A.Turan ALKAN
Dikkat çekici bir tevâfuk oldu; geçen haftaki yazımın sonuna eklediğim, “Rektör seçimleri garâbeti” notu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün hafta içinde yaptığı “Her üniversiteye iki rektör” teklifinden üç gün önce kaleme alınmıştı. | |
Cumhurbaşkanı, her üniversiteye biri akademik, diğeri idari olmak üzere iki rektör atanması teklifinde bulunurken, “Mevcut sistem, doğrusu çok zorlandığım, mutlu olmadığım bir alan(...)Şimdi düşünün çok muazzam bir kalp uzmanı, elektrik mühendisi profesör veya bir felsefeci pat diye karşınıza çıkıyor ve idareci oluyor. On bin kişiyi idare ediyor. Bunun kaynak israfı olduğu kanaatindeyim. Mevcut rektörlük seçimlerinde benim siyasi hayatımda görmediğim çirkinlikler oluyor.” gerekçesini ileri sürdü. Cumhurbaşkanı, Suriye ve düşürülen uçak gündeminin görünmez hâle getirdiği çok önemli bir meseleye parmak bastı zira seçim dönemlerinde üniversitelerde oy hakkına sahip öğretim üyeleri arasında nasıl lüzumsuz kamplaşmalar, kırgınlıklar, düşmanlıklar yaşandığını bilenler biliyor. Devlet üniversitelerinde öğretim üyeleri memur statüsündedir. Evet, sıradışı bir memuriyet ama sonuç itibariyle üniversiteler genel bütçeden aldıkları ödenekle ayakta duruyorlar. Memurların âmirlerini seçtiği tek bürokratik kademe üniversitelerdir ve bu sistemi icad edenler, herhâlde öğretim üyelerini “âkıl, mutedil, bir mânâda ideal insan” olarak değerlendirip bu camianın kendi yöneticilerini seçebileceklerini öngörmüşlerdir. Peşinen belirteyim ki bu varsayım yanlıştır. Üniversite hayatımda dört-beş kere seçim gördüm, üçünde oy kullandım, Cumhurbaşkanı’nın, “Siyasi hayatımda görmediğim çirkinlikler” diye imâ ettiği kulisleri kenarından seyrettim. Daha sonra, rektörlerin meslektaşları tarafından seçilmemesi gerektiği yolunda muhtelif tarihlerde yazılar kaleme aldım. Doğru olanı, devlet üniversitelerinde rektörlerin YÖK tarafından tâyinle seçilmesidir; akademik huzurun korunması bakımından bu yol, mükemmel olmasa bile seçimden daha iyidir. Atama usûlü bürokrasinin en yaygın tarzıdır. Devlet üniversiteleri modeli devam ettiği sürece, seçim yerine tâyin daha isâbetli olacaktır. Cumhurbaşkanı, yıllarca emek verilerek kazanılmış ilmî birikimlerin birdenbire idari bir görev uğruna israf edildiğini imâ ederken de haklıdır; kötü olan, devlet üniversitelerinde görev yapan öğretim üyelerinin idari görev hırsının seçim usûlü ile kışkırtılmasıdır. Akademik iklim bir hayat tarzıdır ve diğer memuriyetlerden bu niteliği ile farklılaşır; aynen askerlik, gazetecilik veya sporculuk gibi. Bir akademisyen kendini gerçeği aramaya yönlendirmiş, araştırmaya âşık, var olan bilgiyi geliştirmek ve genişletmeye kendini adamış özel bir insandır ve bilim adamları fakülte, enstitü veya üniversitenin idari işleriyle uğraşmak gibi izafi olarak bilimin kendisinden daha lezzetsiz, rutin ve bir bilim adamının varlık sebebine aykırı bir uğraşa iltifat etmezler. Oysaki bizim üniversitelerimizde daha doktora derecesi aldığı günün ertesinde idari görev kollayan, yükselmeye hevesli tipler anlamlı bir topluluk oluşturacak kadar çok göze çarpıyor. Hâliyle rektörlük seçimleri, “Akademik terfilerde ve gruplaşmalarda işe yarar” dikkatiyle bilimden başka hevesler taşıyan öğretim üyeleri için yüksek adrenalin ihtiva eden bir politik düzlem anlamına geliyor. İdari görevi küçümseyen, bilim adamlığına yakıştıramayan ve sadece asıl işini iyi yaparak mutluluk arayan az öğretim üyesi gördüm ve tanıdım; bu cümleyi kaleme alırken mahcubum. Cumhurbaşkanı’nın seçilmiş rektör adaylarını atarken (evet, bu da bir garipliktir ve seçim kazanmış altı adaydan birisi, sıra gözetmeksizin, Cumhurbaşkanlığınca atanmaktadır) ne türlü baskı, telkin, rica, polemik ve entrika ile karşılaştığını kolayca tahmin etmek zor değil; aslında büyük yankı uyandırması gereken sözlerinin kum kovasına düşmüş bir bilye gibi yankısız kalması çok dikkat çekicidir. Devlet başkanı problemi şüphesiz en iyi görecek durumda olanların başında geliyor fakat iki rektörlü model, yaraya merhem değildir; esasen her üniversite bünyesindeki genel sekreterlik makamı idari işlere bakan bir birim olmasına rağmen uygulamada problem çözmüyor. Benim teklifim şudur: Rektörler YÖK tarafından atanmalı, idari sorumlulukları ise hâlen mevcut bulunan genel sekreterliklere aktarılmalı. Daha iyi teklifi olan varsa bilmek isteriz. |
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Dereler düz bağladı; dibi yarpuz bağladı…
14.07.2016 - Pijama dâvâsı
13.07.2016 - Ördek düdüğü
11.07.2016 - ‘Pozitif milliyetçilik’ nedir; nasıl yapılır?
10.07.2016 - Bir ‘şirket’ hikâyesi
8.02.2016 - Eey İzlanda, sen kimsin ya?
7.02.2016 - Dünyanın bütün mustazafları, birleşin!
6.02.2016 - Sert bir Bayram tebriki yazısı
4.02.2016 - Bir ‘flashmob’ videosundan öğrendiklerim
3.02.2016 - Narkotik ihbar!
2.02.2016
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Mourad
Kisa ama guzel bir yazi! Ellerinize saglik!
Defne Gürünlü
Çok haklısınız , malesef hep aynı yabancılaşmayı yaşıyor ve hissediyoruz , ve şehrimiz hızla bizim şehrimiz olmaktan çıkıyor ,