Arife KÖSE
Yunanistan’ı son birkaç yıldır yöneten politikacıların becerikli olduğunu söyleyebilir misiniz?
Ülke iflasın eşiğine geldi. Son iki yıldır gerçekleşen grev ve gösteri sayısını artık kimse bilmiyor sanırım. Üstelik bu gösteriler öyle küçük ve sakin gösteriler de olmuyor. Aldığı yardım paketleri karşısında kemer sıkma politikası uygulamak zorunda kalan ülkenin parlamentosunda yapılan görüşmeler kitleler tarafından basılıyor, halk parlamentonun önünde gösteriler yapıyor. Hükümetler yıkılıyor, koalisyonlar kuruluyor ve sonra yeniden yıkılıyor. Seçimler oluyor. Çok sevilen tabirle “ülkede tam bir istikrarsızlık hakim”.
Ben de bunun üzerine geçtiğimiz Ekim ayında Marksizm 2012 toplantılarına katılmak üzere İstanbul’a gelen ve Yunanistan’da SEK (Sosyalist İşçi Partisi) üyesi olan Thanasis Kampagiannis’e sivillerin bu kadar beceriksiz olduğu Yunanistan’da askeri darbe ihtimali olup olmadığını ya da en azından bunu öneren olup olmadığını sordum.
Öyle ya, Kenan Evren 12 Eylül duruşması sırasında verdiği ifadede “Siyasiler beceriksizliklerini askere fatura edemez” dedi. Ve hemen ardından Ertuğrul Özkök başta olmak üzere bazıları “tamam, askeri darbeler kötüdür ama siviller de o kadar masum değildir” anlamında yazılar yazdılar.
Thanasis Kampagiannis önce soruma şaşırdı. İlk verdiği yanıt bunun mümkün olamayacak kadar uzak bir ihtimal olduğu çünkü 1974’de cuntanın devrilmesinden sonraki yıllarda ordunun oldukça geriletildiği şeklinde oldu. Bunu biraz açmasını istedim kendisinden. Verdiği yanıtı aynen aktarıyorum.
“Şiddetle bastırılmış olmasına rağmen Kasım 1973’deki Politeknik ayaklanması cuntanın sonunu getirdi. Bunu, Metapolitefsi (rejim değişikliği) olarak adlandırılan ve yoğun toplumsal mücadelelerin yaşandığı dönem izledi. Bu, politik sistemin stabilize olduğu ve ordunun burjuva demokratik rejime bağlılığını tam olarak ilan ettiği bir dönemi ifade eder. Bu dönemde demokratik rejim meşrulaştı. Bu, insanlar için gerçek bir kazanımdı. Sınıf mücadelesinin devlete damgasını vurmasıydı. Tabii ki o günden bu yana çok şey değişti. Şimdiki gibi büyük bir kriz döneminde egemen sınıf her şeyi deneyecek kadar çaresiz duruma düşebilir. Fakat askeri darbe gündemde değil. Böyle bir girişimin Yunanistan’da hiçbir meşruluğu olmaz. Ayrıca ordu içinde bu yönde bir inisiyatif alacak kimse de yok. Bu, orduda cunta günlerine özlem duyan kimse olmadığı anlamına gelmiyor, hatta çok sayıda böyle asker olduğunu söyleyebilirim. To Vima gazetesi birkaç ay önce Papandreou hükümeti düşerken ordu içinde askeri darbe görüşmeleri olduğunu yazdı. Fakat kimse bunu ciddiye almadı ve herkes bu haberin insanların dikkatini başka yöne çekmek ve onları korkutmak için yapıldığını düşündü.”
Bu konuşmanın ardından bir de kısaca 1974’de askeri cuntanın devrilmesinden sonra olanları hatırlayalım. Yapılan serbest seçimlerle birlikte 19 cuntacı yargılandı ve 1975'de idam cezalarına çarptırıldılar. Ancak idam cezaları müebbet hapse çevrildi. Cuntacıların on beşi 1990'ların başında Yunan halkından özür dileyince sağlık nedenleriyle serbest bırakıldılar.
Bu süreçte Yunanistan’da nasıl bir zihniyetin egemen hale geldiğini anlatmak için Stelyo Berberakis’in 3 Ekim 2012 tarihinde Sabah gazetesinde yayınlanan “Komşuda darbelerin tarihi” başlıklı yazısında anlattığı iki anekdotu aynen aktarmak istiyorum:
“Yunanistan Dışişleri eski Bakanı Theodoros Pangalos (dedesi generaldi ve 1925'teki askeri darbeyi yapmıştı) 1998'de Yunan genelkurmay başkanının, Türk genelkurmay başkanı ile Atina'da yapacağı görüşmeden önce gazetecilerle sohbet ederken; "Türk genelkurmay başkanı Türkiye'de devlet adamı statüsünde bulunuyor. Yunan genelkurmay başkanı ise devlet memurudur ve savunma bakanına sormadan siyasi bir karar alması mümkün değildir" demişti.
Başbakan Kostas Simitis ise 2002'de, Yunan silahlı kuvvetlerinin Noel gecesi düzenlediği balo için genelkurmay başkanının resmi davetini geri çevirirken, "Kusura bakmayın benim askerlere karşı bir antipatim var. Babam ve ben ayrı ayrı dönemlerde askeri yönetimlere karşı mücadele verdik. Hapislere atıldık; sürgünlere gönderildik... Balonuza gelemeyeceğim" demişti.”
Yunanistan’da bu anlayışın yerleşmesi kolay olmadı, burada da olmayacak. Ama işte bu anlayış sonucundadır ki bugün Yunanistan’da “beceriksiz sivillere” karşı darbe olma olasılığı yok denecek kadar az. Ve yine bu anlayış sonucundadır ki halk “beceriksiz” olduğunu düşündüğü sivilleri deviriyor, yerini yenisini seçiyor, onu da beğenmiyor, bu sefer başkasını seçiyor. Çünkü sivillerin beceriksiz olup olmaması askeri değil, o sivillere oy veren halkı ilgilendirir. O yüzden, asıl siz darbeciliğinizi “beceriksiz sivillere” fatura etmeyin.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Hawaii’den Sonra Nükleer Savaş Tehdidini Yeniden Düşünmek
16.02.2018 - Arşivcilik suç değildir!
8.02.2017 - Panama skandalı ve kapitalizm
15.04.2016 - Kapitalizm ve çocuklar
11.04.2016 - Pegida'yı nasıl durdurabiliriz?
15.02.2016 - Irkçılığın normalleştirildiği kötü bir dünyada yaşamak
5.02.2016 - Suudi Arabistan'daki idamlar ne anlama geliyor?
10.01.2016 - 2015'in aynasından 2016'ya bakmak
28.12.2015 - Sınırları açın
8.02.2015 - Sınırları açın
4.02.2015
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































muharrem
güzel bir yazı tebrik ederim .fakat yukarıdaki yazıda bahsi geçen bu garip adamlar hala piyasada ve özellikle iş çevrelerinin etrafında ve medya dünyasında popüler adamlar.ayrıca gazetelerde bunların ergenekon ilede ilişkileri olduğu öne sürüldü.hiç kimsenin bunlara utanın dediğide veya gelin buraya hesap verin bakayım hakkınızdaki bu söylentilerle ilgili dediğide yok.peki bu nasıl oluyor.