Alper GÖRMÜŞ
“Olası baskın seçime karşı tüm örgütlerimiz hazırlıklı olacak. Önümüzdeki dönem Türkiye’yi biz yöneteceğiz. Hazırlıklarınızı buna göre yapın.”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin 26 Ağustos 2021’de toplanan MYK toplantısında yaptığı konuşmada işte bu sözlerle ‘baskın seçim’ alarmı vermişti. Kılıçdaroğlu tahminini, iktidarın, zamanında ya da ondan biraz önce yapılacak bir seçime iyice çökmüş bir ekonomiyle girmek zorunda kalacağı ve bundan kaçınmak isteyeceği hesabına dayandırıyordu.
Acaba o çöküşün, Erdoğan’ın ‘ekonomistin daniskası’ olduğunu bir an önce göstermek için attığı adımlarla beklenenden çok önce gelmesi nedeniyle mi Kılıçdaroğlu ve muhalefet, asıl şimdi çok ciddi bir ihtimal halini alan ‘baskın seçim’den söz etmiyor?
Muhalefette şöyle bir mantık mı işliyor acaba: Son iki ayda halk, hiçbir zaman görmediği ağır bir hayat pahalılığı ile karşı karşıya kaldı. Bu koşullarda yapılacak bir seçimi iktidarın kazanması mümkün değil, kaybetmesi kaçınılmaz. Dolayısıyla ‘baskın seçim’ artık gündemde değil. İktidar asla böyle bir tercihte bulunmaz.
Eğer muhalefetin hesabı buysa, bu hesap ölümcül bir yanlışı içeriyor olabilir.
Evet, mevcut koşullar iktidar açısından bir çaresizlik tablosuna işaret ediyor, fakat iktidardan gelen başka işaretler de var ve onlar, iktidarın bu çaresizliği bir ‘baskın seçim’le çareye dönüştürme inancını yansıtıyor gibi…
Muhalefete gelince… Orada sanki baskın seçim ihtimalinin ortadan kalkmış olmasına, önünde daha uzun süre olduğuna inananların rehaveti var gibi…
Konuyu sırasıyla önce iktidar, ardından muhalefet açısından ele alalım…
Baskın seçim ‘yarın’ değil, gerekli adımları attıktan sonra ‘öbür gün’
İktidarın şu sefalet koşullarında bir baskın seçimi kazanma ihtimalini aklından geçirmesi ilk bakışta tuhaf görünebilir. Fakat iktidarın muhtemel bir baskın seçim hesabını, öbür seçim alternatifleriyle (mesela 2023’te, zamanında yapılacak bir seçimle) birlikte mütalaa edince, işte o zaman bu tercihte bir ‘akıl’ bulunabilir. Yani burada, iktidarın, önündeki bir dizi ‘kötü’ seçim alternatifinden hangisinin kendisi için ‘en iyi’ olduğuna karar vereceğini bulmaya çalışıyoruz.
Benim şu an itibariyle gördüğüm, iktidarın kendisi için ‘en iyi’nin baskın seçim olduğuna kanaat getirdiği yönünde.
Buraya döneceğiz, fakat şimdi bir parantezle zamanında ya da ondan biraz önce yapılacak bir seçimde iktidarın şansı üzerinde duralım. İktidar açısından bunun iyi bir alternatif olduğunu düşünenler, tıpkı Erdoğan gibi ‘yeni ekonomik model’in refah yaratan sonuçlarını ‘altı ay sonra’ göreceğimize inanıyorlar demektir (Erdoğan tabii ki inanmıyor buna).
Çin modeli, Kore modeli… Bunların bugünün Türkiye’sinde işleyip işlemeyeceği bir yana, sonuç vermesi için uzun yıllara ihtiyaç olduğunu aklı başında herkes biliyor ve yazıyor.
Yani altı ay sonra ‘yeni ekonomik model’ sayesinde insanların hayatında bir değişiklik olmayacak. Dolayısıyla Erdoğan’ın bir yıl, bir buçuk yıl sonra yapılacak bir seçimi ‘yeni ekonomik model’ sayesinde kazanabileceğine inanmak saçma olur, ki dediğim gibi buna o da inanmıyor. Fakat “altı ay sonra” vaadi çok önemli. Buraya bir mim koyunuz; çünkü bu vaat bir-bir buçuk yıl sonraki bir seçimde işe yaramaz ama muhtemel bir ‘baskın seçim’de kuvvetli bir propagandayla işe yarar. Neden öyle olduğuna biraz sonra geleceğim.
Buraya kadar söylediklerimden, Erdoğan’ın mesela yarın yapılacak bir seçimin kendisi için ‘en iyi’ olduğuna kanaat getirdiği sonucu çıkmasın. Şu koşullarda böyle bir şeyi savunmak, yani iktidarın ‘yarın’ yapılacak bir seçimi kendisi için 2023’teki bir seçimden daha avantajlı bulduğunu söylemek saçma olur. Tabii ki bir dizi ‘önlem’in sonucunda açığa çıkacağını umduğu bir umut atmosferi yaratarak gidecek seçime; mesela Nisan-Mayıs aylarında…
Peki, iktidar ne yapacak da kendisinin şu andaki negatif algısını, birkaç ay içinde “altı ay sonra her şey çok güzel olacak”ı taraftarları ve tarafsızlaşmış eski seçmenlerinin nezdinde inandırıcı kılacak ölçüde pozitife çevirecek? Ne yapacak, nasıl bir eylem planı uygulayacak da böyle bir his yaratacak?
Aslında bunun ipuçlarını asgari ücrete, emeklilere, memurlara yapılacağı söylenen yüksek zamlarla birlikte görmeye başladık.
İşleyeceğine inanılan formülün şöyle bir şey olduğunu düşünüyorum: Önümüzdeki bir-iki ay içinde Merkez Bankası’na paraları bastırtıp dağıtacaklar. “6 ay sonra süperiz inşallah” mesajını da zaten baskın seçim bağlantılı olarak okumak lazım. Altı ay sonra süper olunamayacağını bal gibi biliyor Erdoğan da. Bu vaadin çıplak olarak inandırıcı olmayacağını da biliyor. Fakat milletin cebine paraları koyduktan sonra, doğacak iyimserlik hissiyle bu lafın etki gücünün ve inandırıcılığının artacağını düşünüyor. (Söylemeye bile gerek yok ama söyleyeyim: Burada bir his yaratmaktan söz ediyoruz. Yoksa, altı ay sonrasının Türkiye’sinde, asgari ücrete, emeklilere vb gelecek ücret-maaş artışlarıyla sağlanacak pansuman etkisinin kaybolacağı ve bugünküne benzer bir geçim sıkıntısının yaşanacağı açık. Fakat hesap, ‘atı alanın altı ay dolmadan Üsküdar’ı geçmesi’ üzerine kuruluyor. Ondan sonrası tufan; eh, iktidarın onları düşünecek hali yok, onun derdi ne yapıp ne edip seçimi kazanmak.)
Özetlersem: Seçim sandığına paralar cepte olarak ve bu paraların “altı ay sonra süperiz” vaadinin inandırıcılığını artırdığı bir psikolojik ortamda gitmek… Bence hesap bu ve bunun asla işlemeyeceğini düşünmek sadece iktidarın işine yarar.
Muhalefet baskın seçime hazır mı?
Nisan ayında kaleme aldığım bir yazıda muhalefetin ikna edici olması için en temelde ne yapması gerektiğini ele almıştım. Daha doğrusu Gülay Göktürk’ün Karar TV’de bu soruya cevabının ne olduğunu aktarmış, kendi kanaatimin de bu yönde olduğunu söylemiştim. Göktürk’ün o konuşmasından kısa bir bölümü hatırlayalım (tamamı için: https://serbestiyet.com/featured/muhalefetin-en-guzel-hikayesi-biraraya-gelmek-ve-birlikte-yonetmeye-soz-vermek-57207/):
“Halk şunu soruyor: Bu dört beş parti nasıl olacak da kaos yaratmadan, üç beş gün sonra birbirine girmeden, bakanlık pazarlığı yapmadan bu ülkeyi yönetme becerisini gösterecek? Bence şu anda yüzde 7-8 olarak belirlenen kararsız kitlenin görmek istediği şey bu. Bu demokrasi cephesinin (öyle demeyi seviyorum) Türkiye’yi birlikte yönetebileceği konusunda halkı ikna edebilmesi gerekiyor. Bunun da yolu, muhalefet partilerinin bugünle seçim arasındaki dönemde bir yandan kendi çalışmalarını yürütürken, tıpkı sanki gelmişler iktidara ve birlikte çalışmak zorundalarmış gibi çok ortak çalışma yapmaktan, iletişim kurmaktan geçiyor. Mesela 100 gün programları hazırlanıyor partilerde, bir yıllık programlar hazırlanıyor. Bana kalırsa bütün partilerin ekonomi kurmayları bir araya gelmeli, oturmalı, 100 günlük ekonomi programını birlikte sunmalı. Aynı şekilde birlikte bir dış politika programı ortaya çıkarmalılar. (…) Başarı ancak birlikte olabilir, muhalefet partilerinin bunu anlamaları lazım. Yegâne yol bu.”
Gülay Göktürk’ten yaptığım uzun alıntının sonuna şöyle bir not ekleyerek bitirmiştim yazımı:
“Hani ‘muhalefetin hikâyesi yok’ denilip duruluyor ya. Ben doğrusu bu önerinin kendisinin bir hikâye olduğunu düşünüyorum… Muhalefetin en güzel ‘hikâye’si: Biraraya gelmek ve birlikte yönetmeye söz vermek… Bu kadarıyla bile bir ‘hikâye’ bu… Fakat sonuçta ikna edici bir öneri çıkar, muhalefetin kavgasız gürültüsüz ortak iktidarını yaşarız ve böyle de olabileceği topluma gösterilir: Eh, o zaman da roman olur.”
Bu ‘hikâye’ doğrultusunda hiçbir şey yapılmadı değil, ama yeteri kadar yapılmadığı açık. Fakat artık bundan sonrasında ‘kısa yol’ üzerinde düşünmek lazım. Yani Erdoğan’ın karşısına çıkacak aday üzerinde düşünmek ve bir an önce karar vermek.
Bir ara iktidarın “adayınız bile belli değil daha” kışkırtmalarına muhalefetten “Siz seçim gününü açıklayın, biz de ertesi gün adayımızı açıklayalım” cevabı veriliyordu. Fakat İYİ Parti’den gelen eleştiriler, bunun gerçek olmadığını gösterdi. Açıkça muhalefette hır çıktı başkan adayı konusunda. En son İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Cihan Paçacı, adını vermeden Kılıçdaroğlu’nun adaylığının risk taşıdığını söyledi ve ekledi: Birlikte karar vermeliyiz.
Şimdi artık muhalefet bileşenlerinin ekonomiyi, dış politikayı konuşmak için bir araya gelmesi zamanı değil. Zaman daraldı. Şimdi sadece muhalefetin başkan adayını belirlemek için bir araya gelmeliler. Çok fazla uzatmadan, muhalefete oy verecek insanları fazla sinirlendirmeden…
NOT. Bu yazıyla “Erdoğan’la devletin simbiyotik ilişkisinin özet tarihi” mini dizisine bir ara vermiş oldum. Önümüzdeki yazıdan itibaren devam edeceğim.
Yazarlar
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025