Ali BULAÇ
Bugüne kadar Kürt meselesi PKK ve legal Kürt partileri aracılığıyla yürütülüyor iken, yeni durumda sürece yeni aktörler dahil olmaya başladı. PKK ve Kürt partileri seküler ve genelde sosyalist-Marxist ideolojiye sahip iken, yeni aktörler ilk başlarda öyle gözükmüyorken, ilerleyen süreçte biraz mahcup biraz meydan okuyucu tavırla kendileri de milliyetçi-seküler menzilde karar kılma noktasına gelmiş bulunuyorlar.
Son yıllara kadar Kürt kökenli İslamcılar, Kürt sorunu içinde aktif bir tutum veya tavra sahip değillerdi. Özellikle 2016’dan sonra temel bir kırılma yaşandı. 15 Temmuz darbesinin kamunun bilgisine açık olmayan ajandadaki kayıtlı iki sebebinden biri Kürt meselesidir, zira artık Kürtler içeriği pek belirgin olmasa da bir “statü” talebinde bulunmaya başladılar, Suriye’nin kuzeyinde ise Amerika desteğinde fiili özerk bir bölgeyi –ülke coğrafyasının 1-3’ü- kontrol altına alma imkanına sahip oldular.
Bütün bunlar olurken kademeli olarak İslamcılar, bir yandan Kürt kimliklerini daha yoğun hissetmeye ve dile getirmeye, diğer yandan milliyetçi bir çizgiye doğru evrilmeye başladılar. 2016’da benimsenen resmi “milli ve yerli” söylemin Kürtlerin kahir ekseriyetinde bir aksülamele yol açması mukadderdi. Eğer ülkenin vurgusu Türk damgalı millilik ve yerlilik ise, “Kürt damgalı milli ve yerli” bir kimliğin Kürtler arasında yankı bulması tabiiydi. Kürt hareketinin özü, diğer etnik gruplar “Türk kimliği”ni benimsiyorken, Kürtlerin bunu reddetmesi değil miydi? Rahmetli Necmettin Erbakan’ın ceza aldığı Bingöl konuşmasında dediği gibi “Sen ne mutlu Türk’üm” dersen, Kürt de “Ne mutlu Kürdüm diyecek.”
Kısaca “milli ve yerli” vurguda ana tema “Türklük ve Türk milliyetçiliği” olunca, mukabil bir tepki göstererek dindar/İslamcı Kürtler de Kürt milliyetçiliğine yönelme yolunu tuttular.
Elbette sürecin maliyetini tamamen Kürt İslamcılara yüklemek haksızlık olur, Türk veya başka kökenden İslamcılar da sürecin bu noktaya gelmesinde etkili oldular. Bu en kalabalık İslamcılar (Türk, Boşnak, Arnavut, Çerkez, Çeçen, Arap vs.)
1. Türk milliyetçiliğiyle derinlemesine ve paradigma (kelami ve fıkhi) zemininde yüzleşmediler,
2. Söylemde “ümmetçi ve İslamcı” olduklarını iddia ettikleri halde, hitapları kazıldığında altında Türk milliyetçiliği çıkar; Necip Fazıl, İsmet Özel, Kadir Mısıroğlu vd.’nin beslediği zihinden milliyetçilikten, hatta ırkçılıktan başka şey çıkmaz.
3. Osmanlı hayranlığı ve Osmanlıcılık, Türk milliyetçiliğine kolayca dönüşebiliyor. Abdulhamid İslamcılığı, kolayca Türk/Türkiye merkezli yarı resmi bir ideolojiye dönüşebiliyor.
4. Normal eleştiri haddini aşmış Vehhabi-Selefi karşıtlığı ile Şii karşıtlığı Türkiyeli İslamcıların söyleminin merkezinde ise, bu kesimlerin eninde sonunda Türk milliyetçiliğine savrulmamaları mümkün değildi; bir de buna İslamcı fikriyatın üç ismine (Seyyid Kutup, Ebu’l A’la Mevdudi ve Ali Şeriati) karşı geliştirilen millici/üsttenci söylemi (Canım, bu zatlar Mısır, Hindistan, İran şartlarında yazıp çizmişler, bize verebilecekleri şey yok. Bu arkaplan, neden 2016’dan sonra AK Parti-MHP ittifakının kolayca oluştuğu hakkında bize bir fikir verebilir.
Buna rağmen Türk ve diğer etnik kökenden İslamcıların tümü bu kripto ırkçılıktan veya İslamcılık zırhına bürünmüş Türk milliyetçilikten uzak durmaya dikkat ettiler.
Müslümanların veya İslamcıların “Kürt sorununa bigane kaldıkları” iddiasına gelince, bunun kritik edilmeye ihtiyacı var.
PKK’nın başlattığı silahlı mücadeleye samimi İslamcıların destek vermesi beklenemezdi. Bir kavmin hakkını illa da şiddet ve terörle savunması gerekmez. PKK Marxist-Baasçı, ateist kadronun yönettiği bir hareket.
İslamcılar da Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana ağır baskılar altında yaşıyorlardı. İlk legal Kürt siyasi parti (HEP) 1990’de kuruldu, bu Kürt hareketinin kanuni çerçevede yürütülmesine karar verildiği anlamına gelir. Türkiye İslamcıları da 1992’de, Kürt meselesini cesaretle ve açık yüreklilikle masaya yatırdılar. (Bkz. Mazlum-Der, Kürt Sorunu, Sor y. 1. Bsk. Ankara; Kürt Soruşturması, Sor. Y. 1992.) Her iki oturum ve soruşturmaya Türk, Kürt, Arap, Çerkez, Boşnak, Çeçen vs,’denönde gelen onlarca İslamcı katıldı, Kürt sorunun altını çizdi ve bugün de geçerliliğini koruyan, hatta daha ileri bir öneride bulunulmayan çözümler gösterildi. Mustafa İslamoğlu, ilk oturumdaki konuşmasından dolayı hapis yattı.
Demek ki İslamcılar “Kürtlere sahip çıkmadı” söylemi haksız bir retorikten ibarettir; eğer sahip çıkılmasından kastedilen PKK’ya katılmak ise, bu hiç olmadı, olamazdı; Kürt siyasi partilere katılmak ise, bu yeterince yapıldı ve bir fayda sağlamadı. Tabii ki bundan, milliyetçi, seküler, sol, liberal Kürt hareketleriyle ilişki kurulmayacak, herkes kendi gettosunda yaşayacak anlamına gelmez, aksine Kürt sorunu veya bir başkası, duyarlı insanların siyasi görüş ve inançlarını koruyarak ortak sorunlar karşısında ortak sorumluluklar üstlenirler, haksızlıklara karşı Hilfu’l fudul oluştururlar.
Burada üzerinde durulması gereken husus, Türkiye İslamcı hareket ve akımların bel kemiğini teşkil eden Kürt İslamcılarının bu akımdan, hatta dinden kopması ve bu kopuşun “İslam Birliği” veya “ümmet” fikrinden vazgeçip ulus veya ulusal kimlik etrafında yer almaya başlamasıdır
Eski İslamcı Kürtler, İslami hassasiyetlerini kaybedince, milliyetçilikleri onları göz göre göre süren hak ihlalleri karşısında duyarsızlaştırdı. Bunun belirgin göstergelerinden biri Gazze’de süren katliama Hıristiyan, deist dünya kesintisiz infial gösterirken, istisnaları hariç bu kesimlerin dikkate değer tepki vermemesi, diğeri Amerika ve İsrail’e duyulan sempatinin belirgin olarak ortaya çıkmasıdır.
İslam’ın ve Müslüman dünyanın hasmı durumunda olan Amerika ve İsrail’e açılan kredinin günün birinde, bölge coğrafyasının merkezinde yaşayan Müslüman Kürt halkının aleyhine işlemeyeceğinin garantisi var mı? Afganistan, Irak, Yemen, Lübnan, Filistin’de yüzbinlerce müslümanı katledenlerin, bugün Gazze’de soykırım uygulayanların yarın Kürt halkına aynı cefayı ve acıyı reva görmeyecekleri ne malum!
Bir Kürt sorunu var, bu sorun bölge halklarının (Türk, Arap, Fars) aleyhine olmak üzere gerçek düşmanla ittifak kurup işbirlikçilik yaparak çözülemez. Sorun hak, hakkaniyet ve adalet şiarlarıyla sorunu teşhis eden ve çözümü için mücadele veren bölge halklarının sorumlu insanlarıyla çözülür ancak.
Kürt hareketi içine yeni dahil olan eski İslamcıların nasıl bir sosyo politik tasavvura sahip oldukları henüz belirgin değil. Bağımsız bir Kürt devletinden çoktan vazgeçtiğini belirten Abdullah Öcalan “Büyük Ortadoğu Konfedarasyonu”ndan, DEM genelde Ankara merkezli ve TBMM çatısı altında çözümden yana görünürken, eski İslamcıların neyi önerdikleri henüz somut olarak ortaya çıkmış değil: Federasyon mu, bağımsız devlet mi, üniter yapı içinde demokratik hakların sağlanması veya “Eşit yurttaşlık yetmez” deyip Türkler ve Kürtler iki kurucu unsur olmalı diyenlerden hangisi eski Kürt İslamcılara uygun düşer? Bir çözüm üzerinde yoğunlaşırken eski İslamcıların ulus devlet, özerklik veya kültürel haklar dışında bir model arayışları var mı? Çağrısı genel kabul gören Abdullah Öcalan, ulus devlet, özerklik, kültürel haklar vb. bütün seçenekleri yürürlükten kaldırıp, Kürt hareketinin neredeyse tamamını boşluğa düşürmüşken eski İslamcılar ne düşünüyor?
“Başımıza ne geldiyse İslamcılıktan, ümmetten, İslam kardeşliğinden –ve hatta dinden/İslam’dan- geldi” diyen eski İslamcıların bu konuda neler düşündüklerini henüz bilmiyoruz, şimdilik derin bir sessizliğe gömülmüş bulunuyorlar.
1. Eski İslamcılar, aktif ve özerk özneler değil de PKK veya sol-seküler partiler içine girip mi siyaset yapacaklar? Öyle ise bunun kime ne faydası olacak? Kürt partileri içinde iki üç dönem vekil seçilen İslamcılar oldu. Bunların söz konusu yapıları ne kadar dönüştürdükleri, Kürt sorununa hangi etkin düzeyde katkılar sağladıkları sorulmaya değer.
2.Eğer PKK ve DEM dışında bir siyaset yürütülecekse bu çizginin PKK ve DEM’den farklı, ayrı yönleri nedir? Hüdapar ile İnsan ve Özgürlük Hareketi’nden hangi noktalarda ayrılmaktadırlar?
3.PKK veya DEM gibi yapılarla ortaklaşa siyaset yürütülecekse, 100 sene önce Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda aktif rol oynayan dindar kesimlerin maruz kaldıkları muamelenin onlar için de tekrar etmeyeceğinin garantisi nedir? PKK veya DEM, versiyonları farklı olsa da mahiyet ve form itibariyle Kemalist bir hareket, bir Kürt kemalizmidir. Bütün milliyetçiliklerin rahminde vücut bulduğu şablon aynıdır; Türk milliyetçiliği ayağını kaldırdığı yere Kürt milliyetçiliği ayak koyar; bu Arap, Fars, Azeri vd. milliyetçilikler için de öyledir. Ezen milliyetçilikle mücadele eden ezilen milliyetçilik, kazanınca ezen milliyetçilik olur.
4.Bir başka açıdan İslamcılıktan, hatta İslam dininden istifa edenlerin gerekçesine, yakından bakıldığında bunun sağlam, ikna edici bir temele dayanmadığı anlaşılır. Şöyle ki:
Bir: Geçen yüzyılın ilk çeyreğinde bölgedeki Kürt nüfusunu dört parçaya bölen İslamcılar değil, başta İngiltere ve Fransa olmak üzere Düvel-i Muazzama idi. Bugün de sorunun çözümünü engelleyen aktörlerin başında ABD, diğer batılı ülkeler ve İsrail gelmektedir.
İki: Bütün bozulmaları mahfuz tutarak 400 sene Osmanlı imparatorluğu çatısı altında yaşayan Kürtlerin sosyo kültürel hayatlarına Osmanlı müdahale etmedi. Hukuki statüleri itibariyle Kürtler, diğer müslüman kavimler gibi “İslam Milleti”nin bir üyesi idiler.
Üc: “Türklerle Kürtler, yeni Türkiye’yi kuracak” sözü verip sözünde durmayanlar İslamcılar mıydı, yoksa inisiyatifi ele geçiren kadro muydu?
Dört: Geçen yüzyılda Kürtler adına söz söyleyen Said Nursi, ayaklanan Şeyh Sait; Stalinist, seküler veya milliyetçi miydiler, yoksa İslamcı mıydılar?
Beş: Kürtlerin temel haklarını kısıtlayanların gerekçesi İslami/dini midir, yoksa seküler milliyetçilik mi? Hangi İslamcı belirleyici konumda iken Kürtlerin tabii haklarını kullanmalarına mani olmuştur?
Eleştiriye açık politika ve icraatları olsa da, yine de Kürt sorununu çözmeye azimli R. Tayyip Erdoğan’dr. Bundan önceki çözüm sürecini Cumhurbaşkanı Erdoğan mı sabote etti, yoksa Kürt hareketi içinde her zaman işbaşında olan “iyi saatte olsunlar”mı? Aynı aktörler bugün de süreci engellemek için neler yapmaktadırlar? Mesela, üç kere seçilmiş Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı’nı görevden alıp belediyeye kayyum atayan ve hemen arkasından çözüm süreci işlesin diye Ahmet Türk’ü İmralı’ya, Kandil’e, Irak Kürdistanı’na gönderen aynı Tayyip Erdoğan mı? Bu kime makul gelebilir?
İslamcılıktan firar edenler, “Su-i misal emsal olmaz” fehvasınca suçu Müslümanlarda veya İslam’da aramasınlar. Milliyetçiliğe karar verdikleri andan itibaren sadece İslamcılıkla değil, Müslümanlıkla da ilişkileri değişir. Hangi kavme ait olursa olsun, bir milliyetçi/ulusalcı bizzarure ve bittabi’ laik-seküler olur. Şöyle ki:
a.Milliyetçi, ümmeti milletlere/uluslara böler, kendi kavmini yüceltmeye başlar
b.Üzerinde egemen olmak istediği coğrafya –bütün coğrafyalar gibi- Allah’ın mülküdür. Milliyetçi, Allah’a ait mülkü temellük etmeye kalkışır, bunu da “vatan” diye toprağı sekülerleştirmek suretiyle yapar.
c.Egemenliği icat ve inşa ettiği millete/ulusa devreder
d.Eski İslamcılar, farkında olsunlar olmasınlar, bu zihni dönüşümü yaşayıp İslamcılıktan firar ediyorlar.
Yeni bir paradigmanın eşiğindeyiz. Öcalan son derece önemli bir metinle Kürt hareketine seslendi. Eski zihinsel malzemeyle bu sorun çözülmez. Paradigma değiştirmemiz lazım, değiştirebilirsek çözümün pek kolay olduğunu anlayabiliriz. Sonraki yazımızın konusu “Kavimlerin hakkı” olsun.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları






























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
23.10.2025
13.10.2025
4.10.2025
28.09.2025
22.08.2025
16.08.2025
7.08.2025
3.08.2025
25.07.2025