Sezin ÖNEY
Roman Açılımı, bize barış süreci ile ilgili ne söyleyebilir?
Yıllarca, Kürt Meselesi’nin çözümüne yönelik yaratıcı fikirler geliştirilmesi ve geçmiş deneyimlerden ders alınması için Kuzey İrlanda, Bask Sorunu gibi çatışmalara bakılması, karşılaştırmalı analizler yapılması gerektiğini düşündüm. Ta ki, Ankara’ya yolum düşene kadar!
Hâlâ, karşılaştırmalı çalışmaların akademide, çoğu zaman en değerli analizleri sunduğunu düşünüyorum. Gazetecilikte de, dünyada olan biteni gözönüne alarak haber yapmanın, yazmanın sağlayacağı ufuk genişliği, tek pencereden ve tek boyutla bakmaktan daha zenginleştirici.
Bu açıdan, Türkiye’nin nevi şahsına münhasır olduğunu düşünmemekle birlikte, bazı kendine has özelliklerinin de atlanmaması gerektiği kanaatindeyim. Ankara’ya has bazı hâller var ki, tüm Türkiye politikasını şekillendiriyor ruhumuz duymadan. Bu anlamda, “derin devlet”, hiç gizli kapaklı bir şey değil; Türkiye’nin siyasi kültürünün ta kendisi.
Ders gibi süreç
Son üç-dört yıldır, kamuoyunda üzerine fazla konuşulmayan Roman Açılımı’nı yakından takip etmek de, benim için başlı başına bir “Türkiye’de Politikaya Giriş” dersi gibi oldu.
2009-2010 yılının, üç “açılımından” geriye kalan tek işler süreç aslında Roman Açılımı. Üstelik bu açılım;
Aslında en çok tabuyu yıkan,
Kendine biçtiği hedefler bakımından en geniş çaplı ölçekte değişimi hedefleyen ve,
Tam odağına alması gereken kesimi muhatap alıp, Türkiye’de pek eşine rastlanmadık biçimde“katılımcı” bir yöntemle politika üretmeye çalışan bir süreç oldu.
En çok tabu yıkıldı çünkü, Başbakan Erdoğan, Romanları Türkiye tarihinde ilk kez resmen “tanıyan”lider olmakla kalmayıp, onlardan yaşadıkları eziyetler için özür de diledi. Türkiye genelindeki, tüm valilikler, il müdürlükleri gibi birimlere, “Roman vatandaşların” sorunlarına eğilinmesi için, sözkonusu grubun “adı konarak” resmî talimatlar yollandı. Kürt Sorunu için, Leyla Zana veAhmet Türk gibi isimlerin söylediği “çözerse Erdoğan çözer” yaklaşımı da, dayanağını, Başbakan’ın sahip olduğu bu “yapabilme gücünden” alıyor.
Roman Açılımı sürecinde, konuyla ilgili hazır bilgi olmaması, devletin gerçekten de, açık kulaklar ve boş bir zihinle, Romanlar gerçekten ne yaşıyor, ne gibi sorunlarla karşılaşıyor dinleyip anlamaya çalışmasına neden oldu. Bunun sonucunda da, “eğitim, işsizlik, barınma, sosyal güvenlik” gibi, tam da Romanların hayatına dokunan konu başlıkları belirlendi, sorunlar listelendi, çözüm önerileri için arayışa girişildi.
Roman Açılımı sürecinde, sivil toplum kuruluşları, ağırlıklı olarak da Romanların dernekleri ile diyalog kuruldu; konuyla ilgili çalışan aktivistler, uzmanlar, akademisyenler, siyasi görüşü, duruşuna bakılmadan “ciddiye alındı”, birikimlerinden yararlanıldı.
“Ankara’da böyle de şeyler de mi oluyor” diye şaşırabilirsiniz; oluyor ama ne sonuç alınıyor bir de buna bakalım. Böylece, “devletin içinden, sadece AKP’nin ‘zihin dünyasına’ ilham vermekle dönüşüm mümkün mü” sorusuna da verilebilecek yanıtı da bulmuş oluruz. Ve tabii,“ne, nerede, niçin işlemiyor” konusunda da ders alabiliriz.
Gizli demokratikleşme sınavı
Bu konuya önümüzdeki haftalarda da devam edeceğim; hem toplumun en yoksun ve yoksul kesimini oluşturan Romanların sorunları önemli, hem de, farkında olmasak da Roman Açılımı, aslında önümüzdeki en önemli demokratikleşme sınavlarından biri. Evet, elbette Kürt Sorunu en yakıcı meselemiz, ama, Roman Açılımı’nda kaydedilen ve kaydedilemeyen mesafe de, “somut gerçekliğimiz”. Ve siyaset kendini temize çekemezse, demokratikleşme, kalkınma ve gelişme konusundaki sınırlarımızın açıkça ortaya konduğu bir deneyim.
İşte, ilk örnek; “çözerse Erdoğan çözer”. Öyle mi gerçekten?
14 Mart 2010’da, Başbakan Erdoğan’ın, yaklaşık 15 bin Roman’ın da katılımıyla, Roman Açılımı’nın en göze çarpan adımını, bir gövde gösterisiyle atmasından ve seçim döneminin “atlatılmasından”sonra özetle şunlar oldu; çeşitli bakanlıklar bazı politikalar geliştirmeye ve uygulamaya koymaya çalıştılar.
Bunlardan en önemlisi, Başbakan Erdoğan’ın “Roman çocukların eğitim sorunlarına çözüm bulunması” talebini, Milli Eğitim Bakanlığı’na iletti. Neden eğitim peki? Başbakan’ın, açılım sürecindeki konuşmalarda, Roman çocuklarının okullarda yaşadığı ezilmeyle ilgili anılardan etkilendiği söyleniyor.
Bunun üzerine, 2011’de Bakanlık, dört dörtlük çalıştay düzenledi. Organizasyon, tartışma ortamı ve ortaya çıkan “eylem planı”, değil Türkiye, Avrupa çapında bir örnek teşkil edecek kalitedeydi.
Sonra, Bakanlık’ta birileri, “Roman çocukların sorunları biricik mi, her kesimden çocuk sorun yaşıyor” diye, eylem planını rafa kaldırdı, gereksiz buldu. Bu plan, Bakanlığın kendisinin bile unuttuğu bir belge olarak kaldı yakın zamana kadar... İşte, devletin derinliği böyle bir şey.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTrump Nobel'i alıp barıştan kaçarsa 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaYPG silah bırakır mı? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÇözümde tümseklere rağmen tekerlek dönüyor 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKaan’ın motorları ve bir soru: Türkiye’nin F-35 alması şart mıdır? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANFotoğraflar tarafsız değil 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“Siyasette zorlama yoktur!” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMeşruiyet ve toplumsal cinsiyet: Eşbaşkanla tokalaşılmadı 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMemleketin geleceği hangi fotoğrafta? 3.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024