Atilla YAYLA
Üçüncü Cumhuriyet'in istikametinin ne olması gerektiğini İkinci Cumhuriyet'in yanlışları ve kusurları gösteriyor. Dolayısıyla, hazır bir rehbere, bir pusulaya sahibiz. Benzer bir durum İkinci Cumhuriyet ortaya çıkmaya başladığında da yaşanmıştı. İkinci Cumhuriyet, Birinci Cumhuriyet'in yaptığı şeylerin çoğunun tersini yapmak veya onları tasfiye etmek zorundaydı. Bunları bir ölçüde gerçekleştirdi de...
Bu çerçevede birkaç noktayı hatırlatalım. 1925- 45 Cumhuriyeti özgürlükleri bastırmıştı. İfade, din, seyahat ve örgütlenme özgürlüğü ya hiç yoktu ya da çok kısıtlıydı. Medya, üniversiteler, ekonomik hayat tümüyle devlet güdümündeydi. Sivil özgürlüklerin budanması sivil toplumun boy göstermesini ve gelişmesini engelliyordu. Sivil toplum alanı, siyasal toplum lehine devlet tarafından işgal edilmişti. Birinci Cumhuriyet bireyleri ve tüm toplumu yeniden yaratmayı hedefliyordu. Yani, toplum devlete şekil vermiyor, devlet topluma şekil vermeye çalışıyordu.
Birinci Cumhuriyet döneminde siyasal haklar ve siyasal katılım yoktu. İktidar sahipleri kendi kendilerini seçiyor, daha doğrusu atıyorlardı. Çok partili hayat zararlı görülmekteydi. Seçme ve seçilme hakkı yoktu. Bugün vatandaş dediğimiz kimseler teba veya kul statüsündeydi. Halk siyasal iktidarı denetleme araçlarından mahkûmdu. Birinci Cumhuriyet'in iki başkanı da, yarışmacı seçimlerle halk tarafından seçilmedi, kendi kendilerini o makama seçtirdi.
1950 yılının 14 Mayıs'ında bu siyasî sistem yapısal olarak önemli ölçüde yıkıldı. Rekabetçi, hür ve âdil seçimlerle halk tarafından belirlenen demokratik iktidar, tek parti iktidarının yerini aldı. Sivil özgürlükler alanında hızla önemli adımlar atıldı. Daha doğrusu, sivil özgürlüklerin önündeki baraj kaldırıldı. İnsanlar ilk defa adam yerine konulduklarını, iktidarın belirlenmesinde söz sahibi olabileceklerini, sevilmeyen ve başarısız iktidarlardan sandık yoluyla kurtulmanın mümkün olduğunu anladı. Sivil toplum bin çiçek açtı. Pek çok sivil birlik ortaya çıktı. Medya çeşitlendi. Ekonomi canlandı. Tek parti döneminin devletçi ekonomik modelinin yarattığı yoksulluğun kader olmadığı, insanların yaşama şartlarının üç-beş sene içinde bile fark edilir derecede iyileşebileceği görüldü.
Ne yazık ki İkinci Cumhuriyet alması gereken mesafeyi kat etmeyi başaramadı. Hamleleri yeterince ileri gidemedi. Bir taraftan seçilmiş iktidarın yaptığı hatalar, diğer taraftan Birinci Cumhuriyet'in bürokratik ve sivil görünümlü totaliter unsurlarının direnmesi ilerleyişi tökezletti. 1960 ve 1980 darbeleriyle Birinci Cumhuriyet'in kaybettiği bazı mevziler-mevkiler- kurumlar geri alındı ve bir bütün olarak İkinci Cumhuriyet'in sırtındaki parazit Birinci Cumhuriyet unsurları takviye edildi. Demokratik siyasî iktidar karşısına, onu sınırlayan, ihtiyaç duyduğunda tehdit ve şiddetle terbiye eden veya cezalandıran bir bürokratik siyasî iktidar kuruldu. 1960 ve 1980 darbelerinden sonraki düzenlemelerle bürokratik vesayet sisteminin sivil ayakları olan eğitim, medya ve üniversite de tahkim edildi.
Ancak, bütün bunlar yapılırken, toplumsal yapıda ekonomik, sosyal, kültürel, akademik bakımdan önemli değişiklikler meydana gelmekteydi. Demokratik iktidarlara devlet iktidarı tarafından bırakılan sınırlı alanda yapılan hamleler, devlet iktidarının üzerine oturduğu zemini de kaçınılmaz biçimde dönüştürmekteydi. Menderes ile başlayan bu gelişme süreci Özal ile devam etti ve Erdoğan iktidarında belli bir olgunluğa ulaştı. Marksistlerin dediği gibi, alt yapı değişmekteydi. Bunun üst yapı, yani siyasal sistem açısından belirgin, teşhis edilebilir sonuçlarının olması kaçınılmazdı.
Nitekim oldu da. Bürokratik vesayet sistemi bir bütün olarak geriledi. Bu resmî ve sivil iki ayakta vuku buldu. Resmî alanda askerlerin sistem içindeki varlığı ve görünürlüğü azaltıldı. MGK'nın üye kompozisyonu sivilleştirildi. Askerlerin siyasilere tâbi olduğu olaylarla kendilerine anlatıldı ve topluma gösterildi. Askerî bürokrasinin inisiyatifiyle hareket eden yargının parti kapatmasının önemli ölçüde önüne geçildi. Sivil veya sivil görünümlü ayakta en önemli gelişmeler medyada ve akademik dünyada vuku buldu. Bürokratik vesayet sistemi medyayı bürokratik iktidara destek vermek ve onun kusurlarını örtmek, demokratik iktidarı ise aşağılamak ve iş yapamaz hâle getirmek üzere kurgulanmıştı. Medyanın kritik zamanlarda devlet adına tek ses olmasını istemişti. Özal'ın bu medya sistemiyle başlattığı mücadele, biraz da mecburiyetten ve medyanın ahmaklıklarından, Erdoğan döneminde de sürdü ve hızlandı. Sonunda medya her görüşün seslendirilebileceği ve sadece devlet iktidarının değil demokratik iktidarın da savunma imkânı bulabileceği mecralara kavuşarak çoğullaştı. Akademik dünyada da tek seslilik kırıldı ve büyük bir çeşitlenme ortaya çıktı. Üniversitelerde Kemalist, milliyetçi, sosyalist akademisyenler zaten vardı. Bunlara İslamcı, liberal ve muhafazakâr akademisyenler de eklendi ve tüm çizgiler akademik muhitlerde renk verebilir hâle geldi.
10 Ağustos 2014'te, bürokratik vesayet sisteminin bir parlamenter sistem için olağan dışı denebilecek yetkilerle donatarak kendine tahsis ettiği cumhurbaşkanlığı makamı halk tarafından bir politikacıya emanet edildi. Bu büyük bir olaydır ve yeni cumhurbaşkanının fikirleri ve liderlik tarzı göz önüne alındığında sistemde önemli değişikliklere yol açacağı kesindir.
Kısaca, Üçüncü Cumhuriyet'in ortaya çıkmasında önemli bir merhaleye gelinmiştir. Cumhuriyet, şimdilik kimse cumhuriyet fikrine karşı çıkmadığına göre, yoluna devam edecektir. Ama hangi istikamette? İstikamet belli, İkinci Cumhuriyet'in Birinci Cumhuriyet'inkine ters istikametinde. Üçüncü Cumhuriyet te Birinci Cumhuriyet'in yaptığı şeylerin çoğunun tersini yapmalı ve bu doğrultuda İkinci Cumhuriyet'in Birinci Cumhuriyet'in uzun ömürlü yanlışlarını tasfiye çabalarını daha ileri taşımalı. Zira, demokratik bir cumhuriyet ancak ve ancak anti-demokratik bir cumhuriyetin demokrasi ve uygarlık dışı unsurları tasfiye edildikçe ortaya çıkabilir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019