Ali BULAÇ
Nietzsche’nin başlangıçta ve tamamen entelektüel düzeyde ilan ettiği “tanrının ölümü” zaman içinde sosyo-politik hayatta bir gerçekliğe dönüştü. Ve bunun tabii ki sosyo-kültürel karşılığı vardı. Alman filozofu Voegelin’e göre Batı’nın hayatında “ölen tanrı”nın yerini “devlet” almıştır. Devletle ilişkili olarak modern zamanların ideolojilerinin neredeyse tamamı, özellikle faşizm ve komünizm, dinlerin her cevabını aradığı sorulara bu ideolojiler de cevaplar aradılar ve kendilerince cevaplar ürettiler. Hakikatte bunların her biri birer “politik din” hükmündeydi. Daha sofistike yöntemler ve araçlar kullanan liberalizm de benzer işlev görme iddiasındadır, belki de diğer totaliter iki sistemden çok daha etkili ve nüfuz edici iş görmektedir. Entelektüeller manevi/ruhi hakikati olan dini tecrübeyi bir illüzyon sayarken, söz konusu politik dinlerin tamamen zihni bir kurgu olan öğretilerini dinin yerine ikame ettiler.
Modern zamanların “seküler politik dinler”in yöneldiği hedef mükemmel toplum tasarımıydı. Kadim zamanların manevi doktrinleri de kemal peşindeydi, ancak manevi öğretiler ferd-i vahid düzeyinde “insan-ı kâmil” peşinde iken, Eflatun ve onu takip edenler “ideal toplum” tasarladılar ki, Farabi’de bu tasarım ifadesini El Medinetü’l Fazıla da (Erdemli Şehir/Devlet)” bulur. İslam nokta-i nazarında Allah’ın iradesinin kendisinde tecelli edeceği gayri şahsi/tüzel bir kişilik olarak devlet yoktur, bu manada devletin en ufak bir kutsallığından veya yüce değerinden söz edilemez. Ma’rufu emretmek ve münkerden sakındırmakla yükümlü mü’minlerin tek tek görevleri iman ve salih amel çizgisinde takva sahibi insanlar olmak; söz ve hükümlerinin geçtiği yerde ahlakı ve adaleti tesis etmektir. Hayatı amorf olmaktan kurtaracak olan cemaat ve cemaatlerin üstünde ma’rufu emretmek ve münkerden sakındırmakla yükümlü “ümmet” tepe noktada durur. Voegelin, kim ki toplumu bir bütün olarak dönüştürmeyi hedefliyorsa, gnostik ve politik bir din peşindedir, der. Zaten yakından bakıldığında Aydınlanma da gnostisizmin mirasını sekülerleştirerek devam ettirmiştir. Temel iddiasına ve faraziyesine göre kurtuluş ancak bilgiyle mümkün olacaktır. Bu bilgi aklın rehberliğinde tabiattan elde edilen ve bilimsel yöntemlerle elde edilen bilgidir. Fakat tarihsel deneyimler bize, hangi türden olursa olsun, kendi başına bilginin kurtarıcı olmadığını göstermektedir. Sahih ve hakikate dayalı bilgi (ilim) olsa da “takva” ile beslenmedikçe felah ve necat olmaz.
Alman filozofu, akıl ile inanç arasında kopukluk görmez; ona göre “akılda inanç, inançta da akıl vardır.” Bize Aydınlanma, akıl ile iman arasında çatışma olduğunu söylemektedir. Bu iddia sonucunda modernite bir akıl hastanesine dönüşmüş bulunmaktadır.
Modern devlet kendini beşeri-toplumsal hiyerarşinin zirve noktasına yerleştirdi; tanrıyı öldürdüğünden tepesinde oturan tanrının yetkilerini sahiplendi. Ölen tanrı devlette bedenlenmeseydi ne Hitler olabilirdi ne Mussolini veya Stalin! Bu ve onları takip eden liderler, ister ideolojik öğretiler ister demokratik yalanlarla iradeyi sözümona halka mal ederler ama eş zamanlı olarak halkı kitle haline sokup kendilerini kalabalıkların gözünde ilahlaştırırlar. Kitle toplumunda halkın lidere olan ihtiyacı mü’minler topluluğunun Tanrı’ya olan ihtiyacına eşdeğerdir. Durmadan dönen propaganda makinesi ve tek yönlü çalıştırılan medya sayesinde lider, sade bir lider olmanın ötesinde bir tür kurtarıcı mesihtir. İktidar ve egemenlik mademki halkındır (veya ulusun), bu durumda halkı büyüleyerek determine edebilen lider halkın hayat tarzının ve düşünüşünün de referans noktasıdır. Böylece modern siyaset “En nâsu alâ dini mülûkihi” üzere işler, bizdeki ifadesiyle “Halk padişahın dininden” olur. Bundan dindar liderler de fazlasıyla yararlanıyorlar; çünkü dinlerinin muamelatına göre hüküm vermek durumunda değildir: Gerekçe hazır: Hem ülke laiktir hem de esasında dini algısını tersyüz ettikleri halk fazlasını istememektedir.
Modernitenin itici gücü nefsin dizginsizce at koşturduğu vahşi kapitalizmin piyasasıdır. Piyasa halkı tüketim delisi yapar, siyaset yapmanın dinamiğini belirler. Hapiste iken Bülent Ecevit, eşi Rahşan Ecevit’e yazdığı mektupta şöyle der: “Liderlik neden bu kadar zor? Çünkü o kadar açgözlü, kıskanç ve egoist bir halkı yönetmek çok zordur.” Böylesine “açgözlü, kıskanç ve egoist halk” adil imam değil, şahsında güce ve refaha tapınacağı lider arar.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.10.2025
4.10.2025
28.09.2025
22.08.2025
16.08.2025
7.08.2025
3.08.2025
25.07.2025
19.07.2025
23.06.2025