Mümtazer TÜRKÖNE
Yüz yıl, çok uzun bir zaman aralığı değil. Dedem 1906 doğumluydu, demek ki yüz yıl önce olan biteni idrak edecek yaştaydı. Hikâyelerden çok, anlatırken gözlerine yerleşen hüzün unutulacak gibi değildi. Anne dedem tam 1916’da savaşın ortasında doğmuş. Hatıra değil ama sonrasına dair kendisinin de dolduramadığı, anlam veremediği bir boşluk vardı. Büyük dedem Balkan Savaşı’nda kalmış. Muhtemelen bir ağaca asılırken geride bıraktığı üç erkek evladın hayali ile son nefesini vermiştir. En küçükleri olan dedem, annesini daha önce 1909’daki kolera salgınında kaybettiği için öksüz-yetim büyümüş. Babalık sanatı hakkında hiçbir fikri olmadığını, babamla ilişkilerinden çıkartırdım. Bana da bir tür eksikliğin bu yolla intikal ettiğini düşünürüm.
Yüz yıl önce Cihan Savaşı’nda, her birimizin ayrı ayrı mutlaka şu veya bu şekilde tevarüs ettiği, genlerimize yerleşen büyük acılar, derin izler bırakan tecrübeler yaşandı. Acıyla yoğrulmuş seferberlik türkülerinin sözlerini, hele şu ‘Hey Onbeşli Onbeşli’ türküsünü bir düşünün. 1315, yani 1898 tertiplerin savaşın ortasında, yani 16 yaşında askere alınmasının hikâyesini. Elime geçen onca kaynak arasında yüz yıl önce yaşanan bu dramı bana en çok hissettiren, Şam’daki 6. Ordu’dan, Tokat Reşadiyeli bir askere verilmiş 1916 tarihli bir izin tezkeresi olmuştu. İzin tezkeresi matbuu, sadece isim ve imzaların bulunduğu yer elle doldurulmuş; demek aynı izin tezkeresinden savaşın tam ortasında çok askere verilmiş. İznin neden verildiği yazan yerde matbu olarak, “Nüfusun tezayidi ve ziraatin tekasürü için” açıklaması yer alıyordu. Anlayacağınız Osmanlı Erkân-ı Harbiyesi, Çanakkale, Sarıkamış, Kanal, Selman-ı Pak derken nüfusun hızla erimekte olduğu korkusuna kapılmış, nesli sürdürmek için evli askerleri, savaş bütün hızıyla sürerken memleketine, izne göndermeyi savaş içinde bir nüfus politikası olarak benimseyip uygulamış. 1916’da doğan anne dedem, demek bu nüfus politikası sayesinde dünyaya gelmiş.
Hikâye tarihin tozlu sayfalarında değil, üç nesil önce bizleri, bugünün nesillerini de savurup tüketen sahnelerle kısılıp kaldığımız bu coğrafyada geçiyor. O gün kazandıklarımızla ayakta duruyor, kaybettiklerimizin bedelini ödüyor ve o bitmeyen hesaplardan bugüne intikal eden sorunlarla boğuşuyoruz. Peki o zaman gerçeklerden bizi büsbütün koparan öğrenilmiş cehaleti, bilinçli bir tercih gibi sarıldığımız kayıtsızlığı ne ile açıklayacağız?
Ali Bulaç, Meclis’in aldığı dokunulmazlık kararı öncesinde “Arapları kaybettik, Kürtleri kaybetmeyelim.” uyarısında bulunmuştu. 10 Haziran 1916, Arap Ayaklanması’nın yüzüncü yılı geldi çattı. Yüz yıl önce Araplar, savaşın ortasında Osmanlı Devleti’ne karşı İngiliz desteği ile yıpratıcı bir ayaklanmaya giriştiler. Yanlış karar ve politikalar, bu ayaklanmanın hızla yayılmasına yol açmıştı. HDP’lileri köşeye sıkıştıranların kaçı, yüz yıl önce Arap coğrafyasında Cemal Paşa’nın giriştiği acımasız zulmü, idam ettiği adamların sayısını, seri hatalarını biliyor? Yüz yıl önce bu ay imzalanan Sykes-Picot’yu hâlâ geçerli Ortadoğu haritası zannedenlerden bu anlaşma ile Arap ayaklanması arasındaki ilişkiyi kurmalarını bekleyemezsiniz. Kuttu’lammare’nin yüzüncü yılını, Halil Paşa’nın mezarına rakı dökme muhabbeti ile geçirenler, Arap İsyanı’nın bu zaferin rövanşı olduğunu nasıl anlayabilirler?
Yüz yıl öncesine ait bilincimiz, gerçekliğin ve bizim dışımızda oluşturulmuş algıların esiri durumunda. 1916’da bir Amerikalı gazetecinin, savaş magazini için icat ettiği Lawrence efsanesini güya entrika ve komploların eseri olan felaketimizin müsebbibi olarak iştahla benimsememizin başka açıklaması yok.
Cemal Paşa’nın seri hataları yanında Kanal Seferi için 5 bin yük devesini bir araya getirememesi, zaten kaybedeceği bir savaşa aptalca girmesi demekti. Savaşları ordular kazanır. Ordular, araziden ulaşıma, iaşeden cephane tedarikine birçok hesap-kitapla zafere ulaşır. O gün hesaplarımız yanlıştı, bugün o yanlış hesapları bile unutmuş durumdayız. Bu unutkanlıkla bugünün yanlışlarını nasıl düzelteceğiz?
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025