Sezin ÖNEY
Bazılarımız, yaşamını bir yemine bağlı sürdürüyor.
Mesela, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 1961 tarihli İç Hizmet Kanunu uyarınca, Türkiye’de her asker şu yemini ediyor;
Madde 37- Silahlı Kuvvetlere katılan her asker andiçer. And sureti aşağıdadır:
“Barışta ve savaşta, karada, denizde ve havada her zaman ve her yerde milletime ve cumhuriyetime doğruluk ve muhabbetle, hizmet ve kanunlara ve nizamlara ve amirlerime itaat edeceğime ve askerliğin namusunu Türk Sancağının şanını canımdan aziz bilip icabında vatan, cumhuriyet ve vazife uğrunda seve seve hayatımı feda eyliyeceğime namusum üzerine andiçerim.”
Bu andın, içeriğinin getirdiği “anlam yükünü” anlamak için belki de, farklı ülkelerinkiyle karşılaştırmak lazım. Örneğin, ABD askerlerinin, Federal Kanunların 3331. maddesi, 5. paragrafına göre ettiği yeminin çevirisi (aşağı yukarı) şöyle;
“Ben, [yemin edenin adı], Amerika Birleşik Devletleri Anayasası’nı destekleyeceğime ve iç ve yabancı tüm düşmanlara karşı savunacağıma yemin ederim; [Anayasaya] samimi inanç ve bağlılık taşıyacak olan ben, bu yükümlülüğü kendi özgür irademle, herhangi bir manevi çekince ya da kaçınma amacı olmadan bu sorumluluğun altına giriyorum ve sadakatle ve en iyi şekilde görevlerimi yerine getireceğim. Tanrı, yardımcım olsun.”
Bu yeminin, kuşkusuz en önemli özelliği, “ABD Anayasası”na sadakat ve hizmete odaklı olması. Hatta, ABD Ordusu’nun kayıt altındaki, askere yazılan yedekleri ile, üniformayı giyip ordunun bilfiil mensubu olanlar arasındaki en önemli bir de fark var.
ABD’nin silâhaltındaki askerleri, bağlılık yemini ettikleri anayasaya aykırı olduğunu öngördükleri emirlere uymama hakkına sahipler.
Tamamen emir-komuta mekanizmasıyla işleyen bir yapının, kusursuz çalışmaya programlı bir çarkın içinde böyle bir özgürlük tanınması büyük bir şey...
Ancak, ABD askerlerinin yemininin, bireysel sorumluluk almaya, bireysel onur ve sadakat duygularıyla verilecek bir söz olmaya kurgulandığını da unutmamak gerek. Oysa, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yemini, “üstlere gözü kapalı itaate” vurgu yapan , “bayrağı korumaya” odaklı, ahlaki dayanak olarak da “namusu” alan bir yemin. Bireyselliğe de yer yok.
Birçok ordunun yemininde, “din” olgusuna yer veriliyor. Ne de olsa, ordu mensubu olmanın bir olası sonucu olan “şehitlik” de, tüm kültürlerde dinle çok yakın ilintisi olan bir kavram. Ölüme hazır olmayı bu kadar odak alan bir meslekte, “din” olgusunun da güçlü olması kaçınılmaz. Bu anlamda, Türk Silahlı Kuvvetleri de, sanıldığının aksine, kendi içinde “dindar” sayılabilecek uygulamaların yaşandığı bir kurum.
ABD ve benzer şekilde Britanya Ordusu’nun yeminlerinde, “Tanrı” kavramına yer verilmesi, inanca zorlandığınız anlamına gelmiyor. İnanmıyorsanız, yeminin o bölümünü atlayabiliyorsunuz. Gene bireysel seçim ön plana çıkıyor.
Türkiye’de üzerine yemin edilecek bir anayasa olmadığından, yeminin farklı şekillenmesi de son derece doğal! Ancak, herhalde, sadakatle bağlı olunacak bir anayasanın bir türlü yapılamamış olması, en çok sivillerin suçu.
Hele ki, artık “oyunun” kurallarının değiştiği günümüz Türkiye’sinde bizi, kendimizden başka ne engelliyor?
Asker-sivil ilişkileri, önümüzdeki dönemde yeniden tanımlanırken, maalesef siyasi pazarlıkların üzerine kurulu bir “yeni eski düzen” ortaya çıkacağa benziyor.
Oysa, toplum olarak, orduya ilişkin her konuda düşünür ve konuşurken, siyasetten ekonomiye, yargıdan emniyete, medyadan spora her alanda yeni bir ahlaki zihniyet yapısı yaratmakta olduğumuzu unutmadan hareket etmemiz gerekiyor.
Daha doğrusu, bu şansa sahip olduğumuzun ayırdında olarak...
Bugünün Türkiye’sinde, orduda yaşanan zihniyet sorunlarına, çok uzak bir kutupta gözüken mesela sivil toplum alanında, hak savunucusu olduğuna inananlar arasında rastlanmadığını mı düşünüyorsunuz?
ABD Ordusu, son derece kusurlu bir yapı; bir yeminle herşey mükemmel olmuyor. Ancak, hiç olmazsa, insansız hava araçları konusu ABD’de tartışmaya açıldığında, adeta şehvetle, milliyetçi salvolarla vazgeçilmezliklerini savunanlar dışında, farklı görüşler ortaya koyan saygın isimlerin de kamuoyunda sesi baskın olarak duyuluyor. Örneğin, eski bir asker olan, şimdinin “terör uzmanı” David Kilcullen gibi. “Ulusal çıkarlar” üzerinden bile, daha “insanca” düşünmek, “ahlaki” hareket etmek demek mümkün...
Ölmek ve öldürmek üzerine, medyada ne kadar fütursuz konuşulduğunun farkında mısınız? Örneğin, insansız hava araçları konusunda basında yer alan haberlerin, ne denli “mekanik” olduğunun... Bu araçların, ahlaki yüküne ilişkin boyutun hiç tartışılmadığının...
94 milyar dolarlık bir piyasa oluşturduğu söylenen insansız hava
araçları pazarının sömürü noktalarından biri haline dönüşüp
dönüşmediğini Türkiye'nin bir sorgulayalım bir daha Kürt Sorunu ile
ilgili bir şey konuşurken... Belki de, bu savaşın esiri haline dönüşmüş
olabileceğimizi de...
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTrump Nobel'i alıp barıştan kaçarsa 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaYPG silah bırakır mı? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÇözümde tümseklere rağmen tekerlek dönüyor 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKaan’ın motorları ve bir soru: Türkiye’nin F-35 alması şart mıdır? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANFotoğraflar tarafsız değil 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“Siyasette zorlama yoktur!” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMeşruiyet ve toplumsal cinsiyet: Eşbaşkanla tokalaşılmadı 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMemleketin geleceği hangi fotoğrafta? 3.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024