Ali BAYRAMOĞLU
Adını nasıl koyarsak koyalım, Global satıhta, onun bir parçası olarak Türkiye’de örselenen, bu ikili meşruiyet bütünlüğünün bozulması, dokunun ayrışmasıdır. İlk ayağın öne çıkıp, ikinci ayağın giderek yok sayılması, hatta yokluğunun talebidir.
ister otoriterliğin dirilişi, ister milli devletin yeniden doğuşu diyelim, gerekçe olarak kültür savaşlarına olmadı globalleşmenin sonuçları işaret edelim, şu değişmiyor: Başta liberal-özgürlükçü değerlerin doğduğu ülkeler olmak üzere, global satıhta büyük bir liberal değer ve demokrasi krizi yaşanıyor. Toplumların tepkileri ötekine yöneliyor, kültürel dışlayıcı bir milliyetçilik yükselirken, tırpan liberal değerlere yöneliyor.
Sadece Batı değil sorunlu olan. Dünyanın diğer yakalarında da benzer sonuçlara yol açan bir gelişme yaşanıyor, uzunca bir süredir. Doğrudur, Varşova paktının çökmesinden bu yana, demokrasi istikametinde Doğu Avrupa ülkelerini pek çok başka ülke takip etti. Ne var ki, bu ilerleyişte kabuk değiştiren ülkelerin siyasi dokuları gelenekleri değil bizzat demokrasi oldu.
Örneğin Güneydoğu Asya’da Singapur’dan Malezya’ya, Güney Kore’den, Tayland ve Tayvan’a birçok ülke sandık düzenine geçti. Ancak sandık kurulan bu ülkelerde ve pek çok diğer ülkede, hukuk devleti, azınlık hakları, basın özgürlüğü yerlerde sürünmeye devam etti. Bu ülkeler sandık demokrasilerine, seçimli otoriterlik düzenine dönüştüler.
Demokrasiye ilişkin kabuk değişimi demokrasinin özünü, ruhu yaralayıp, onu demokrasi olmaktan çıkarmaya başladı.
Demokrasileri demokrasi kılan iki temel meşruiyet vardır.
İlki toplumsal meşruiyettir. Kökeninde toplumun iradesi yatar, özgür seçimler ise bunun mekanizmasıdır.
İkinci meşruiyet evrensel değer meşruiyetidir. İnsanoğlunun büyük mücadelelerle, emek ve bedellerle asırlar boyu kazandığı haklar, özgürlükler, onları koruyan hukuk fikri ve düzeni, bu meşruiyetin temelini oluşturur. Toplumsal meşruiyetin, çoğunlukçu ve dayatmacı değil, çoğulcu olmasını sağlayan bu meşruiyettir, ona can veren değer ve ilkelerdir.
Demokrasi onlarsız olmaz. Global satıhta, sorun bu ikili meşruiyet bütünlüğünün bozulması, ikili dokunun ayrışmasıdır. İlk ayağın öne çıkıp, ikinci ayağın giderek yok sayılması, hatta yokluğunun talebidir.
Demokrasi esas olarak bir değer sistemiyse, siyasi anlamda liberaldir.
Bugün ise toplumsal meşruiyet ve toplumsal çoğunluk, çoğunlukçuluk, kimi yerlerde milli devlet vurgulu milliyetçilik, açıktan liberal değerleri hedef alıyor. Liberal olmayan demokrasi veya illiberal demokrasi bu hedef alışın esas manivelası.
Türkiye’de yaşanan otoriter dalga, bu gelişmeden azade değil.
Siyasette, siyasi algı ve bakışta hemen her zaman içe kapalı, sadece kendimizle meşgul bir ülke olduk. Buna karşın iç siyaset dalgalarından siyasi iktidar hallerine, siyaset-devlet ilişkilerinden toplum-siyaset ilişkilerine değin, ülkemizin siyaseti global dalgalarla, dünyanın siyasi iklimiyle yakından ilişkili oldu.
Avrupa’daki, Amerika’daki dip akıntılar çok geçmeden gelip Türkiye’yi de kuşatmadığı bir dönem yoktur.
Bugün de öyle…
AK Parti’nin iki evresini düşünün. İlki, 2000’lerin ilk on yılına, Batı’da, Bush’un varlığına ve politikalarına rağmen, çok-kültürlülük vurgusunun, liberal demokratik ilkelerin önde durduğu bir evreye tekabül ediyordu. Ve Türkiye izlediği politikalarla model ülke ilan ediliyordu.
İkinci evre ise, sistemlerde, toplumlarda, rejimlerde tek kültürlülük arayışlarının, milli egemenlik ve milli devlet vurgularının, yabancı sevmezliğin, aşırı sağın, velhasıl her seviyede otoriter önerilerin öne çıktığı yıllar oldu. Türkiye, Erdoğan’la yeni otoriterliğin, popülizmin taşıyıcılarından birisi haline dönüştü.
Yeni dalga ile Erdoğan’ın derinlerinde bulunan milli-yerli dalga pek güzel kesişti.
Günün ahvali biraz da böyledir.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEskinin Öldüğü, Yeninin Henüz Doğmadığı Bir Dönem.. 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURİsrail’in yükünü Kürtlerin sırtına yüklemek… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Al sana misilleme”… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam-Arap bildirisi ve Gazze 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAdnan Kahveci: “Yöneticiler fakir…” 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBari zekamızla alay etmeyin: Meğer yargı siyasal değilmiş 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİktidar cephesi ülkenin geleceğini düşünmeli 16.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENİsrail sorunu- Amerika sorunu 16.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHukuksuzluktan daha pahalı bir nesne yok 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDemokrasi krizi yaşanırken çözüm nasıl mümkün olacak? 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“BACASIZ SANAYİ” ALARM VERİYOR… 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANGerilimle yönetmek ya da gerilimi yönetmek 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKKıyamet saatini durdurmak 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayGüney Kore ‘mucizesi’nin karanlık yüzü: Otoriter kalkınma 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRİmamoğlu: İddianameyi seçimde onu yeneceğimi bilen kişi yazdırdı 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUYeni dünya, yeni Türkiye: Aynı pota… 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESokak çağrısı 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalCharlie Kirk cinayeti ve ‘radikal sol’ 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Em hemû Tirk in!” 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKaos nereye açılır… 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİAK Parti CHP'ye demokratik dayanışma heyeti gönderse 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasÇözüm süreci Suriye virajında 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYanaşma kültürü ve siyasetin çürümesi 11.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.09.2025
6.09.2025
4.09.2025
30.08.2025
28.08.2025
23.08.2025
21.08.2025
16.08.2025
14.08.2025
9.08.2025