Mümtazer TÜRKÖNE
İktidar sahibi hukuku çoğu zaman kenarından dolaşacağı bir engel, işine yaradığı zaman da etkili bir silah olarak kullanıyor. Her iki şekilde de iktidarın kullandığı hukuk tükendi.
Siyasetin en kaba, en ilkel, en vahşi türü ile karşı karşıyayız: Orman kanunları işliyor. Tecrübe ederek öğrendiğimize göre, İskender’in kördüğümü çözdüğü şekilde Yüce Divan engelini geçen Erdoğan, hasarı gidermek için her zamanki taktiğini uygulayacak: Toplumu kamplaştıracak, kutuplaştıracak. Ölümü gösterip, sıtmaya razı edecek. Ölüm amansız düşmanlar, hainler, ötekiler, bütün korkular; sıtma ise hırsızların aramızda pişkin pişkin sırıtarak dolaşması ve devlet yönetiminde hâlâ söz sahibi olması. Adamlar güçlü oldukları için haklılar, hırsızlıktan, yolsuzluktan şikayet eden bizler ise güçsüz olduğumuz için herhangi bir hak ileri süremiyoruz. Başkaldırdığımız zaman bu sefer kanunlar, güç sahibinin elinde ölümcül bir silaha dönüşüyor.
Ancak her şeyin bir sınırı var. Hukuku tüketen güç kendi kendisini kemirmeye başlıyor. Türkiye’de kamu barışı çok ciddi bir tehdit ile karşı karşıya. Bu tehdit elindeki bütün gücü ve dokunulmazlığını toplumu kutuplaştırmak ve birbirine düşman etmek için kullanan tek kişiden geliyor. Kapı gibi duran MASAK raporuna rağmen Yüce Divan yolunu kapatmaya kalkınca, meşruiyet uçurumu maraza çıkartılıp kapatılacak. “Paralel yapı”, “darbe”, “alçaklar” kelimelerinin sıklığı, paçalar sıkışınca artıyor. Büyükelçilerle yapılan toplantıda Yüce Divan uçurumunu kapatmak üzere yeni gerginlik oluşturma kampanyasının ilk işareti verildi. Paralel yapı “hâlâ” iş başında ve hırsızlığa-yolsuzluğa karşı çıkmanın “darbeye teşebbüs” anlamına geldiği bir ülkede yaşıyoruz. Ne işe yaramaz bir paralel örgüt imiş ki, hırsızlara bile güç yetiremiyor. Düşmanlığa malzeme olmamak için akıl sağlığımızı korumamız lazım.
Gücün zaafı gücüdür; yani hukuksuzluğu. Erdoğan bu kampanyayı başlatırken “paralel örgüt”ün bu sene içinde Kırmızı Kitap’a alınacağını tekrarladı. Ancak bu arada kaçırdığı çok önemli bir şey var: “Paralel örgüt”ün veya “yapı”nın mevcut olmadığı mahkeme kararı ile tespit edildi. Bakırköy 3. Asliye Mahkemesi verdiği kararda paralel yapı için, “ulusal ve uluslararası yasal zeminde davacıların varlığını ilan ettikleri bir örgüt yoktur”. “Yasal zemin”i, “hukukî mesnede dayanan bir kaynak” olarak anlamak zorundayız. Hikâye şöyle: Erdoğan’ın “haşhaşî”, “alçak”, “şerefsiz”, “namussuz”, “çete”, “terör örgütü mensubu”, “kokuşmuş”, “virüs” gibi koca bir camiayı hedef alan sözlerini üzerine alınan vatandaşlarımızın açtıkları hakaret davaları birleştirilmiş ve tazminat talepleri reddedilmiş. Reddederken dayanılan gerekçelerin başında “böyle bir yapının mevcut olmadığı” hükmü yer alıyor.
TCK’nın İkinci Kitap, Üçüncü Kısım’da yer alan 213-222 maddeleri arası “Kamu Barışına Karşı Suçlar” başlığını taşıyor. Hakaret davaları 216. maddede yer alan “toplumu kin ve düşmanlığa teşvik”, “halkın bir kısmını aşağılama” suçuna dayandırılıyor. Erdoğan son bir yıldır, diktatörlüklerde sık rastlanan bir taktikle, politikada sıkışınca düşmanlar üreterek çıkış aradığı için, bu suçu sıkça işliyor. Yolsuzluk suçlamalarını bir siyasetçinin “darbe” diye nitelemesi, sık rastlanan bir örnek; ancak bu darbeyi yapacak bir gücün propaganda icabı inandırıcı bir şekilde gösterilmesi lâzım. Türkiye’nin itibarlı ve güvenilir bir camiasının “darbe örgütü”ne dönüşmesinin kısa hikâyesi böyle. Bu hikâyenin suçunu örtbas etmek isteyen için en cazip tarafı ise böyle bir düşmanın somut olarak mevcut olmaması. Hayalet avcılığı yapacaksınız, Meclis’i, devlet kurumlarını seferber edip cadı avına girişeceksiniz ve suçu iyi sıhhatte olsunlara atacaksınız. Ama ip geliyor bir yerde kopuyor. Mahkeme, böyle bir örgütün mevcut olmadığını “tespit” ediyor. Sonuçta ortaya baş belası bir sorun çıkıyor: Mevcut olmadığı mahkeme kararı ile tespit edilen bir örgütü Kırmızı Kitap’a nasıl koyacaksınız?
Yine de “kamu barışı” ciddi bir tehdit altında. Biz yine de unutmayalım: Hukuksuzluk güçlünün ayrıcalığı, bizim değil.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025