Sezin ÖNEY
27 Şubat’ta, Kremlin’in ve Kızıl Meydan’ın yakınlarında, Boris Nemtsov öldürüldü.
Nemtsov, Sovyetler Birliği sonrası dönemde, Rusya’nın kapitalizme geçişi ve rejim değişikliği sürecinde önemli rol oynayan, vurulduğunda 55 yaşında bir politikacıydı; son dönemde siyasette çok aktifti ama genelde de, dinamik bir siyaset adamıydı. Son zamanlarda Putin’e karşı en etkin muhalefeti sürdüren isimlerdendi.
Elbette, “Nemtsov’un adı bile duyulmuyordu”, “Putin, onu muhalif olarak ciddiye bile almıyordu” diyenler var. Neticede, Nemtsov’un kimliğinden çok, temsil ettiği önemli- “muhaliflik”. Tüm bastırma ve marjinalleştirme zorbalıklarına rağmen, “Rusya’da muhalefet” deyince, akla ilk gelen, hâlâ azimle çalışabilen bir avuç isimden biriydi Nemtsov.
Rusya üzerine uzmanlaşan ve işini iyi yapan akademisyen, gazeteci, yorumcuların ortak kanaati şu; “Bu cinayetle Rusya’da yeni bir dönem başladı. Bu cinayet, ülkedeki diğer siyasi şiddet olaylarından farklı”.
Neden peki?
Önce, ülkedeki siyasi şiddetin kısa tarihine hızlıca bir göz atalım.
Son 20 yılda, insan hakları savunucularından avukatlara, gazetecilerden siyasetçilerce, yüzlerce kişi siyasi cinayetlerin veya şaibeli şiddet olaylarının kurbanı oldu. Sadece öldürülen gazetecilerin sayısının 200’ü bulduğuna dair veriler var. Cinayetlerin sayısı, Vladimir Putin’in iktidara geldiği 2000 ve sonraki birkaç yılda katlandı. Ancak, Putin’in, Sovyet döneminin meşhur istihbarat örgütü KGB’nin yerini alan Federal Güvenlik Servisi’nin başına geçtiği 1998 de, politik şiddet açısından “tuhaf” bir yıldı. Putin göreve başladıktan üç dört ay sonra, Duma’nın en muhalif milletvekillerinden Galina Starovoitova öldürüldü. Aynı yıl, Savcı Yuri Skuratov’un “seks kaseti”, ülkenin devlet kanalı aracılığıyla, “skandal” nitelemesiyle “haber” konusu oldu. Skuratov, o dönemde, Kremlin’in üst düzey isimlerinin karıştığı bir yolsuzluk davası üzerine çalışıyordu.
Sonrasında, Putin önce başbakan ve ardından da, 2000’de Rusya Başkanı oldu. O gün bugündür de, Rusya’nın bir numaralı gücü.
Kamuoyunda ilk geniş desteğini, başbakanlığı döneminde, Çeçenistan’a karşı verilen savaş sırasında kazandı. Putin’in bu savaş ortamının doğması için epey “emek harcadığı” da iddia edildi.
İşte “asıl kurban” da, tam o dönemde, verildi: “gerçek”. Kremlin propagandasının asıl kurbanı “gerçek” oldu. Aşırı milliyetçi ve savaşçı refleksler, Rusya kamuoyunun şüpheciliği ve sorgulayıcılığını yok etti. Öte yandan, devletin tüm kaynak ve imkânlarının seferber edilmesiyle yaratılan propaganda çarkı, dünyanın en büyük ülkesinin halkını, Putin’in baş oynatıcısı olduğu kuklalara dönüştürdü.
Yani Putin, iktidarı boyunca, kutuplaştırma ve propaganda için özellikle medyayı müthiş bir başarıyla kullanarak, “gerçeğe” ulaşmanın imkânsızlaştığı toksik bir ortam yarattı.
Bu suikastın haberini ilk duyduğum anlarda, Dolmabahçe’de “barış sürecinde tarihî anların yaşandığı” açıklanıyordu. O esnada, siyasetle ilgili önsezilerim, bana, Dolmabahçe toplantısından çok Nemtsov suikastının, Türkiye politikasının geleceği ile ilgili ipuçları verebileceğini düşündürdü.
Rusya ve Türkiye giderek birbirine benzeyen siyasi koşullara sahip hâle geliyor. Tıpkı, Kremlin gibi AK Saray da, kendi muhalefetini bile kendi yaratmak ve demokrasi illüzyonunu sürdürmek adına, onları sıkı sıkıya kontrol etmek istiyor.
Müthiş merkeziyetçi bir zihniyetle, iki ülkenin de lider kadrosu, parlamentoda görev yapacak tüm isimlerden ülke genelindeki yerel yöneticiler ve mülki idareye kadar her alanda herkesin “kendi güdümlerinde olan” ve “muhalif gözükürken de aslında kendi işlerine yarayan” kişiler olmasını istiyor.
Siyasi kutuplaşma sonucunda, iki ülkede de, lider kadroya samimiyetle ters düşen muhalifler, “hain”, “düşman”, “çatlak ses” olarak damgalanıyor ve dışlanıyor.
Ve hem Rusya hem de Türkiye’de, demokrasiyi boğan “toksik” ortamın yaratılmasında, liderler kadar medyanın da büyük “işbirliği” var.
Nemtsov’u kim öldürdü ve bunu neden yaptı, bu soruların yanıtlarını belki de hiç bilemeyeceğiz; sorun da bu. Rusya ve Türkiye olarak, “faili meçhulleri” tarihinde geride bırakamayan ülkeleriz. Rusya, Türkiye’nin “gelecek zamandaki çekimi” gibi gözüküyor şartlarla ve koşullara bakınca; ve bu, beni çok korkutuyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024