Ahmet TAŞGETİREN
Aynı günlere denk gelen iki olay, bir toplumsal yarayı sembolleştirme açısından titizlikle ele alınmayı hak ediyor. İki olay şu:
Üç Ak Parti milletvekili hem bedelli askerlik yapmış hem de milletvekilliği maaşı almış. Bu hukuksuz bir uygulama. Hukuksuzluğu bilinerek yapılan bir uygulama. Ama hukuksuzluğa yönelik bir “meşrulaştırma” mekanizması var ki, bu da son dönemin -ya da genelde insanoğlunun- içini rahatlatma aracı olarak devreye sokuluyor. “Tamam aldık ama ne yaptık bir sorun bakalım. Biz o paraları TSK Güçlendirme Vakfı’na bağışladık.” Ne oldu, bir hukuksuzluk icra edildi ama vicdanlar yıkandı.
Benzeri bir işlemin kimi bürokratların devletteki görevleri sebebiyle aldıkları maaş dışında kimi yönetim kurullarındaki temsilleri sebebiyle aldıkları huzur hakkında da gerçekleştiği açıklandı bu ara. Evet, sevgili bürokratımız yönetim kurulundaki temsilden bir ücret almıştı almasına ama bunu “Hayır işlerinde kullanmıştı.”
Bu bir savunma dili. Belli ki kamuoyunda bu işte bir ahlaki sorun var kanaati uyanmasından endişe ediliyor. Belli ki insanlar hele şu salgın döneminde işsizlikten, ya da işyerinin çalışamıyor olmasından dolayı kıvranırken, evine ekmek götürme güçlüğü yaşarken, böyle ballı maaşlar alınmasının doğuracağı rahatsızlıktan endişe ediliyor.
Bir şey daha var, “meşruiyyet mekanizması”nı işletirken devreye sokulan “hayır işleri” gibi bir dil, “Din dili”nin istismarı gibi bir çirkinliği daha ortaya çıkarıyor. Ve sonuçta “Bunlar malı götürürler, işi kamufle etmek için de bir hayır işleri kılıfı uydururlar” gibi bir ahlaki zaaf tüm camianın sırtına yükleniyor. Ondan da gelsin “Gençlerin dine yönelik sorgulamaları.”
İşin daha vahim tarafı var. Burada gündeme gelen rakamlar, evet, asgari ücretin açlık sınırının altında olduğu bir ülkede gene de insanların öfkesini çekecek boyutta ama, diyelim milyarlık ihalelerde böyle bir mekanizma işliyorsa, yani “Sana şu ballı ihaleyi verelim, şu arsanın emsalini şu kadar artıralım, şu arsaya inşaat izni verelim, şu yapının kuralsızlığını görmezden gelelim, ama sen de şu vakfa şu binayı yap, şu vakfa şu kadar öğrenci bursu ver, şuraya şu camiyi yap” gibi al-verler devreye giriyorsa, yani toplumun kul hakkından birilerine rant aktarıyor ve cami yaptırarak bu rantın “iç acısı” giderilmeye çalışılıyorsa, burada dinin de kullanıldığı çok kötü bir işlem vardır, hele bu işlemin başındakiler başkalarına kazandırırken kendilerine de aldıkları payı, “hayır işleri” ile kamufle ediyorlarsa, ahlaksızlık içinde ahlaksızlığa imza atıyorlar demektir.
Bu iş hayır işlerinden istifade eden vakıf, cemaat şu bu yapılara da hayır getirmez. Çünkü bir yerden bir yere aktarılan rantlar, toplumun bir kesiminin cebinden alınıp öteki kesiminin cebine konuyordur. Yani orada gizli bir haram düzeni işliyordur. Böyle yapılan camilerde niye cemaat yok sorusunun cevabını arayanlar, biraz buna da bakmalılar.
Bu tür işlemlere, “Haramla hayır olmaz” diyerek en çok da dini hizmette bulunduğunu düşünen yapılar itiraz etmeli. Ama “Biz bu camiyi, halktan topladığımız üç – beş kuruşlarla yaptıramazdık, büyüklerimizden Allah razı olsun, kaynağı belli olmasa da bu yüklü miktarı aktardılar da minareyi yaptık, bu muhteşem mihrabı yerine yerleştirdik, bu okulu ayağa kaldırdık, şu kadar öğrenciye burs verdik” diye bir iç mekanizma işletiyorsak sisteme su taşıyoruz demektir. Buna “yazık” demek bile az gelir.
Ne demiş şair: “Bizi bu havalar mahvetti!”
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025