Atilla YAYLA
Amerikalı hukuk teorisyeni ve hukukçu John Maxcy Zane’in orijinali 1927’de yayınlanan Hukukun Hikâyesi (Liberty Fund, 1998) adlı kitabını tekrar okudum. Eser hukukun doğuşu, doğası ve tarihsel gelişimi üzerine yazılmış bir klasik olmakla beraber, başka birçok beşerî kurumun doğup gelişmesini de ayrıntılarıyla anlatıyor. Özel mülkiyet de bunlar arasında. Zane hem teorisyen hem pratisyen olmanın avantajını kullanarak iktisatçıların yaptığından çok daha sade fakat karşılaştırılmayacak kadar etkileyici biçimde özel mülkiyetin doğmasını ve faydalarını izah ediyor.
Yazarın doğru biçimde işaret ettiği üzere, bir nesne üzerinde mülkiyet hakkına sahip olmak, diğer insanları o nesneyi kullanmaktan dışlama hakkına malik bulunmak anlamına gelir. İnsanlık tarihi incelenince, aile ve kabile gibi bütünlere ait olan mülkiyetten bireylere ait olan mülkiyete ve taşınabilirler üzerinde mülkiyetten taşınamazlar üzerinde mülkiyete doğru ilerlendiği görülüyor.
Zane mülkiyetin doğuşunu izah etme ve haklılaştırma yolunda birçok teori geliştirildiğine dikkat çekiyor. Sonra bu teorilerin yararını ve gerekliliğini sorguluyor. Dediği gibi, belki de mülkiyetin doğuşunu açıklamak için hiçbir teoriye ihtiyaç yok. Mülkiyet adeta doğal bir şekilde, insanın yaşama ihtiyaçlarının sonucu olarak doğdu. Başka türlü söylenirse, insanlar yaşamak için mübadele ilişkilerine girmeye mecburdu, mübadele ilişkileri ise ancak bireysel mülkiyetin var olmasıyla gerçekleştirilebildi. Mülk sahibi gruplar ticaretin hızlı akışı içinde birbirleriyle ticarî temaslara giremezlerdi.
Zane’e göre özel mülkiyet suni ve gereksiz bir kurum değil. Hem hukuk tarihi hem de genel dünya tarihi bize özel mülkiyet kurumunun gelişmiş insan aklıyla ve gelişmiş beşerî kurumlarla uyumlu olduğunu göstermekte. Yazarın işaret ettiği çok ilginç noktalardan biri, hukuk ile mülkiyet arasındaki ilişki. Hukuk mülkiyeti mi önceler, mülkiyet hukuku mu? Hangisi hangisinin ortaya çıkmasını sağlamış veya buna yardımcı olmuştur? Sadece mülkiyete düşman Rousseau ve Marx gibi klasik radikal yazarlar değil, Cass Sunstein ve Stephen Holmes gibi çağdaş Amerikan liberalleri de önceliği hukuka verme ve hukukun mülkiyeti yarattığını iddia etme eğiliminde. Zane’e göre hiçbir şey hukukun özel mülkiyeti yarattığını söylemekten daha gülünç olamaz. Gerçek bunun tam tersidir. Önce özel mülkiyet doğdu, varlık alanına girdi ve sonra özel mülkiyet hukuku ortaya çıkardı.
Özel mülkiyet kaldırılabilir mi, kaldırılmalı mı? İki parçalı bu soruya verilebilecek cevaplar nasıl bir toplum tasavvur edildiğinin işareti olarak görülebilir. Birçok düşünür özel mülkiyete cephe aldı, onu hemen hemen her beşerî problemin yegâne yahut başlıca kaynağı, sebebi saydı. Bu yüzden özel mülkiyetin hem kaldırabileceğine hem de kaldırılması gerektiğine inandı. Zane’e göre bu imkânsız. Özel mülkiyetin olmadığı bir sosyal organizasyon asla ulaşılamayacak bir hayal. Özel mülklerin mübadelesine dayanan ilişkileri yasaklayan bir kanun çıksa, hiç kimse o kanuna itaat etmez.
Özel mülkiyeti nasıl haklılaştırabiliriz? Bir haklılaştırma faydacılıkta bulunabilir. Özel mülkiyet zenginliği hızla artırıyor. Bu, toplam ve ortalama refahın yükselmesi anlamına geliyor. Refah yükselmesiyle mutluluk arasında bir doğru ilişki olduğunu varsayarsak, toplumlar özel mülkiyete dayalı ekonomik ilişkiler geliştikçe daha mutlu hâle geliyor. Ancak Zane bu dolaylı açıklamadan daha direkt bir izahı özel mülkiyetin insanî hayattaki kendiliğindenliği ve sosyal doğallığı içinde buluyor. Daha doğrusu, böyle bir haklılaştırmaya ihtiyaç olmadığını söylüyor. “Özel mülkiyet için bir haklılaştırma aramak insan zihninin/aklının yapısı/oluşması için bir haklılaştırma aramak gibidir”diyor. Bunun çok ilginç bir bakış olduğunu söylemeye herhâlde gerek yok.
Zane’in klasik eseri bize bir kere daha hatırlatıyor ki özel mülkiyet kendiliğinden doğan ve beşerî hayat içinde her bakımdan hayatî önemi ve sayısız yararı bulunan bir kurum. Daha iyi toplum tasavvurlarımızda onun namevcut olduğu ütopyalarla uğraşmak yerine onu veri alıp sonra arayışa başlamak daha mantıklı ve yararlı. Bazı yazarların (Rousseau ve Marx gibi) hayatı ıskalayan tezlere imza atarken başka bazılarının (Locke ve Hayek gibi) hayata dokunan tezler üretebilmesinin sebebini onların özel mülkiyet karşısında takındıkları tavırda aramak yanlış olmaz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019