Ali BAYRAMOĞLU
Güvenlik hadiseleri artar, ülkeyi boğucu asayiş iklimi kaplarsa, bunun ilk sonucu güvenlik kurumlarının öne çıkması olur.
Hadiseler Kürt meselesi gibi sistemin kurumları, ideolojisi ve dokusuyla merkezi sinir sistemini uyaran bir meseleden kaynaklanırsa, bu öne çıkış rejimin tonuna da temas eder.
Türk siyasal sistemi askeri dokudan henüz çıkmakta. Geride hala pek çok tortu var. Önemlisi devasa bir bellek var. Askeri imparatorluktan askeri cumhuriyete uzanan mesafeye oranla atılan adımlar pek kısa.
Böyle olunca hareketlilikler göze batıcı oluyor.
Askerin 6-7 Ekim olaylarında kamusal alana çağrılması ve çıkması uzun süredir görmediğimiz haki renkli bir durumdu.
6-7 Ekim olaylarından bu yana yaşanan dört önemli hadisede (Hakkari saldırısı, IŞİD'le temas suçlaması, korucu cinayeti ve Diyarbakır suikasti) Genelkurmay Başkanlığı kamouyuna yönelik tepki dozu yüksek açıklamalar yaptı.
Askerin bir süredir terkettiği açıklama alışkanlığına geri dönüşü, belki olayların niteliği, ordu mensuplarının düşürüldüğü pusularla açıklanabilir. Ancak bu rahatlatıcı bir durum değildir. Askerin PKK'lıların telsiz konuşmalarının ayrıntılarını vermesi, işlenen cinayetin sorumlusunu tanımlaması, duygusal, öfkeli ve politik tepkiler vermesi demokratik bir düzende doğru değildir, sivil bir düzenin askerine de uygun değildir.
12 Eylül ve Özal dönemi sonrası 'askerin siyasete geri dönüşü' Çiller'in başbakanlığı döneminde Genelkurmay Başkanı'nın Bask modeli tartışmalarına verdiği tepkiyle olmuştu.
Kürt meselesi bu açıdan her anlamda kritiktir.
Dün kritik olmuştur, yarın da olacaktır.
Askerileşme riski ise, geçmişiyle, siyasi kültürüyle, iç siyasi gerginlikleriyle, coğrafyasıyla, bölgedeki gelişmelerle, bu ülke için hala ucu açık risktir
Siyasi iktidarın bu konuda tolerans sınırını düşük tutması gerekir.
Bunun üç yolu vardır:
1. Askere sınırlarını hatırlatmak.
2. Büyük toplumsal sorunlarda ülkeyi güvenlikçi iklimin kaplamasını engellemek. Bunun için siyasi aklı daha yerinde kullanmak, daha doğru ve önleyici stratejiler geliştirmek.
3. Askeri vesayet geleneğinin tortularından ve onu üreten siyaset ve toplum üzerine baskı kuran merkeziyetçi ve devletçi modelden uzaklaşmak.
Hatırlatmayı yapacak olan siyasilerdir ve cumhurbaşkanıdır. Burada soruna siyasetçiye uygun veya yakın askeri kadro mantığıyla değil, kural ve ilkelerle yaklaşılmalıdır. Bu, siyasi ve askeri doku arasında mutlak bir hiyerarşi ve katı bir bağımlılık gereğine işaret eder.
Siyasi tedbirler, 'siyasetin erdemi'ni, şiddet ve çatışma karşısındaki diyalog ve etkileşim üzerinden önleyici gücünü ortaya çıkaracak nitelikler taşımalıdır. Bunun şu ya da bu nedenle, örneğin örgüt saldırıları gerekçesiyle yapılamaması ülkede güçlü bir siyasi akıl ve kararlı bir hukuk devleti olup olmadığı sorusunu sordurur.
Askeri vesayetin tortuları ise pek çoktur. Son günlerdeki kimi görüntüler, örneğin bir önceki dönemin MGK gibi sembolik kurumlarının siyasi olarak aktive edilmesi, Kırmızı Kitap gibi 'siyaset üstü durumları tanımlayan' unsurların sivilleşme iddiasına rağmen siyasetçi tarafından, kendi gücünü abartarak ve kendisini merkeze koyarak, kullanımda tutulması, rahatsız edici olmuştur.
Paralel yapı bir sorunsa, ki büyük bir sorundur, bu sorun mevcut yasalar etrafında, başbakanlığın idari önemleriyle mücadele edilecek bir duruma işaret eder. Sorunu 'kırmızı kitap' gibi bir belgeye taşımanın anlamı yoktur, aksine hukuk mantığı açısından sakıncası vardır. Kürt meselesinde, dış politikada da ülkenin gözlerini MGK gibi bir danışma kurulunun alacağı kararlara dikmenin, siyasi alanı simgesel olarak daraltmanın da riski çoktur.
Siyasi iktidar, kendisine muhalif olanların iddia ettiği gibi, 'devlet benim' diye bir algı içindeyse ya da 'asker-siyasi iktidar bütünleşmesi' gibi hezeyan durumu varsa, bundan derhal uzaklaşmalıdır.
Her şeyden önce bu bir gerçek değildir ve hiç bir zaman olmayacaktır.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
8.11.2025
6.11.2025
1.11.2025
30.10.2025
25.10.2025
23.10.2025
28.09.2025
20.09.2025
18.09.2025