Atilla YAYLA
Ankara’daki alçakça bombalamayla ilgili yorum ve tartışmaları hayretler içinde takip ediyorum. Kimi değerlendirmeleri anlamakta da, akla ve vicdana sığdırmakta da gerçekten zorluk çekiyorum. Öyle anlaşılıyor ki bazıları aklı, mantığı, vicdanı ve dürüstlüğü tatile göndermiş. Geçtiğimiz günlerde bunu en iyi ortaya koyan Deniz Baykal oldu. Tecrübeli siyasetçi hükümete karşı olmakla Türkiye’ye karşı olmanın ayrı şeyler olduğuna işaret etti. “Hükümete muhalefet edelim ama Türkiye’nin menfaatlerini de gözetelim” dedi.
Hükümetten nefret eden ve hükümete zarar verdiğini düşündüğü her şeye rıza ve sempati gösteren amorf bir toplum kesimi oluştu. Nefretleri ve öfkeleri o kadar büyük ki siyaset meydanında yenemedikleri bunun için de siyasî rakip olarak görmekten uzaklaşıp şeytanlaştırdıkları hükümeti zora düşürecek korkunç toplumsal olayları bile apaçık veya örtülü olsa bile hissedilebilecek bir sevinçle karşılıyorlar. “Hırsızın hiç suçu yok mu?” diye sorduran hikâyede olduğu gibi hükümeti sadece yaptığı şeyler için değil yapmadığı ve belki hiç yapamayacağı şeyler için de suçluyorlar.
Bir örnek olay olarak Suriye üzerinde duralım. Bu kafadakiler hükümete ikide bir parmak sallayıp “bak şunları şunları yapmasaydın…” tarzı ihtar ve infaz cümleleri kuruyorlar. Neye karşı çıktıkları her zaman değilse de çoğu zaman belirsiz. Neyi savunduklarıysa hiç belli değil.
Bu tıynettekilere bir kere daha hatırlatalım. Türkiye Suriye üzerinde etkili olan faktörlerden biri ama hiçbir şekilde tek belirleyici değil. Hükümet sözcülerinin hamasete dayanan söylem aşırılıkları eleştirilebilir ama Suriye’deki her sorun bu söyleme veya Türkiye’nin Özgür Suriye Ordusu’na destek vermesine hamledilemez.
Suriye’de ana gruplar şunlar: Esad Rejimi, IŞİD, ÖSO, PYD. Hükümete her fırsatta çakanlar şu soruya cevap versin: Türkiye bu gruplardan hangisini desteklemeliydi? Esad rejimini desteklemek bir cani tabakayı desteklemek anlamına gelirdi. Ahlâka ve insanlığa sığmazdı. Ayrıca hükümet bunu yapsaydı bugün hükümete muhalefet eden gruplar muhtemelen bu yüzden hükümeti suçlardı. Suriye’deki diktatörlükten sözüm ona Türkiye’deki diktatörlüğe doğru bir hat çekerdi. IŞİD desteklense benzer şeyler söylenirdi. Hükümet irticai olmaktan cihadist olmaya kazar uzanan bir yelpazede topa tutulurdu. PYD desteklense hükümet PKK’yı destekliyor, teröristlerle işbirliği yapıyor diye kınanırdı, mahkûm edilirdi. Görülüyor ki Türkiye için en doğrusu ÖSO’yu desteklemekti.
Ayrıca, hangi ülkenin Suriye politikası hatasız, kusursuz, dümdüz? ABD çok istikrarlı ve doğru bir çizgi mi izliyor? ABD’nin yarın IŞİD ile el sıkışmayacağının garantisi ne? Rusya haklı ve doğru bir yerde mi? Masum insanları katletmek onaylanabilecek bir davranış mı?
Yukarda bahsettiğim kesim Türkiye’nin doğrularını görmekte gerçek veya hayalî yanlışlarını görmekte olduğu kadar ısrarlı değil. Batı’nın tüm tahriklerine rağmen Türkiye şimdiye kadar Suriye’ye girmedi. Yani hükümet ülkeyi savaşa sokmadı. TSK’yı Batı’nın kara gücüne dönüştürmedi. YPG’ye yönelik bombalamalar da bir savaştan çok fiili durum yaratma ve pazarlık gücünü artırma çabası. ABD, Rusya bu tür şeyler yapmaya hak sahibi ise Türkiye niye değil?
Son olarak Türkiye insanî alanda bir destan yazıyor. Hayatını kurtarmak için varını yoğunu tek ederek kaçan insanlara samimiyetle kucak açıyor. Batılılar gibi sayı cambazlıklarına girmiyor, sığınmacı almamak için dokuz takla atmıyor. Diğer hiçbir ülkenin yanına dahi yaklaşamadığı bir gayretle insanlara yardım ediyor. Bunu yaparken de dil, din, etnisite ayrımı yapmıyor. Hiç olmazsa bununla gurur duymak gerekmez mi?
Bu son cümle boşuna sarf edildi. Kafası gibi kalbi de kararanlardan haklının hakkını teslim etmesini istemek çok fazla. Ancak tarih neler olduğunu yazıyor. Türkiye’de hayatta kalma şansı yakalayan sığınmacıların akılları ve gönülleri de…
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları


































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019