Ali BAYRAMOĞLU
Ana muhalefet partisinin kendisini yeniden inşa etmeye çalıştığı açık. Gerek yönetim kadroları, gerek söylem, gerek siyaset arayışı bakımdan CHP, 14 Mayıs genel seçimlerinden bu yana bir hareketlilik içinde. Bu hareketlilik, 31 Mart yerel yönetim seçimlerindeki başarısından sonra daha da artmış bulunuyor.
Durumu, iktidar peşinde bir siyasi partinin siyaset arayışları olarak tanımlamak yanlış olmaz. Topluma, siyasete, yeni siyasi-toplumsal-uluslararası dinamiklere temas etmeye çalışıyor CHP. Ne var, bu çabalar, henüz “el kol yardımıyla bir arayış”ın ötesine geçmiş değil.
Önümüzdeki dönemde CHP’nin önünde birbirini beslemek kadar birbirini bloke edebilecek iki siyaset alanı var.
İlk alan dışa, topluma dönük.
Siyaset bu alanda yeni bir söylem, yeni bir tasavvur, yeni bir gelecek ufku üretmeyi içeriyor. Üretmek de tek başına yeterli değil, bunların toplumun ortalaması tarafından benimsenmesi, bu ortalamanın değer ve beklentilerine temas etmesi gerekiyor.
Peki nasıl olur bu?
Yollar belli.
Bir yol taşıyıcıyla ilgilidir. Yeni olanın ve o değerlerin içinden çıkan, onları temsil edecek, taşıyacak bir liderin, bir kadronun ortaya çıkmasıdır bu. Bu yolda Özel ve İmamoğlu, “yeni”yi temsil eden lider kriterlerini kısmen karşılıyorlar. Ancak her ikisi de henüz içinden çıktıkları “yeni”yi, “ortalama değerleri” yeteri kadar siyasallaştırabilmiş değiller. Kimlikçi olmadıklarını vurguluyor, Erdoğan karşısında muhalif kesimlere “kazanma ve başarma” mesajları veriyorlar, ancak Erdoğan’ı mağlup etmekten bağımsız olarak kendisini tanımlayan bir “yeni”nin heyecanını taşımaktan uzaklar.
Bir diğer yol ise toplumdan siyasete çıkacak katılımcı merdivenlerle ilgilidir. Toplum-siyaset ilişkilerine dayalı etkin öneriler, ufuk tanımına dayalı herkesin seveceği ve benimseyeceği siyasi bir melodiyi içerir. Burada CHP daha zayıf. Şu an için ufukta ne kurucu bir siyaset ve ne de akılda kalıcı bir siyasi melodi görünüyor. Daha önce de yazmıştım. CHP henüz “kurucu siyaseti”, AK Parti’nin masasına oturmaya, alanına girmeye yönelik “merkez siyaset”ten ayrıştırma faslında.
İkinci alan, CHP’nin önündeki ikinci siyaset sahası ise, içe, kendi iç dokusuna yöneliktir
Bu boyut, CHP’de her zaman kuvvetli oldu. Tek parti döneminden, tüm toplumsal-siyasi farklılıkların içinde toplandığı (düşünülen) hakim parti geleneğinden kalma bir alışkanlık olarak, CHP’de parti içi siyaset, diğer partiler karşısında yapılan siyaset kadar, hatta bazen daha fazla belirleyici rol oynadı. Bu durum, tek parti sonrası partiye ayak bağı olan, siyasi fikirden, sınıfsal ayrışmalardan çok ideolojik vurgulu kadro oluşumlarını temsil eden hizipleşmeleri tahrik etti. Ayrıca CHP’nin son 20 yılda kemalist eğilimlerden liberal eğilmelerle uzanan heterojen yapısı da bu bakımdan bir faktör.
Peki, bu ikinci alan bakımından bugün durum ne?
Durun aslında ilginç…
Zira bir yandan, CHP’de son dönemde farklı ancak denk lider tipi siyasi aktörler üretti. Bunların varlığı siyasi üretim ve çoğulculuk bakımdan verimli olabilecek bir rekabet hali ortaya çıkardı.
Buna karşılık aynı tablo, iç siyaseti farklı ve denk aktörler arasında yarışmaya, hatta çatışmaya endeksleme riski de taşıyor. Bu, CHP’nin eski hastalığının nüks etmesi anlamına gelir.
Ana muhalefet partisi bu bakımdan önemli bir sınavın eşiğinde.
4 Eylül’de tüzük kurultayı toplanıyor.
Kılıçdaroğlu, Yavaş, Özel, İmamoğlu arasında ilişkiler için bu kurultay bir pist oluşturuyor.
Bu farklılıklar, dışa, topluma dönük siyaset için güç mü oluşturacak?
Yoksa yeni hizipler ve takip eden bir siyasi blokaj mı üretecek?
Göreceğiz…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.12.2025
20.12.2025
18.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
6.12.2025
4.12.2025
30.11.2025
27.11.2025
22.11.2025