Ali BAYRAMOĞLU
Son dönemlerdeki tüm siyasi ve sosyolojik göstergeler, iktidar partisinin yaşadığı otoriterleşme sürecinin ve MHP’yle söylem yakınlaşmasının, seçmen eğilimleri ve siyasi yelpaze üzerinde önemli etkilerde bulunduğunu gösteriyor.
Bu bakımdan kritik sonuçlardan birisi, geleneksel olarak çok parçalı, çok eğilimli toplumsal muhafazakâr alanın monolitik, tek parçalı bir siyasi temsil dokusu içine hapsolması, böyle oldukça hacim daralması yaşamasıdır. Hacim daralması muhafazakâr kesimin kendi içinde memnuniyetsiz, gezgin bir siyasi davranışa sahip merkezkaç güçler üretmesine yol açıyor. Muhafazakâr siyasi saha kendi içinde yeni sınıfsal, kültürel kırılmalar yaşıyor. Diğer bir ifadeyle siyasetin ve siyasetçinin toplumu, özellikle muhafazakâr kesimi avucuna aldığı, içine hapsettiği bir evre kendi sınırlarına doğru ilerliyor. Kimi muhafazakarlâr o kıskaçtan, o avuçtan kafasını, elini, kolunu dışarıya çıkarmaya çalışıyor, hatta çıkarıyor.
Gül, Davutoğlu gibi önemli isimlerinin yeni siyasi hareketlerle anılması bu gelişmelerin bir sonucudur. Ali Babacan’ın kuracağını ima ettiği partinin siyasi alanı, siyasi kulisleri bu denli hareketlendirmesini, siyasi beklentiler üzerinde bir tür İmamoğlu etkisinde bulunmasını da böyle okumak gerekir.
Bu girişimin, yukarıda
altını çizdiğimiz çerçevede, toplumsal bir karşılığının olduğu muhakkak.
BABACAN’IN SİYASİ KARŞILIĞI
Ancak toplumsal karşılık kendiliğinden siyasi bir karşılık anlamına gelmez.
Siyasi karşılığın temel kriteri, bu tür arayışların, siyasi itiraz kadar yeni bir değişim hamlesini, toplumsal bir beklenti dalgasını ifade ve temsil etmeleridir. Kuvvetli bir toplum tasavvuruna, ikna edici değişim projesine ve bunun heyecanlandırıcı araçlarına sahip olmayan hiçbir siyasi yapı ve parti, bugüne kadar Türkiye siyasetinde kendisine yer bulamamış, iktidara alternatif oluşturamamıştır.
Babacan ve arkadaşlarının şu an itibariyle bu açıdan, olumlu ve umut verici ipuçları sunduklarını teslim etmek gerekir. Bunların en önemlisi, kurulacak siyasi partinin AK Parti’nin fabrika ayarlarına dönmüş daha iyi numunesi olma iddiasından çok, yeni Türkiye’nin sorunlarını ve dinamiklerini dikkate alan bir yeni bir siyaset dili üretme niyeti taşıması ve bunu ortaya koymuş olmasıdır.
Ali Babacan’ın AK Parti’den istifa ederken yaptığı açıklamadaki şu iki cümle dikkat çekiciydi:
“İçinde bulunduğumuz şartlarda, Türkiye için yepyeni bir gelecek vizyonuna ihtiyaç vardır. Ülkemiz için her alanda doğru analizler, yeniden düşünülmüş stratejiler, planlar, programlar gerekmektedir. Türkiye’nin bugünü ve geleceği için yeni bir çalışma başlatmak kaçınılmaz hale gelmiştir. Ben ve pek çok arkadaşım böyle bir çalışma için büyük ve tarihi bir sorumluluk hissediyoruz...”
Babacan ve birlikte anıldığı siyasetçilerin bilenen siyasi duruş ve kimlikleri, yenilik ve yeni siyaset bakımından kuvvetli referanslar içeriyor. Abdullah Gül, Ali Babacan, Beşir Atalay, Sadullah Ergin, Nihat Ergün, Haşim Kılıç gibi isimlerin, AK Parti’nin ilk döneminde bıraktıkları izler kadar, özgürlükçü, rasyonel, hukuk kurallarına saygılı siyasi anlayışlarıyla oluşturdukları ortak payda önemli bir veridir.
Ali Babacan Türk ekonomisinin rasyonelleşmesinin, piyasa ekonomisiyle uyum halinde çalışmasının, siyaset ve siyasetçi karşısında karşısında özerkliğinin son dönem mimarıdır. Ülke içinde ve dışında yetkinlik ve güven duygusu denince ilk akla gelen kişidir. Beşir Atalay, demokratikleşme süreçlerinin, Kürt meselesinde siyaset fikrinin, çözüm sürecinin önde gelen ismidir. Sadullah Ergin, ülkenin devlet ve haklar düzeninde demokratikleşmenin, Kürt meselesinde siyaset kapısının aralanmasının taşıyıcısı olmuş bir siyasetçidir. Haşim Kılıç içinden geldiği camiaya hukuk ilkeleri adına karşı durmayı bilmiş, bir anayasa mahkemesi başkanıdır. Abdullah Gül, 1995’lerden bu yana Milli Görüş hareketinin yaşadığı iç değişimin asli kaptanı, söylemde yerel ve evrensel değer evliliğini sağlayan, bunu parti programlarına yerleştiren, ülkenin Kopenhag kriterlerine uyum hamlelerini tavizsiz gerçekleştiren, bugün çoğulcu, özgürlükçü ve demokratik tutumu simgeleyen eski cumhurbaşkanıdır.
NASIL BİR YOL?
Bu tür ortak özellikler yeni bir siyaset için gereklidir, ancak yeterli değildir.
Bu grubun önünde yeniliği, yeni dalgayı, kuvvetli ve ikna edici bir değişim projesini temsil edebilmeleri için çeşitli “siyasi ödevler” bulunuyor.
Geliştirmeleri gereken, sahici ve yeni bir siyasi söylem ilk meseleleri gibi görünüyor. Bundan sonra ikna edici çözüm önerileri getirmeleri gereken üç temel sorun alanı var.
Toplum-siyaset bağlarını yeniden kuracak oranda güçlü olması ve yeni simgeler içermesi gereken söylemin ana teması şu olmalıdır ve muhtemelen olacaktır: Farklılıkları ve taleplerini ihmal etmeden, çatışmacı dilden uzak duran, katılımcı ve rasyonelliği aynı anda çağıracak siyasal ve toplumsal bir merkez inşası...
Çözüm önerisi getirmeleri gereken en önemli sorun alanları ise sırasıyla, (1) ekonomi, (2) anayasal, yargısal ve siyasi boyutlarıyla hukuk düzeni, (3) Kürt meselesidir. Bu öneriler, hedefler kadar, bu hedeflere ulaşma yollarını işaret eden paket projeler üzerine oturabilirse, yeni ve ikna edici olma özellikleri artacaktır.
Bu çerçevede yeni siyasi partiyle ilgili tahminlerim, ama daha çok beklentilerim şöyle:
Yeni siyasi parti, bir dönemin AK Parti’sinden farklı olarak sadece sentez politikaları izleyen değil, yapısı itibariyle toplumun farklı eğilimlerini bir araya getiren bir sentez partisi olma yolunda ilerlemelidir. Elbette böyle bir yapı içinde, Kürt ve sol temsili vitrin unsunu olmanın ötesinde, bu temsilin kurucu bir unsuru olmalıdır.
Merkezi dolduran, farklı siyasi ve sosyal talepleri ortak değerler ve temel demokratik ilkeler etrafında ele alacak, Kürt meselesi, mülteciler sorunu gibi toplumsal nitelikli sorunlara yönelecek yeni bir siyasi partiye, bireysel vurgular taşıyan özgürlükçü yaklaşım yetmeyecektir. Böyle bir parti yeni bir toplumsal sözleşme üretmenin yollarını aramalı, bunun simgelerini ve özellikle katılımcı yöntemlerini üretmelidir. Yeni siyasi parti, risk alma ve üretkenlik bakımından, muhtemelen en büyük zorluğu bu alanda yaşayacaktır.
Muhtemelen bu siyasi parti bir lider partisi olmayacaktır. Bunun iki nedeni bulunuyor. İlk neden Ali Babacan tarzının karizmatik lider rolüne tam oturmaması ve daha çok ekonomik bir yönelime sahip olmasıdır. Bir diğer neden Abdullah Gül’ün varlığıdır. Gül, ismi geçen diğer siyasetçiler arasında önde duran, bir çoğunu siyasete sokmuş, manevi hiyerarşide üstte bulunan bir kişiliktir. Bu iki unsur yeni siyasi partide, özellikle uygulamada kolektif bir yönetim ve sözcülük tarzını beraberinde getirebilir. Gül’ün bu siyasi partinin neresinde duracağını zaman gösterecektir, ama bununla birlikte, gerideki koordinatör, uzlaştırıcı, rasyonel bilirkişi işlevini üstlenmesi şaşırtıcı olmaz. Bu da onu paylaşılan bir liderliğin bir adım önde duran parçası haline getirir. Böyle bir yönetim tarzı karizmatik lider geleneği olan bir toplumda sıkıntılar yaratabileceği gibi, paradoksal bir şekilde ülkeye hakim lider hegemonyasının yarattığı tepkiler dikkate alınırsa, yeni bir siyasi duruşun, etkili ve yeni aracı olarak algılanabilir.
Yeni siyasi parti, muhafazakâr alanın büyük parçası olsa da olmasa da, projeleri ve duruşu yeterice tatmin etse de etmese de, kuruluşuyla birlikte bu alan bir dönüşüm sürecine girecektir. Tek parti hakimiyetinin kırılması, yeni muhafazakâr bir partinin muhalefet cephesinde yer alması ve getireceği siyasi hareketlilik demokratik siyasi hayat açısından önemlidir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025