Ali BULAÇ
Oliver Roy ve Kepel, Nilüfer Göle ve bu çizgide İslami hareketleri kategorileştirenler “kültürel İslam-siyasal İslam” ayrımını yaparlar. Roy ve Kepel gibi İslamologların gayesi ayrıştırarak tanımlamaktır, ancak hareketlerin karakteristik özelliklerini anlamak/anlaşılır kılmak için gruplandırmak mümkün. Kategorileştirme ile sınıflandırma/gruplandırma ayrı şeylerdir. Bu mülahaza ile Roy’un “Siyasal İslam’ın İflası”nı ilan ettiği ilk günden İslami akımları kategorileştirmeden anlamak ve anlaşılır kılmak maksadıyla gruplandırmanın yapılabileceğini savundum.
Roy maksatlı olarak “kültürel” ve “siyasal” olanın arasında varolan kadim-tarihi ve etkin İslami oluşumları görmezlikten geldi ki, bunlara ben “sosyal-sivil İslam” denilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sosyal Müslümanlığın diğerlerinden farkı özünde karşıt olmayıp siyasete mesafeli olmasıdır. Hükümet dışı, gönüllü ve özerk yapılar olması da, modernleşme sürecine girmiş Müslüman toplumların sivil karakterine işaret eder. İslamologlar geleneksel tarikatlardan ve göçle ortaya çıkmış bulunan cemaatlerden oluşan bu esaslı toplumsal grupları yani sosyal İslam’ı görmediler.
Kültür, sosyal ve siyasi alanlar arasında ortaya çıkan bu farklılaşma sadece Türkiye’ye özgü değildir. İslam dünyasının her yerinde benzer farklılaşmalar gözlenmektedir, bu da toplumsal hayatın tabiatına uygundur. Türkiye tecrübesi diğerlerine göre daha belirgindir, Osmanlı’nın yıkılışından beri kesintisiz devam etmektedir. Türkiye’nin otoriter modernizmi tecrübe etmesi, tekparti yönetimi ve demokrasiye geçildikten sonra da İslami hayatın ve görünürlülüğün kamudan uzak tutulması, siyasi inisiyatif kazanmaları durumunda Müslüman grupların nasıl yöneteceği konusunu önemli kılmaktaydı. Biz hep Türkiye’nin kendine özgü yapısı ve tecrübesi olduğunu, iktidar olunduğu takdirde diğer bölgelerde yaşanan trajedilerin yaşanmayacağını düşünürdük.
1979’da İran’da devrim oldu. Devrim tabii ki büyük bir çalkantıydı, bazı yapıları altüstü etti. Bu altüst oluşta Şeriatmedari, Muntazıri ve Süruş gibi büyük isimler dahi hasar gördü. Ama Sünni dünyadaki çalkantı ve çatışmalarla mukayese edildiğinde yine de İran’ın daha az hasarla yoluna devam ettiğini söyleyebiliriz. Sudan, Hasan Turabi’nin fikri önderliğinde muazzam bir siyasi değişimi gerçekleştirdi fakat modern tarihe örnek sayılabilecek bir anayasa sürecine imza atma başarısını göstermişken, askeri darbe ile her şey altüst oldu. Tabii ki en dramatik olay Afganistan’da yaşandı. 1984’te eğer Hizb-i İslami ve Cemaat-i İslami basiretli davranıp aralarında ittifak kurabilselerdi, ne Taliban türer, ne Afganistan’ın içine düştüğü kaos Pakistan’ı da derinden sarsardı. Mısır’da İhvan ve Selefilerin bir araya gelememeleri, askeri darbeye kolaylık sağladı. Libya ve Suriye’de durum ortada. Şii-Sünni çatışmaları, Yemen’deki Zeydi-Şafii savaşı bambaşka bir dram.
Türkiye farklı olabilirdi. Maalesef olamadı. Eğer her bir grup, kendi özerkliğini koruyup diğeriyle işbölümü yapma basiretini gösterebilseydi 2002 ile başlayan süreç Türkiye’yi Ortadoğu’da yol gösteren role sahip kılardı. Kabul edelim, Müslümanlar iktidarı paylaşamadılar, adil bir iktidar oluşturamadılar. 1960’tan bu yana kazanımlarının neredeyse tamamını kaybettiler; parlamenter demokrasiye geçildiği 1950’den bu yana özgürlükler ve haklar meyanındaki kazanımlar da elden çıktı.
Bunun birden fazla sebebi var. İki sebep önemli: Biri Türkiye İslamı’nın iki ana damarı Milli Görüş-İslamcı akım ile Nurcu akım(lar) arasında bir türlü giderilemeyen uyuşmazlık; diğeri tarikatların ve cemaatlerin 21. yüzyılda iktidar ışığını görür görmez Osmanlı geleneğine dönüp devletin toplumdaki uzantısı ve imtiyazlı grubu olma yolunda yarışa girmeleri. Müslüman fikir adamları ise kolayca “aydın-akademisyen” sıfatıyla devletin resmi veya sivil memuru olmayı kabullendiler.
Türkiye’yi model seçen, bir yanlışı tekrar etmiş olur.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.10.2025
4.10.2025
28.09.2025
22.08.2025
16.08.2025
7.08.2025
3.08.2025
25.07.2025
19.07.2025
23.06.2025