Ali BAYRAMOĞLU
Sorunların çözümleri, o sorunların nedenlerini doğru saptamakla mümkün olur.
Ülkenin yapısal meseleleri, yerleşik devlet geleneği, "eksik modernite anlayışı" bir yana bırakılacak olursa, bu sorunları konjonktürel olarak tetikleyen, büyük bir "toplumsal değişim dalgası"nın sistem tarafından reddedilmesi olmuştur.
Bellekleri tazeleyelim...
Devlet tekelindeki red politikaları ilk darbeyi merkez siyasi partilere vurmuştu. Yeni toplumsal ve ekonomik talepler, siyasetin yapılma biçimine yöneltilen eleştiriler siyaset mekanizmasının tekelindeki "rant sahası"nı tehdit edince merkez sağ ve sol siyasal partiler kendi içlerine kapandılar. Yenilenme yerine devlet çemberinin içine doğru çekilmeyi tercih ettiler.
Nitekim 18 Nisan 1999 seçimlerinde ortaya çıkan tablo netti:
Bu tablo merkez partilerin egemen olduğu Batı, milliyetçi hareketin ve İslami temsilin hakim olduğu Orta Anadolu, HADEP'in önderliğindeki Güneydoğu, hatta Doğu şeklinde üç paralel Türkiye'ye işaret ediyordu.
1990'ların başında hız kazanan toplumsal kutuplaşmanın artık lokalize olmaya yüz tuttuğunu ifade ediyordu.
Seçimler devletin siyaset üzerindeki tahakkümünü hiçbir şekilde değiştirmemiş, tersine pekiştirecek bir yelpaze üretmişti.
5 partiden ikisi cezalı olmayı sürdürmüş, ANAP küçülmüş, toplumsal tepkinin ve yaşanan krizlerin meyvesi olan iki siyasi parti, DSP ve MHP seçimlerin galibi olmuştu. Hükümet onlara kalmış, tek hükümet alternatifi siyaseti biraz daha örselemiş, iktidar, kendilerine biçilen rolü oynamakla yetinmek zorunda kalmıştı.
Ve ülke kendisini bugünlere ulaştıracak gemiye binmişti.
Değişen toplumu; talepleri çeşitlenen, farklılaşan bir bünyeyi, rant politikalarıyla geleceğini tüketen bir ekonomiyi eski araçlarla idare etmeye kalkmanın sonucu, toplumda kaos, siyasette istikrarsızlık, ekonomide iflas olmuştu.
Kasım 2002 seçimleri bu sonucu iyice vurguladı.
Bu seçimlerle gelen siyasi tasfiye en az AK Parti'nin başarısı kadar anlamlıydı.
Sonra yeni bir sayfa açıldı.
AK Parti gerek kimliğinden ötürü gerek uluslararası konjonktürün oyunu üzerinden ise kendisini bir anda cenderede buldu.
Ardından Kıbrıs adımı, AB hattındaki irade, bölge gelişmeleri karşısındaki mesafeli tutum bir rahatlık sağladı.
Sonrası malum, siyasi alanı genişleten, bunu demokratikleşme politikalarıyla yürüten, bu çerçevede süngü savaşı yapan bir siyasi iktidarla Türkiye büyük bir sıçrama yaşadı...
Ne var ki, ülke hayatları daimidir ve sıçramalar kadar geri dönüşler, duraklamalar, sıkıntılar içerirler...
Ve belli dönemdeki sıçramalar geleceği ne yönetir ne tarif ederler...
Nitekim bugün aynı cenderenin yeniden oluştuğuna dair sinyaller var. Kürt sorunundaki 1980'lere geri dönüşü hatırlatan, derinden derine Kürt sorununu PKK'ya, PKK'yı üç beş eşkıyaya indirgeyen, faturayı farklı düşüncelere çıkaran, asayişçi görüntü, otoriter dilin hortlaması, Türkiye'nin kendini boşluğa bırakarak salınan bir dış politika izlemesi, siyasetçinin özerk alan tahammülsüzlüğü, hepsi zincirleme bir şekilde ortaya çıkmaya başladı.
Bu cendereyle ilgili bir dizi gerekçe, hafifletici neden, karşı tez bulmak mümkün...
Bugün Türkiye yeniden siyasetin "sıfır noktası"na yakın bir yerde duruyor.
Şöyle de denebilir:
"Devlet"in kendi dışında hiç özerk alana tahammül edememesi hali, devletin yerini bir tür "siyaset"in, siyasetçinin iktidarının almasıyla süregidiyor.
Kararnamelerle bağımsız idari kurulların bakanlıklara bağlanması bu durumun tipik örneklerinden değil midir?
Dirilmek gerek.
Ve dirilişin tek yöntemi var: Siyasi iktidarın içinden doğduğu değişimi görmesi, ardından da yönetmesi...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025