Yusuf Kaplan
Türkiye’de genelde İslâmî kesimlerde, üstelik de bütün kuşaklarda, ama özellikle genç kuşakta bir deizm dalgası yayılıyor hızla.
Seküler kesimlerin çocuklarının arasındaysa, ateizm yayılıyor dalga dalga...
Her şeyi sınırlı akılla, geçici, görece bilimle açıklayabileceğini düşünen sığ, felçleşmiş bir kafa, fenâ hâlde revaçta.
Burada gençleri suçlamanın anlamı yok: Suçlu bizleriz; sorumluluklarını hakkıyla yerine getiremeyen biz yetişkinler -toplum, cemaatler, aileler ve devlet elbette.
İSLÂMÎ KESİMLERDE PATLAYAN DEİZM DALGASI...
Deizm dalgasının, özellikle bazı ilâhiyat profesörleri ile ilâhiyatla ilgisi olmayan proje sözde-bilim adamları, felsefeciler tarafından yayıldığı gözleniyor -kitlesel televizyonlar üzerinden hem de!
İlahiyatları töhmet altında tutmak, hedef tahtasına yatırmak çok yanlış.
Bir kaç sığ, çapsız profesörün -Kant’ın deyimiyle- “ergenlik” sorunları, deizm, modernlik, tarihselcilik vesaire.
Ama deizm, ilâhiyatlarda öğrenciler arasında, imamhatiplerdeyse hem öğretmenler hem de öğrenciler arasında süratle yayılıyor; ki, bu oldukça düşündürücü!
Bu okullarda ne tür önlemler alınabilir, bunu başka bir yazıda tartışmak, bu yazıda, meselenin hem küresel hem de yerel sosyo-kültürel boyutlarını mercek altına almak istiyorum.
HIZ, HAZ VE AYARTI REJİMİ, DROMOKRASİ’NİN ZAFERİ!
Deizm dalgası da, ateizm dalgası da, doğrudan Batı’dan yayılıyor bütün dünyaya: Özellikle de kültür endüstrisi aracılığıyla. Deizmin de ateizmin de yayılmasını sağlayan şey, fikir ya da felsefe değil, aksine kültür: Ayartıcı, ruhsuz postmodern popüler kültür.
Film, müzik, kültür ve medya endüstrileri, bütün dünyaya deist ve nihilist bir kültür yayıyorlar...
Dromokratik bir dünya ve kültür bu.
Dromokrasi, hız, haz ve ayartı rejimi, demek.
Bu konuları yıllar önce yazmıştım ama pek ses veren olmamıştı. Ama şimdi iş çığırından çıkmak üzere...
Şu an küresel ölçekte inşa edilen, hepsi birbirinin neredeyse kopyesinden öteye geçemeyen insan türü, insanaltı bir varlık: Düşünme melekelerini yitiren, hız, haz ve ayartının, dolayısıyla nefs-i emmare’sinin kölesine dönüşen zavallı, acınası bir yaratık.
Öylesine zavallı ki, hız, haz ve ayartı’nın kölesi olmayı, özgürlük sanıyor!
Ama bilge adam Goethe’nin yerinde ifadesiyle, “asıl kölelerin kendini özgür zanneden kişiler olduğunu” göremiyor!
Düşünme melekelerini yitiren, hızın, hazzın, ayartının kölelerine dönüşen bu insan türü, çareyi, film, müzik, spor, finans, medya, sanal medya endüstrisinin zihni körleştiren, beyni felçleştiren ve ruhu çölleştiren pornografisine kaçmakta buluyor yalnızca!
Bir yandan kültür endüstrisi hapishanesi, öte yandan bilimsel, özellikle de genetik mühendisliği ve yapay zekâ alanındaki hızlı gelişmelerin başdöndürücü sürati, anlamı anlamsızlaştırıyor; değeri değersizleştiriyor; teknolojik aygıtlarla, oyuncaklarla insanı hayattan uzaklaştırıyor; hayatı ruhsuzlaştırıyor; kitleleri, özellikle de genç kuşakları, çareyi hız, haz ve ayartıya kaçmakta buldukları büyük bir nihilizmin eşiğine fırlatıyor...
DEİZM, ATEİZM VE NİHİLİZMİN TÜRKİYE’DE YAYILMA NEDENLERİ...
Bundan Türkiye de nasibini alıyor...
Medeniyet kimliğini, iddialarını ve ruhunu yitirmiş Türkiye gibi ülkelerde, deizm, ateizm ve nihilizm dalgasının çok daha hızlı yayılacağını bundan tam 17-18 yıl önce haykırmıştım bu sütunda aylarca...
O zaman öngörüydü yazdıklarım; şimdi yaşadığımız, acıtan gerçeklere dönüştü, ne yazık ki.
Deizmin, zamanla ateizmin, dolayısıyla nihilizmin Türkiye’de daha hızlı yayılmasının bu ülkeye özgü nedenleri de var: Pozitivist ezberci, sığ eğitim sistemi; yabancılaştırıcı kültür dünyası, mankurtlaştırıcı ve yozlaştırıcı medya rejimi, özellikle genç kuşağın nihilizmin, dolayısıyla deizmin ve ateizmin eşiğine sürüklenmesinde çok belirleyici roller oynuyor...
Bunlarla hem ilintili hem de ilintisiz bir başka neden de, Türkiye’de genelde bütün eğitim kurumlarının özelde ise İslâmî eğitim kurumlarının ve cemaatlerin çağı iyi tanıyabilecek, çağla yüzleşebilecek, genç kuşağın sorularına ikna edici cevaplar verebilecek nitelikten, çaptan ve derinlikten yoksun olması.
Bunun yanısıra da yine İslâmî eğitim kurumlarının (medreseler, ilâhiyatlar vesaire) ve cemaatlerin genç kuşaklara İslâm itikadı, fıkhı, tasavvufu, ahlâkı, düşüncesi, sanatı eğitimi ve derinlikli, kuşatıcı medeniyetler, düşünce, siyaset, bilim, kültür, sanat tarihi birikimi verebilecek düzeyde, yetkinlikte olmamaları.
Genç insan, kendini, kendi dünyasını da, başka dünyaları da -özlü bir şekilde de olsa- iyi tanıyacak ki, hem bocalamasın hem de yolunu bulsun, esaslı sorular sorsun ve sorduğu cevaplara ulaşsın.
Bu mesele üzerine çokça kafa yormak zorundayız. O yüzden deizmin ve ateizmin, dolayısıyla nihilizmin felsefî ve tarihî köklerine ineceğim yarınki yazıda.
Sorunu iyi tanıyamazsak, doğru sorular soramayız; yanlış sorular sorarız, yanlış soruların da doğru cevabı olmaz, hiç bir zaman.
Daha da önemlisi, eğer gerekli önlemleri hem devlet hem de toplum, cemaatler ve aileler olarak alamazsak, korkarım, -daha önce de dikkat çektiğim gibi- bu ülkede, İslâm, bir kuşaklık bir zaman dilimi içinde azınlıkların dini hâline gelebilir.
Emperyalistlerin iki asırdır dışardan fiilen işgal edemedikleri ülke, içerden zihnen ele geçirilebilir böylelikle -Allah muhafaza.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
28.05.2021
14.08.2020
7.08.2020
20.07.2020
17.07.2020
26.06.2020
14.06.2020