Ali BAYRAMOĞLU
Türkiye'nin 90'lı yılarını kuşatan çatışma ve gerginliklerin istikameti belliydi:
Önce toplum siyasetin içine, ardından siyaset devletin içine hapsedilmiş, tüm tartışmalar, tüm sorunlar devlet etrafında, devlet meselesi olarak ve devlete hakim olmak mantığıyla sürdürülmüştü.
Bu dalganın önemli bir diğer sonucu olmuştu:
'Depolitize', yani politikadan soğumuş, uzaklaşmış bir toplumun siyasete tepkisi. Siyasi mücadelelerin kişisel ve dar çıkarlara endeksli olduğu, gerginlikleri beslediği bir ortamda bu durum pek şaşırtıcı değildi.
Devlet alanı ile siyasi alan arasındaki çizginin kaybolduğu durumlarda, yani hem devletin siyasi alanı işgal ettiği, hem de siyasetçinin devlet organları ve kurallarını ilkesizce siyasileştirdiği durumlarda ise hiç mi hiç şaşırtıcı değildi.
Ne var ki, madalyonun bir de diğer yüzü vardı...
Siyasetten soğumanın getirdiği bu tepki, siyasetin tamamen devre dışı kalması isteğine değil, tersine yeniden doğması talebine işaret ediyordu.
Nitekim toplum 1999 yılından itibaren yapılan her genel seçimde kitlesel bir şekilde yeniden siyasetçiye ve siyasete yöneldi. Daha doğrusu ülkenin maruz kaldığı 'yönetim krizi'nden çıkışa yöneldi.
2002 sonrası girilen değişim ve tartışma süreci, istikameti ne olursa olsun bir ölçüde toplumun yeniden keşfedildiği, devreye girdiği bir evreyi başlattı.
Ancak süre giden bir sorun hep oldu.
Bu sorun, toplumda başlayan değişimle, toplumsal kesimler arası etkileşimle doğmaya yüz tutan "çoğulculuk ruh hali"nin siyaset yelpazesine yansımamasıydı.
Sorun bugün iyice derinleşmiş ve kemikleşmiş durumda…
Muhalefet ve sol meselesinin önemi de buradan kaynaklanıyor.
Tersini yapması gerekirken, CHP yerleşik yapısıyla yıllarca kendisini sosyal demokrat olarak tanımlayan bir seçmen kitlesini siyasi oyundan düşürdü. Başka bir deyişle depolitize etti, politikadan soğuttu ve uzaklaştırdı.
Çoğulcu yapıları, çoğunlukçu sistemler taşıyamazlar.
Sol aktörlerin bu konuda bir sorumluluğu vardır ve olmalıdır...
Peki, ne yapmak gerek?
Bu soruyu yanıtlayabilmek, önce bugün toplumsal alan ve siyasal alanda yaşanan gelişmeleri ve bunların dinamiklerini anlamakla mümkün...
Toplumda ne oluyor, siyasette ne oluyor, orduda ne oluyor; bunlar birbirini tetikleyerek neden zincirleme bir dönüşüm sistemi içinde evriliyorlar?
Bu soruları yanıtlamak içinse, önce yerleşik sol zihniyetin, kendi tasavvur ettiğinden farklı gerçek bir toplum olduğunu kabul etmesini, yani, siyasetin ön koşulunun toplum tasavvuru olduğunu bilmesini gerektirir. Muhayyel olduğu için yıllardır arayıp bulamadığı, bulamadığı için kâh kızdığı, kâh küstüğü, kâh gericilikle, kâh saflıkla suçladığı hayali toplumun yerini, gerçek, kökü, inancı, ekonomik talepleriyle var olan bir toplumun fikrini alması gerekir.
Artık siyasi aklı olan solcular dahi muhayyel toplumu ve muhayyel politikayı ikame eden araçların gücünün, onların da yaşadığı değişme nedeniyle buharlaşmakta olduğunun farkındadır.
Bir de şöyle anlatalım:
Bir siyasi yapı neden krize düşer? Bir siyasi yapı ihtiyaçları farklılaşan, yapısı karmaşıklaşan bir toplumun yenilenen, artan, nitelik değiştiren taleplerine yanıt vermeyi reddederse krize düşer. Bu talepleri ve talep sahiplerini sisteme entegre edebilecek sosyal, kültürel, siyasi önlemlere yanaşmazsa krize düşer. Bu değişimi hastalıklı bir gelişme olarak görürse krize düşer.
Çünkü bu durumlarda, toplumsal gidişatı göremez, yönlendiremez hale gelir.
Bu durum kuralsızlığa, ilkesizliğe, hepsinden önemlisi otoriterleşmeye hız kazandırır.
O zaman alıştırma bellidir: Düşünmek, yaşadığı ülkeyi hatırlamak, tanımak...
Bu sadece solun değil ülkenin ihtiyacıdır..
Çünkü demokrasi için muhalefete acil ihtiyaç var..
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
8.11.2025
6.11.2025
1.11.2025
30.10.2025
25.10.2025
23.10.2025
28.09.2025
20.09.2025
18.09.2025