A.Turan ALKAN
Emin olamadığım bir noktayı Selahattin Demirtaş önceki gün aydınlattı; o, Türkiye'nin siyasi hayatında ve politik sisteminde zirvelere kadar gidebilecek bir aktör olmayı seçmedi.
Milliyetçi bir refleksle kendini Kürtlerin geleceğinde ve tarihinde resmetti: “Kürtler artık kendi coğrafyasında siyasi irade olacak (...) Gelecek yüzyılda bir Kürdistan gerçeği olacak. Belki Kürtlerin bağımsız devleti de olacak federal devleti de, kantonları da özerk bölgeleri de...”
Demirtaş'ın konuşması ‘milliyetçi siyaset'in galebesidir; oysaki ben onu ‘demokratik siyaset'te varolmayı seçen bir lider prototipi olarak görüyordum. Vurgulamaya gerek var mı; milliyetçi siyaset kolay olandır, geniş kapıdır, suların aşağıya doğru akmasıdır. Demokratik siyaset dar kapıdır; suları yokuşa akıtmaktır, insanı naturasına karşı direnmeye davettir. Benim kuşağımdan birkaç kişi (fazla değil ama) milliyetçiliğin demokrat bir elbise ile tabii kusur ve eksikliklerinden sıyrılabileceği hülyâsına kapılmıştı. İyi niyetli ama kötü bir uzlaştırma denemesi! Bu safdil arayış, Türkiye pratiğinde çaka çaka yere serildi. Son dramatik örneği Demirtaş'ın, Türkiye siyasetinden ayrılıp Kürdistan siyasetine postu sermesidir.
Emin olamadığım nokta şuydu: Demirtaş'ın Türkiye siyaseti yapmak konusunda samimi olduğu halde partisinin derin yöneticileri ve nihai planda dağ kadrosu tarafından engellendiğini düşünüyordum. Gerçekte tam olarak ne düşündüğünü muhtemelen hiç öğrenemeyeceğiz çünkü köprüleri yakan, te'vili imkânsız bir konuşma yaptı.
Bu konuşma tarihi ve dramatik bir mahiyet taşıyor; çünkü Kürt faktörünü Türkiye siyasetinden ve parlamentosundan hissi mânâda koparıyor. Oysaki Türklerle Kürtlerin bir masa etrafında konuşup tartışarak problem çözebileceklerine güvenmiştik, şaheser bir fikirdi ve eğer başarabilirsek hakikaten yaşadığımız zamana yaraşan, müşterek hayatımızı zenginleştiren, yeni boyutlar katan güzel bir şey yapmış olacaktık.
7 Haziran seçimleri, Türkiye'de gidişatı zehirlemek bakımından 17-25 ‘İndira Gandi Haftası'nı andıran berbat bir tesir yaptı. HDP'nin demokratik ve meşru bir siyaset platformu olarak parlamentoda temsili ‘Milliyetçi siyaset'in kâbusu oldu. Haziranla Kasım arasında inanılmaz geri dönüşler, hayalgücünü bile zorlayan ölümcül savruluşlar yaşandı. Milliyetçi siyaset, uğradığı güç kaybını, insanlara ‘kan kokusu'nu yeniden hatırlatarak telafi edebileceğini anladı. Savaş lobisi, gömdüğü silahları topraktan çıkararak insan ölüsü üzerinden siyaset yapmanın pahalı ama garantili tarzına döndü. İşte tam bu noktada Demirtaş, liderlik cerbezesi taşıyan sempatik vizyonu ile Türkiye'nin geleceğinde yer almak şansıyla yüz yüzeydi. Demokratik siyaset usulleriyle problem çözebilen yeni bir siyasetçi modelinin parlak modellerinden biriydi ve bu görüntüsüyle elbette savaş lobisi için büyük bir potansiyel tehlike arz ediyordu. Kürt ve Türk milliyetçileri, bu ‘tehlikeli' gelişmeyi ânında sezerek Demirtaş'ı köşeye sıkıştırdılar ve Demirtaş, bu tuzağa karşı direnmedi. ‘Direnemedi' diyememenin hayal kırıklığı içindeyim. Direnebilirdi, dar kapıyı, çileli yolu, değerli olanı seçebilirdi. Neticede o da milliyetçi retoriğin kolaycı diline sarılarak tarihi şansını reddetti.
‘Milliyetçi siyaset' derken elbette MHP'yi kasdetmiyorum. Milliyetçi siyasetin ana akım partisi artık AKP'dir ve 1 Kasım'daki seçim zaferiyle bu unvanı MHP'den söküp aldı. HDP, AKP'nin milliyetçi retoriğini, tersine çevrilmiş bir cep gibi kopyalıyor; o da AKP gibi kendi siyasi çizgisinde kısa dönemde başarılı olacak ancak uzun vadede Kürtlere ‘kan, gözyaşı ve acı' verecektir.
‘Türk-Kürt beraberliği' denilen kavram bu espriyi de ihtiva ediyor: Demokratik ve onurlu bir yönetim aramak yerine, kendilerini zafere götürmeyi vaadeden ‘iyi zorba'ya iradesini teslim etmek!
Güle güle Demirtaş; bir ara epey heyecanlanmıştık!
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016