikbaline göre hesap yapıyor. AB ile restleşmesi ve sonra hemen keskin bir dönüş yapması, Putin’e cankurtaran simidi gibi sarılması bu yüzden. Türkiye’nin içinde bulunduğu nesnel şartlar AB rotasında kalmayı, Rusya’nın Türk Gazı projesini Avrupa ile dengeli bir politika ile Türkiye’nin çıkarlarına uygun hale getirmeyi gerektiriyor. Erdoğan ise bu alanı kendi otokrasisi için fırsata dönüştürünce ortada denge falan kalmıyor.
Erdoğan bir alaylı, Davutoğlu ise mektepli. Üstelik biri diyet borçları peşinde, öbürü ise ülkenin nesnel çıkarlarına sarılmak zorunda. Ülkenin dört temel sorun alanı ve her konuda birbiri ile çelişen iki adam. Sizce Davutoğlu’nun tercihi ne olur?
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025