Mümtazer TÜRKÖNE
“Cumhurbaşkanı’na hakaret suçu”nda gözle görülür bir artış var. Bir eski milletvekilinin ve 16 yaşındaki bir liselinin tutuklanma haberi sadece göze çarpanlar.
“Torunumun silgisini çalanlardan bahsediyordum” diyerek “hırsız” sözüne açıklama getiren adamı tutuklamayan savcının geçici görevle anında sürgün edilmesi, konunun devlet katında ne derece ciddiye alındığı hakkında bir fikir veriyor. “Son zamanlarda Cumhurbaşkanı’mıza hakaret öyle bir noktaya getirildi ki...” sözleriyle, bu artışa dikkatimizi çeken de zaten Başbakan Davutoğlu’nun kendisi. Haklı olarak şu soruyu soruyor Başbakan: “Cumhurbaşkanı’na hakaret doğru mu?” Elbette doğru değil. Peki bu artış karşısında ne yapacağız? Bu suçu on bin kişinin, yüz bin kişinin, hatta milyonların işlediğini tasavvur edin. Böyle bir ihtimal var mı? Varsa, milyonlarca insanı hapse mi atacağız? Bu suçun, nezle-grip gibi yayılmasına nasıl engel olacağız? Daha ötesi, bu suçtaki artış karşısında suç-ceza dengesini yeniden nasıl kuracağız?
16 yaşındaki delikanlı gibi Cumhurbaşkanı’na “hırsız” diyenlerin çoğunun, Ceza Kanunu’nda ayrı bir başlık altında “cumhurbaşkanına hakaret” suçunu düzenleyen 299. maddenin varlığından, muhtemelen haberleri bile yoktur. “Aynı adam değil mi? Ha başbakan, ha cumhurbaşkanı! Zaten hep aynı lâfları ediyor” diye düşünebilirler. Öyle değil. Tek bir kişiyi doğrudan korumaya alan istisnaî bir hüküm olarak Ceza Kanunu’nda bu özel madde yer alıyor. Cumhurbaşkanı devleti temsil ediyor, nitekim bu suç da devlete karşı işlenen suçlar arasında yer alıyor. Cezası 1-4 yıl, basın yoluyla işlenmesi durumunda altıda bir oranında artırılıyor. Soruşturmanın açılabilmesi için Adalet Bakanı’nın izni gerekiyor. Son günlerde vuku bulan tutuklamalar bu yüzden doğrudan hükümet tasarrufu.
Sorun büyük. Abdullah Gül cumhurbaşkanı iken, daha önce Ahmet Necdet Sezer döneminde, hatta muhalifi çok olan Süleyman Demirel’in o makamda bulunduğu yıllarda bu suçtan açılan bir soruşturma ve tutuklama haberi hatırlayan var mı? Ne oldu da “cumhurbaşkanına hakaret” suçunda böylesine bir patlama yaşanıyor?
Cevabı aslında hepimiz gibi, savcılar da hakimler de biliyor. Türkiye “fiilî cumhurbaşkanlığı sistemi” ile yönetiliyor. Fiilî olması, Anayasa’ya ve kanunlara aykırı olması demek. İşte bu fiilî durumda Cumhurbaşkanlığı tarafsız ve sembolik bir makam olmaktan çıkıyor. 14 yaşındaki bir çocuğa “terörist” diyen, kocaman bir camiaya “haşhaşîler” diye hakaret eden, toplumu ayrıştıran, birbirine düşman eden ve bu sebeple anayasanın taşıyamadığı bir cumhurbaşkanı figürü oluşuyor. Bu figür, cumhurbaşkanına hakaret suçu için hafifletici sebep sayılabilir mi? Veya, CHP’nin 2012’de teklif ettiği gibi, artık bu maddenin toptan kaldırılması daha doğru olabilir mi?
Sorun sadece yargının ve potansiyel olarak bu suçu işlemeye mütemayil olanların sorunu değil; hükümet ve havuz medyası da bu figürün altında eziliyor. Başbakan Yardımcısı Akdoğan, “Özgür basın susturulamaz” diyen bizlere dönüp, pişkin pişkin “Kim susturuyor sizi?” diye soruyor. Cevap bizim “O” dememize gerek kalmadan, Cumhurbaşkanı’ndan “ben” diye hemen geliyor. Devam eden bir soruşturmaya bırakın müdahale etmeyi, kendi emir ve talimatıyla sürdüğünü ikrar ediyor. Onların kararını bile beklemeden Türkiye’nin en büyük gazetesinin ve televizyonun sorumlusunu “illegal yapı mensubu” ilan ediyor ve “başka alınan da olacaktır” diyerek hukuku tamamen tüketiyor. Cumhurbaşkanına hakaret suçuna eğilimli insanları alenen tahrik ediyor.
“Yanılıyor muyum acaba?” diye dikkatle inceledim. Havuz medyası bile durumdan o kadar rahatsız ki, Cumhurbaşkanı’nı sansür ediyorlar. “Başka alınan da olacaktır” cümlesi, diğer bütün gazetelerde yer aldığı halde havuz medyasının hiçbirinde yok. Anayasa’nın 138. maddesinin ihlal edildiğini, Cumhurbaşkanı’nın dokunulmazlık zırhına sığınarak TCK’da yer alan bir dizi suçu işlediğini demek ki biliyorlar. Benzer durumlarda işlettikleri sıkı sansür, “savunulamaz” ve “meşrû görülemez” bir Cumhurbaşkanı’nı saklamıyor mu?
Herkes benim gibi duygu ve düşüncelerini analizlerle formüle edemiyor, öfkesine mağlup oluyor. Ne yapacağız, bu suçun artışını gerçekten nasıl önleyeceğiz?
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025