Yusuf Kaplan
İnsanınız yoksa, çürüyorsa, ruhunu yitiriyorsa, bu ülkeye aidiyet duygularını kaybediyorsa, orada her şey bitmiş demektir.
Bu ülkenin başına ne geldiğini, nasıl geldiğini ve başımıza gelen ontolojik felâketi nasıl aşabileceğimizi bile kavrayamayan sığ, ruhsuz, celladına âşık bir entelijansiyası olan bir ülkenin geleceği hiç de parlak değildir.
O yüzden ülkenin önünü açacak, bölgenin ve dünyanın birikimini, güçlü, köklü, uzun soluklu bir medeniyet perspektifiyle -sırasıyla- önce tevarüs edecek (öğrenecek), sonra temellük edecek (özümseyecek, kendine maledecek), son olarak da temessül edecek (örnekleyecek, insanlığa ön açıcı fikirler ve modeller sunacak), bu dünyada yaşayacak ama bu dünyayı yaşamayacak, çağrısı çağını kuracak bir öncü kuşak yetiştirmemiz şart!
ÜLKENİN ÖNÜNDEKİ TAKOZ: AYDIN
Türkiye’nin ihtiyacını her şeyden daha çok hissettiği şey, özgüveni yüksek, ama bütün insanlığın birikimine açılacak kadar da tevazu sahibi, önümüzü açacak bu öncü kuşaklar!
Bizim böyle bir entelijansiyamız, böylesi öncü kuşaklarımız olmadığı için bu haldeyiz: Başımıza ne geldiğini bilemeyecek kadar zihnî felçleşme yaşıyoruz.
Türkiye, mevcut kuşaklarla, dünyayı da kendi medeniyet dünyasını da tanıyamayan celladına âşık tasmalı çekirgelerle hiç bir yere gidemez başaşağı yuvarlanmaktan başka!
İki asırdır yaşadığımız savrulma bunu yeteri kadar ispatladı: Tanzimat’la yönünü, Cumhuriyet’le yörüngesini yitiren bu ülke, Özal’lı yıllardan bu yana ruhunu yitiriyor.
Unutmayalım: Ruhunu yitiren bir toplum hem ayakta duramaz hem de geleceği kuracak atılım yapamaz!
O yüzden Türkiye’nin metamorfoz yiyen, pergelini şaşıran sığ, ezberci, bedenen burada zihnen Batı’da yaşadığı için şizofrenlikle malul, vurgun yemiş entelijansıyası, Türkiye’nin önündeki en büyük takozdur!
Bu, körkütük bir “aydın düşmanlığı” yapmak değildir. Dünyayı da, kendi medeniyet dünyamızı da iyi özümsemiş bir entelijansiyamız olsa, neden düşmanlık besleyelim ki?
ŞEHİR ÜNİVERSİTESİ, BİRİNCİ SINIF BİR ÜNİVERSİTE
Tam da epistemolojik kırılma ve ontolojik kopuş yaşadığımız iki yüzyıllık ikinci büyük medeniyet krizinin izlerini her yerde gördüğümüz bu yok oluş sürecinde hem Batı’daki bilgi birikimini aktarma hem de bizim medeniyet dinamiklerimiz ekseninde bu birikimi gözden geçirerek dönüştürme ve bize maletme sürecinde neredeyse ülkenin tek üniversitesi Şehir Üniversitesi!
Ama bu üniversite, şu an çökmek üzere: Çalışanlarına, akademisyenlerine maaşlarına ödeyemez durumda!
İşte bu kabul edilemez!
Üniversitenin arazisiyle ilgili yasal araştırmalar yapılsın elbette. Ama bu tür kurumların hepsine, özel prosedürler üzerinden arazi tahsis edildiğini herkes biliyor bu ülkede!
Fakat devlet, eğitimin çöktüğü bir süreçte eğitimi birinci sınıf kalitede ve ruhta yapan bir üniversiteye özel muamele yapsın; önünü kapatmak yerine önünü açsın!
Akıl da, vicdan da bunu emreder!
Oysa bu ülkenin 200 küsûr üniversiteye ihtiyacı yok. Bizim, bize yeni Gazâlî’ler, yeni Râzî’ler, yeni İbn Arabî’ler, İbn Haldun’lar, Sinan’lar, Itrî’ler yetiştirecek ya da böylesi bir eğitimin tohumlarını ekecek, dünya çapında eğitim veren 2-3 tane birinci sınıf üniversiteye ihtiyacımız var.
Şehir Üniversitesi, yukarıda da değindiğim gibi, aslında bu tür öncü üniversitelerimizden biri, o yönde hızla ilerliyor... Bu gerçeği üniversitenin en parlak hocaları Mehmet Genç Hoca’dan Uğur Tanyeli ve Mehmet Ali Büyükkara’ya kadar pek çok isim dile getirdi yaptıkları açıklamalarla.
VEBALİ BÜYÜK OLUR!
Ahmet Davutoğlu’nun siyasî fikirlerini, duruşunu, attığı adımların çoğunu açıkça eleştirdim buradan. Önemli gördüğüm adımlarını da destekledim ülke yönetiminde aktif rol alırken. Ancak Erdoğan’sız Türkiye projesinin dayatıldığı bir konjonktürde Erdoğan’a destek vermek gerekiyor, daha güçlü bir yönetim için bunun çok önemli olduğunu düşünüyor ve parti kurmaya kalkışmasını doğru bulmuyorum. Parti kurma-kurmama meselesini Erdoğan’la kararlaştırması daha anlamlı ve şık olurdu dosta-düşmana karşı!
Bütün bunlar, Şehir Üniversitesi gibi bizim bu ülkede inşa ettiğimiz en güzel kurumlardan birini yok etmeyi, kötürümleştirmeyi, kör-topal hâle getirmeyi gerektirmez.
Aksine, eğitimin neredeyse çökmenin eşiğine geldiği bir zaman diliminde, daha fazla desteklemeyi, dahası böyle bir üniversitenin sıkıntılarıyla, sorunlarıyla daha yakından ilgilenmeyi gerektirir.
Eğer Şehir Üniversitesi çökerse, bu ülkenin insanları, İslâmî kesimleri bir daha bu tür büyük ve zorlu ama hayatî işlere girişmeye cesaret edemezler!
Başta Tayyip Bey olmak üzere, hükümetin bu konuda tarihî bir sorumlulukla hareket edeceğini umuyorum. Vebali çok ağır olur bunun huzur-u ilâhî’de.
Vesselâm.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
28.05.2021
14.08.2020
7.08.2020
20.07.2020
17.07.2020
26.06.2020
14.06.2020