Atilla YAYLA
Sosyalizmin demokrasiyle bağdaşmayacağı yolundaki yazılarıma hemen hemen tamamı teorik bazı itirazlar geldi. Muarızlarım sosyalizmi resmî ideolojisi yaptığı hâlde demokrasi olmayı başarmış tek bir tarihsel ve güncel ülke örneği göster(e)miyor. Onun yerine, teorik atıflar ve analizlerle, sosyalizmin geçmişinin geleceğini bağlamayacağını ve istikbalde demokrasiyi kuran ve yaşatan sosyalist ülkelerin olabileceğini öne sürüyor.
Daha geniş bir zeminde bu tartışma reel sosyalizm-ideal sosyalizm ayrımı ile boy gösteriyor. Reel (yani yaşanmış) sosyalizmin ya tümden sosyalizm olmadığı ya da onda görülen çeşitli hataların bir ideal olarak (yani yaşanacak) sosyalizme bağlanamayacağı ileri sürülüyor. Bu yaklaşımın muhtevasını tartışmaya girişmeyeceğim. Ancak, fiilî ve ideal sosyalizm arasında bir ayrıma dayanan analiz, değerlendirme ve savunmaların ahlâklı ve meşru olması için, bu yaklaşımın Kantçı genellik testine tâbi tutulması gerektiğini söylemeliyim. Bu bir metotsa, her ideoloji/dünya görüşü için geçerli olmalı. O zaman diğer ideolojiler de -örneğin faşizm, İslâmcılık, muhafazakârlık ve liberalizm- reel-ideal farklılaştırmasına demir atarak eleştirileri savuşturabilmeli. Sosyalist fikir insanları bunu kabul etmeye ne kadar hazır, bilmiyorum.
Sosyalizm demokrasiyle bağdaşmaz tezine (bana göre somut tespitine) itirazlardan biri Lenin'in 'demokratik merkeziyetçilik' ilkesine işaret ediyor. Bu ilkenin sosyalizm ile demokrasinin bağdaşabilirliğini gösterdiğini ileri sürüyor. Hatta aynı çizgide daha da ileri giden bazıları demokratik merkeziyetçiliğin en ileri demokrasi biçimi olarak görülmesi gerektiğinden dem vuruyor.
Bu fikri hiç paylaşmıyorum. Demokratik merkeziyetçilikten liberal demokrasiye bir yol döşemenin imkânsız olduğunu düşünüyorum. Bu hükmü doğrulamak için yine ampirik dataya başvurabiliriz. Leninist demokratik merkeziyetçiliği benimsemiş hiçbir örgüt bir ülke sathında (genel) demokrasiyi tesis edemedi.
Demokratik merkeziyetçilik daha ziyade bir örgütlenme ilkesi, genel demokrasiyle bir bağı yok, varsa da dikkate alınmaya değmeyecek kadar zayıf. Demokratik merkeziyetçilik Lenin'in sözlüğünde iktidarın tekelci Komünist Parti'de yoğunlaşması, Parti'nin Parti liderleri arasındaki açık ve yoğun tartışmalardan sonra kararları alması ve bu kararların parti örgütünü/üyelerini mutlak anlamda bağlamasıdır. Böyle bir yapılanmanın iktidara geldiği zaman bir diktatörlük kurması kaçınılmaz. Nitekim öyle de oldu.
Demokrasi ise sadece parti içinde veya parti öncüleri arasında açık fikir alışverişine ve tartışmaya dayanmaz. Demokraside tüm toplum üyeleri, tek başlarına veya örgütlü biçimde kamusal tartışmalara iştirak etme hakkına sahiptir. Bu tartışmalara sosyal, ekonomik, dinsel, etnik durumuna bakılmaksızın ve tahsil seviyesine dayalı ayrımcılık yapılmasına izin verilmeksizin herkes katılabilir.
Açıkça görülüyor ki, demokratik merkeziyetçiliğin demokrasiyle bir ilgisi yok. Demokratik merkeziyetçilik iktidara gelirse diktatörlük kurması mukadder olan sosyalist örgütlerin ne kadar uygulandığı, uygulanabileceği tartışılabilecek, tartışılması gereken, iç işleyişle ilgili bir ilkesi veya tarzı. Bu ilkenin demokrasiye kaynaklık etmek bir yana, demokrasiyi öldürmesi hayatın olağan akışı, eşyanın tabiatı.
Sosyalizm ile demokrasi ilişkisi hakkındaki tartışmalar, bana bir başka noktayı daha hatırlatıyor: Liberalizm demokrasi ilişkisi. Benimle fikirdaş olan birçok kimsenin düşündüğünün tersine, ben demokrasinin liberalizm tarafından aşılanmaksızın olamayacağını, başka bir deyişle demokrasinin klasik değil ama sınırlı anlamda resmî ideolojisinin liberalizm olduğunu düşünüyorum. Bu fikre itiraz edenler çıkabilir, ancak, en azından liberalizm demokrasi ilişkisini tartışmanın sosyalizm demokrasi arasındaki namevcut veya negatif ilişkiyi tartışmaktan daha anlamlı olacağı kanaatindeyim.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019