Ahmet TAKAN
Gazeteciliğe lise yıllarımda başladığımı söyleyebilirim. Doğduğum ve lise tahsilini tamamladığım Kdz. Ereğli'de Memleket gazetesi vardı. O gazetede haberler yazardım. Bilabedel. Gazeteden kimlik kartı verdikleri gün dünyalar benim olmuştu. Çıkan haberlerimi, yazılarımı Kdz. Ereğli TED Lisesi yöneticileri, okul panosuna astıklarımda havam bin 500 olurdu. Fen kolu öğrencisiydim ama taa o yıllarda gazeteci olmayı kafama koymuştum...
Sene 1983... Üniversiteye giriş 2'nci basamak sınavları için tercih formlarını teslim ettiğimizde, canını dişine takarak 2 evladını Kolejde okutan ERDEMİR işçisi babacığım tek soru sordu; "Basın yayın yazdın değil mi? Gazeteci olacaksın değil mi?.." Kararlı bir şekilde "evet" dedim. O zamanlar tek kanal TRT'de bir gazetecinin maceralarını anlatan Amerikan yapımı dizi vardı. Hatırlayabildiğim kadar, adamın başı beladan kurtulmaz bir de çok çulsuzdu ama doğru bildiğinden de asla geri durmazdı. Hiç kaçırmazdım o diziyi... Babam hayıflanarak "ona mı özendin" dedi. O yıllarda TRT tek kanaldı ama Hürriyet, Milliyet, Tercüman, Cumhuriyet, Günaydın gibi çok farklı seslerden çok sayıda gazete, sağlam özel haber ajansları vardı. Babam "oğlum bu meslek Türkiye'de yapılmaz" dedi. Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu, Gazetecilik ve Halkla İlişkiler bölümünü kazandım. 1985 yılında Tercüman grubuna bağlı Akdeniz Haber Ajansı'nda (Ak-ajans) stajyer olarak çalışmaya başladım. Maksadım, özgeçmişi buraya döktürmek değil!.. O yıllarda gazeteci ve televizyoncu yetiştiren üniversitelerin sayısı azdı, iş imkanı bulmak deveye hendek atlatmak gibiydi. Özel televizyonların açılmasıyla çalışanlar adına meslek biraz daha rahatlar ve cazip hale geldi. Çaylak muhabirlik yıllarımda okula da devam ettiğim için yaz aylarında da Ereğli'ye gitmez Ankara'da kalır Sarı Basın Kartı'ma tez vakitte kavuşmak için çalışır dururdum. Kolay değildi o yıllarda Sarı Basın Kartı'nı almak. Yönetici abilerimiz kök söktürürdü bizlere... Babam her defasında "Oğlum vazgeç. Bak TED'i bitirdin, yabancı dilin var, istersen yurt dışına git. Farklı bir okulda tahsiline devam et. Elimde avucumda ne varsa sana yardımcı olurum" derdi. Hiç kulak asmazdım!..
Doğan Medya satıldı!.. Benim için şaşırtıcı da sürpriz de olmadı. 16 Nisan'ın yapı taşlarından biri daha tamamlandı. Doğan Medya Grubu'nun yayın politikalarını hiçbir zaman tasvip etmedim. Millî de bulmadım. Bu olup bitenin Afrin'den, Fırat'ın doğusundan ve sonrası gelişmelerden bağımsız olduğunu düşünmüyorum. Birileri merak ediyor da soruyor mu acaba;
Hafızam beni yanıltmıyorsa, sadece Digitürk 1 milyar 100 milyon dolara satıldı. Yılar önce Doğan Medya, Murdoch ile pazarlık masasına oturduğunda konuşulan rakamlar 4 milyar dolar civarındaydı... Şimdi nasıl oldu da saraya yakınlığı ve bağlılığı ile bilinen Demirörenlere koskoca Doğan Medya 1 milyar 100 milyon dolara satıldı?..
"Alan razı veren razı. Sana ne adamların ticaretinden" diyebilirsiniz. Yok, kazın ayağı öyle değil!.. Bu sıradan bir ticaret olayı değil. Medyanın yapılanması bir ülkenin gidişatı ile direkt alakalıdır. Sermaye yapısı, medya yapısı, rejim; fotoğrafı net verir. Aynı, Kemal Derviş'in Türkiye'ye gelmesinin ardından 2002 yılında ve ondan sonra devam eden yıllarda olduğu gibi... 16 Nisan referandumuna yol açan sebeplerle, anayasa değişikliği, ittifak yasası, şeker fabrikalarının özelleştirilmesi, Doğan Medya'nın satılması birbirlerinden bağımsız gelişen olaylar hiç değil. Bunu, kamu ihalelerinin -özellikle savunma sanayinde- kimlere verildiğine dikkatle bakarak değerlendirin.
"Merkez medya" olarak tanımlanan Doğan Medya, AKP iktidarının ve R. Erdoğan'ın çok mu canını yakıyordu? Hayır ama küçük pencerelerden de olsa farklı seslerin nefes almasına imkan veriyordu. Muhalefet, mimi minicik derdini anlatabilme şansı buluyordu. Medya emekçilerinin kahırlı da olsa alternatif iş imkanları vardı. Bu satışın bir vahim boyutu daha var; yazılı basının dağıtımı da tamamen tekelleşecek. Gerisini siz düşünün!..
Bu satırları kaleme aldığım saatlerde başkent Ankara'da, satılan Doğan Medya'nın başına kimlerin getirilebileceğine dair tahminler yapılıyordu. Naçizane önerim;
Yazılı medyanın başına Orhan abi, ittifakta gürültü patırtı çıkmaması için de görsel basının başına Ferdi abi getirilsin. Afrin'den sonra... Gidilecek seçimlerden sonra Anadolu federe devletlerini bizlere en iyi onlar yuttururlar!.. Damat çalar onlar söyler!.. Arabeskin kralları babalara inanmayacağız da kimlere inanacağız?..
Bakıyorum da hâlâ olup bitenleri Survivor izler gibi takip ediyorsunuz. İki gündür sorup duruyorum kendi kendime;
Keşke babamın lafını dinlese miydim?..
***
Cevap ve açıklama
Yeniçağ Gazetesi'nin 09.02.2018 tarihli nüshasında manşetten ve devamında 3. sayfada 'Barzani'nin lobi şirketi Erdoğan için çalışmış' başlığıyla gerçek dışı bilgiler kaynak edinilerek yayınlanan yazıda; Müvekkilim T.C. Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik olarak gerçeğe aykırı, kurgulanmış bir takım asılsız iddialara yer verilmiştir.
Bilindiği üzere Sayın Cumhurbaşkanımız 05.02.2018 tarihinde Vatikan'da Katoliklerin ruhani lideri Papa Francesco bir görüşme gerçekleştirmiştir. Görüşmenin, Kudüs'ün, BM kararları ve uluslararası hukuk tarafından belirlenmiş statüsünün muhafaza edilmesi gerektiği, yabancı düşmanlığı ve İslamofobi ile ortak mücadele başlıkları kapsamında gerçekleştirildiği aktarılmıştır. Görüşmenin yapılabilmesi için Vatikan'a yüklü bir bağış yapıldığı yönünde oldukça yakışıksız ve asılsız birtakım iddiaların ortaya atılması üzerine Vatikan Sözcü Yardımcısı Paloma Garcia Ovejero ve Vatikan sözcüsü Greg Burke iddiayı kesin bir dille yalanlayarak ne sayın Erdoğan'ın ne de herhangi bir devlet liderinin bağış yaparak karşılığında Papa ile görüşmesi diye bir uygulamanın söz konusu olamayacağını ifade etmişlerdir.
Doğrudan birinci ağızdan yapılan bu açıklama tekzibe konu yazıdan 4 gün önce basına yansımıştır. Dolayısıyla 9 Şubat tarihinde Yeniçağ Gazetesinde yayınlanan tekzibe konu yazı, bu yalanlamayı görmezden gelerek eser sahibinin müvekkilimi küçük düşürmeye yönelik anlayışı nedeniyle kasıtlı olarak kaleme alınmıştır. Üstelik eser sahibi Ahmet Takan bu asılsız iddiasını 8 Şubat 2018 tarihinde yani bir gün önceki 'Papa'dan arabuluculuk istendi mi?' başlıklı yazısında da yineleyerek müvekkilimin kişilik haklarına, itibarına yönelik saldırısını sürdürmüştür.
Tamamen diplomatik protokol ve nezaket icaplarına uyularak yapılan görüşme zaten tüm kamuoyunun gözü önünde gerçekleştirilmiş olup resmi bir ziyaretten ibarettir. Bu sebeple Yeniçağ Gazetesi yazarı Ahmet Takan tarafından ortaya atılan bu iddianın provokasyondan başka hiçbir niteliği bulunmamaktadır.
Kamuoyuna saygılarımızla sunarız.
T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan vekili
Av. Ahmet Özel
Kaynak Yeniçağ: Babamın lafını dinlese miydim!.. - Ahmet TAKAN
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2021
10.11.2021
13.10.2021
12.10.2021
9.09.2021
31.08.2021
4.08.2021
13.07.2021
6.07.2021
2.07.2021