Alper GÖRMÜŞ
3 Kasım 2002 seçimlerinin hemen sonrasında, 1. Ordu’da Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) iktidarına karşı bir darbe planı hazırlandığına dair iddiaları külliyen reddedenler, bu iddiayı ciddi bulanları, bir “varsayım” üzerinden kanaat oluşturmakla itham ediyorlar.
Bu itham, en veciz ifadesini Radikal yazarı Ezgi Başaran’da bulmuştu:
“Darbelerle ezilmiş bir ülke olduğumuzu, darbeciliğin Cumhuriyet geleneklerinden sayıldığını ve bunun Balyoz gibi bir planın gerçek olduğuna inanmak için yeter delil sayılabileceğini düşünüyorsunuz. Anladım.”
Oysa mesele hiç öyle değil; görmek isteyenler için başka bir sürü bilgi var ve Ezgi Başaran’ınki türünden bir cümle kurabilmek, ancak bunları görmemek ve bunları okurların göz menzilinden uzak tutabilmek sayesinde mümkün olabilmektedir.
Bu bilgileri, geçtiğimiz cuma günkü ilk yazıda söylediğim gibi sonraki yazılarda ele alacağım. Şimdilik, Başaran ve benzerlerinin bizim görmemizi istedikleri ve bunu yaparken de zinhar başka bir şey görmememiz gerektiğini va’zettikleri “davanın zaaflı noktaları” üzerinde durmaya devam edeceğim...
Geçen yazıda, savcıların iddianamede belge olarak sundukları “imzasız word dokümanlar”ın belge sayılamayacağına dair argümanları ele almıştım.
İlk yazıyı okumayanlar için özet:
Bence de imzasız bir dokümanın mahkemede belge olarak kullanılması ilk bakışta hayli tuhaf görünüyor... Fakat Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) bu türden “sorunlu”, daha doğrusu açıkça suç teşkil eden dokümanlarda ismin ve rütbenin bulunmasına karşın imzanın bulunmaması “teamülü”nü denkleme kattığımızda işin rengi değişiveriyor. (Yazıda, Genelkurmay Başkanlığı’nın sahih olduklarını onaylamaktan kaçınamadığı; isimli, rütbeli fakat imzasız üç “sorunlu” belgeyle ilgili olarak “komuta katına ulaşmadığı” savunmasını yaptığını üç örnek üzerinden göstermiştim.)
Mahkemenin bu türden dokümanları “belge” olarak kabul etmesiyle ilgili olarak da şöyle bir tahminde bulunmuştum:
“Bu durumda, mahkemenin Oraj, Suga, Çarşaf, Sakal vb. eylem planlarının ve başka Balyoz belgelerinin imzasız olmasının, onların belge niteliğine halel getirmediğine hükmetmiş olması ciddi bir olasılıktır... Bakalım gerekçeli kararda ne denecek?”
Sıra geldi, sanıkların ve avukatlarının üzerinde en fazla durdukları “sahte CD’ler” meselesine...
“Sahte CD’ler meselesi”
Önce, kısa bir bilgi özeti:
Biliyorsunuz, “Balyoz” tartışması, 20 Ocak 2010’da Taraf gazetesinde yayımlanan “Balyoz darbe planı” başlıkla manşet haberle başladı... Haber, Taraf gazetesi muhabiri Mehmet Baransu’ya bir kaynak tarafından teslim edilen belgelere dayanıyordu.
Baransu, savcılığın talebi üzerine 21 Ocak 2010’da elindeki belgelerin DVD kopyalarını, 29 Ocak 2010’da da orijinallerini bir bavul içinde savcılığa teslim etti.
İddianamede, bavuldan çıkan belgeler şöyle ifade ediliyordu: “Toplam 2229 sayfa doküman, 19 adet CD ve 10 adet teyp kaseti...”
Savcılık, suç isnadını esasen bazı CD’ler ve 5-7 Mart 2003’te 1. Ordu’da icra edilen “plan semineri”nin ses kayıtları üzerine kurmuştu. Savcılığa göre, bu CD’lerden üçü (11, 16 ve 17 numaralı olanları) suç teşkil ediyordu. Çünkü bunların içinde, 11 sayfalık “Balyoz Güvenlik Harekât Planı”ve ona bağlı olarak hazırlanan muhtelif eylem planları (Suga, Çarşaf, Oraj, Sakal ve benzerleri) yer alıyordu.
Sonraki tartışmalarda ortaya çıktı ki, “11, 16 ve 17”den de asıl önemlisi olan “11”di, çünkü suçlamalar esasen bu CD’deki bilgi ve belgelerden türetilmişti.
Özeti, 11 No’lu CD’yi iddia ve savunma makamlarının nasıl değerlendirdiğiyle bitirelim:
Savcılığa göre, sanıkların reddetmedikleri “plan semineri” ile seminere ait ses kayıtları, 11 No’lu CD’ ile birlikte mütalaa edilmeliydi... Bu da bize dört başı mamur bir darbe planını ima ediyordu.
Sanıklara ve sanık avukatlarına göre ise “plan semineri” ve seminere dair ses kayıtları gerçek, buna mukabil 11 No’lu CD sahteydi... Bir sahtekârlar çetesi TSK’ya komplo kurmuş, plan seminerine darbe planı süsü verebilmek için sahte bir “Balyoz Güvenlik Harekât Planı” ile ona bağlı sahte eylem planları uydurmuş, bunlara sahte fişleme listeleri vb. ekleyerek uyduruk bir CD yaratmıştı.
“Sahtecilik” iddiaları neye dayandırılıyor?
11 No’lu CD’nin 2003’te Balyoz’cular tarafından değil, en erken 2009’da bir çete tarafından üretildiği iddiası, bu CD’de yer alan kimi bilgilerle ilgili olarak saptanan bir dizi “zamanlama çelişkisi”ne dayandırılıyor...
“Zamanlama çelişkileri”yle, kabaca, CD’nin hazırlandığı 2002 sonu 2003 başında var olmadıkları kesin olan kimi gazete, dernek, firma vb. adlarının 11 No’lu CD’de yer alması anlatılıyordu... Eh, darbe planı yapmakla itham edilen sanıklar geleceği okumuş olamayacaklarına göre, bu CD, 2009’dan sonra hazırlandığı hâlde 2003’te hazırlanmış süsü verilen sahte bir belgeden başka bir şey olamazdı...
TSK’ya akıl almaz bir komplo kuran “çete”, altı yıl öncesine dair bir plan kurgulayınca kaçınılmaz olarak bazı hatalar yapmış, bu da CD’ye “zamanlama çelişkileri” olarak yansımıştı. (Böyle bir CD üretmek, “zamanlama çelişkileri”ni öne sürenlerin belirttiği gibi teknik olarak mümkündü. Bu amaçla, hazırlanan her belgede, bilgisayarın o günün tarihini ve saatini otomatik olarak kaydetmesini engellemek, bunun yerine bilgisayara manuel olarak 2003’e ait bir tarih ve saat girmek yeterliydi.)
Gölcük’ten önce...
Benim “zamanlama çelişkileri”ne dair değerlendirmelerim, ortaya çıkan yeni gelişmelerle birlikte zaman içinde önemli ölçüde değişti...
Başlangıçta, işaret edilen zamanlama çelişkilerinin 11 No’lu CD’nin sonradan üretilmiş olduğu iddiasına ciddi bir argüman sağladığını düşünüyor, bunu da yazılarımda belirtiyordum.
Mesela 28 Aralık 2010 tarihli yazımda, “Bu zamanlama çelişkileri, mahkemeyi, belgelerin sonradan üretilmiş olduğuna karar vermeye sevk edebilecek kadar ciddidir; meğerki savcılar bunların nereden kaynaklandığını izah edebilsinler” demiştim.
Bu kanaatimi, aynı kelimelerle, 2011’da Balyoz davasıyla ilgili olarak benimle Radikal için bir söyleşi yapan Ezgi Başaran’a da ifade etmiştim. (Radikal, 12 Ağustos 2011).
Fakat biliyorsunuz, mahkeme, kararını bu “zamanlama çelişkileri”ne herhangi bir izah getirmeden verdi. Dava boyunca savcılar da sanık ve sanık avukatlarıyla bu konu çerçevesinde herhangi bir tartışmaya girmediler. Şimdi, mahkemenin “gerekçeli karar”da bu çelişkilere bir açıklık getirip getirmeyeceği merak ediliyor.
Peki, birkaç kez bu çelişkilerin mutlaka izah edilmesi gerektiğini söyleyen benim karardan sonraki pozisyonum ne? (Ezgi Başaran da, kararı topa tuttuğu yazısını, benimle Ağustos 2011’de yaptığı söyleşiden, yukarıda aktardığım bölümü zikrederek bitirmişti... Başaran, twitter’da da şimdi ne dediğimi merak ettiğini yazmıştı.)
Hemen anlatmaya başlayayım...
Gölcük’ten sonra...
Anladığım kadarıyla Ezgi Başaran, 10, 13, 17 ve 20 Nisan 2012 tarihlerinde peş peşe kaleme aldığım“Balyoz çelişkileri: Bir ihtimal daha var” ortak başlıklı dört yazıyı okumamış... Okusaydı, benim Balyoz davası iddianamesindeki “zamanlama çelişkileri”ni açıklamaya yönelik başka bir akıl yürütmeden söz ettiğimi hatırlar, dolayısıyla bana “şimdi ne diyorsunuz” diye sormazdı.
Neyse... Şimdi o yazılardan yapacağım özetlemeyi onun için de yapmış olayım... Bakalım, Başaran, 11 No’lu CD’deki zamanlama çelişkilerini izale etme yönünde benim geliştirdiğim varsayımlara ve onların üzerine kurduğum “model”e ne diyecek?
Öncelikle, beni, zamanlama çelişkilerinin ille de 11 No’lu CD’nin 2003’ten çok sonra bir “sahtekârlar çetesi” tarafından üretilmiş olmasının kanıtı sayılmayabileceğini; başka bir ihtimalin daha sözkonusu olabileceğini düşündürten gelişmenin ne olduğunu ifade edeyim: Bu gelişme, 6 Aralık 2010’da Gölcük’te Donanma İstihbarat biriminin döşemelerinin altına gömülü olarak bulunan yeni “Balyoz”belgelerine dayandırılan 3. Balyoz iddianamesinin kabul edilmesiydi (Kasım, 2011).
Ne zaman ki “sonradan üretilmiş” denen 11 No’lu CD’nin aynısı (ki buna 1 No’lu CD dendi) “Gölcük zulası”nda bulundu ve bu iddianameye girdi, o zaman 11 No’lu CD’nin (de) darbecilerin öz malı olabileceğine dair kanaatim güçlendi.
Çünkü, bu yeni bulguyla birlikte, “zamanlama çelişkileri”ni tartışan herkesin kabul etmek zorunda olduğu bir sonuç çıkıyordu ortaya, o da şuydu: 11 No’lu CD’yi kimler üretmişse, 1 No’lu CD’yi de aynı kişiler üretmiştir.
Buradan kalkarak oluşturduğum “zamanlama çelişkilerini gideren alternatif model” önerimi ve ona ön gelen varsayımlarımı cuma günü ayrıntılandıracağım...
Kimse “varsayımlarla olacak iş mi bu” demesin! Neticede, onların “sahtekârlar çetesi”açıklaması da sadece belli varsayımlara dayanan bir açıklama modelinden başka bir şey değil.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025