Aydın Selcen
İkisi aynı anda çalınırsa kakofoni, düpedüz kuru gürültü olur. Doğru, ölümü gösterip, sıtmaya razı eder gibi, alana askeri adaleyi sürüp, diplomatik beyni masaya çekmek de bir taktik. Tüm bu taktikler, bütüncül, kendi içinde tutarlı bir strateji içinde çalışırsa. Hani askerlerin “amaç-tanım-kapsam” diye diye sittin senedir monşerlerin kafasına kaktıkları ünlü çizelge tutkusu bu. Oysa hayat çok daha karmaşıktır. Avını yutmuş boa yılanı gibi bir yerlerin üzerine fiilen, bazı dosyaların üzerine düşünsel olarak çöküp, beklemek uzgörü değildir.
Atlıyor MSB Akar bir F-16’nın arka koltuğuna turlayıp geliyor Doğu Akdeniz semalarını. Alkış kıyamet. Değerli uzman Arda Mevlütoğlu kalkan uçakların silâhsız oluşunun da, bizatihi bir “kararlılık göstergesi” olduğunu belirtiyor. Ben daha doğrudan “ne gerek vardı” ve “muhatap kimdi” diye soruyorum. İçerisi mi dışarısı mı? Zira vakumda değerlendirme yapamıyoruz. Osman Kavala’yı 1000 küsur gündür zindanda tutan, II. Abdülhamit eleştirildi diye televizyon kapatan, Giresun’u HES’lerle bezeyip sonra sel felaketine şaşıran vb pek çok “icraata imza atan” bir rejimin –varsa- dış politikasından söz ediyoruz çünkü.
Zaten o uçuşun ardından bir top atışı: Binlerce kilometre uzaktan gelenler vs vs geldikleri gibi giderler vs vs. Sanırsınız Kemal Paşa, Boğaz’da demirli işgal donanmasına bakarak konuşuyor. ABD Doları, Türk Lirası karşısında uçuşa geçerken, MSB Akar da F-16’yla uçuyor. Bundan kısa bir süre önce Cumhurbaşkanı Erdoğan “Türkiye adeta bir uçuşun içerisinde” demiyor muydu? E şimdi gel bunun “teknik” analizini yap. Aynı anlarda, Dışişleri’nin meslek erbabı elinden çıkma olduğu anlaşılan işçiliği nadiren düzgün bir açıklamayla NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in “ayrıştırma” (“deconfliction”) için “teknik” müzakere önerisine olumlu yaklaşıldığı duyuruldu.
Ancak o arada sarayda toplanan “YİK” ise bir başka alem. Necip medyayla paylaşılan “ifadeler” fahrettinaltungiller kaleminin adeta bir başyapıtı: “Yerle yeksan etmek”, “başka bir anlam kazanmak” ne ararsanız var. Ötesine de geçildi, Cumhurbaşkanı Erdoğan “siyasi olarak yok hükmünde kabul edilen bir devlet” olduğumuzu dahi söyledi. Milat olarak 2018 kastediliyor sanıyorum yahut son “herkesle aynı anda papaz olma” dönemi belki, bilemiyorum. Matah bir tutum değil ama masasına koyup karşısındaki sandalyeye ilişmiş, soğuk terler dökerek beklerken imza kartonunu (“paraför”) iki elle tutup, kucağınıza atıveren büyükelçilerden öğrenilirdi yani bu kâtiplik mesleği.
Eylemle söylem makasının açıldığı ortada. Kemal Can dünkü köşesinde “Yoksa tam da böyle olması tercih edildiği için, dış politika böyle mi yürütülüyor? Meselelerini güçle çözebileceğine inanılmasa bile, ‘güç göstermenin’ kendisi bir siyasi tercih olabilir mi acaba? Hatta bu politikanın temelinde çözmekten çok sürdürmek mi var?” diye sorarken doğru noktaya parmak basıyordu. Revizyonizm beğeniliyor. Kamuoyunda karşılığı var. Prim yapıyor. Muhalefet bile çaktırmadan, içten içe heyecanlanmıyor değil. Top Erdoğan’ın ayağında. Yarın “Efendiler, AKP de misyonunu tamamlamıştır, kapatıyorum, ‘Vatan ve İman Partisi’ni kuruyorum, bu hareketin tek amacı başkanlık sisteminin bekası ve beni seçim yoluyla iktidarda tutmaktır; bundan sonra herkes VIP!” diye bir çıkış yapsa, yine afallar, yine aval aval bakar muhalefet.
Buyurunuz, “siyasi yorum” yapan Sözcü’nün Beştepe’nin üzerinde Mustafa Kemal’in Kocatepe’deki ünlü pozunu yansıtan ışık gösterisini “İşte Bu” manşetiyle vermesi. Aynı propaganda etkinliğini “İHA’ları sürü olarak kullanabilmek önemli gibi “teknik yorum” yapanlar da ayrı. Gelin bu kişilere Haffner, Klemperer, Fraenkel deyin şimdi. Gelin onlara Speer’den, Rieffenstahl’den söz edin. Haydi hep beraber ergen coşkusuna kapılalım. Bakın çıkıp muhterem Direktör-ü Hümayun-u İletişim Fahrettin Altun oturduğu yerden Fransa Cumhurbaşkanı Macron herkesin içinde gazeteci Georges Malbrunot’yu azarladığı için ayar verdi, onu da alkışlayalım.
Savaş timpanilerine, diplomasi kemanlarının eşlik ettiği bu kakofonik senfoni (!) siyasetin tam da kendi. Arka planında sarayda el etek öpen, İstanbul Üniversitesi’nden fahri doktora alan AİHM Başkanı Spano rezaleti var. Daha önceki “açar kapıları yollarım sığınmacıları” restinde olduğu gibi Erdoğan, Avrupa kurumlarının ikiyüzlülüğünü bundan güzel teşhir edemezdi, “helâl olsun” demek gerek, ben diyorum şahsen. Bu bağlamda hem Avrupa yapısının hem Putin Rusya’sının sınavlarından başlıcası da Belarus’daki durum. Bir gözümüz elden geldikçe Belarus’ta olmalı, “Belarus nere?” deyip geçmemeli.
Yazının altına dipnot olarak koymaya gerçekten gönlüm el vermedi, Sayın Barış Soydan’ın T24’teki makalesini buraya koymak istiyorum. İçten olduğu denli, çok önemli bulduğum bu yazı, tabiatıyla öyle olduğunu kesinlikle iddia etmiyorum, adeta benim bir önceki “Olmuyor” başlıklı yazıma bir yanıt niteliğinde de aynı zamanda. Orada Soydan ülkeleri birbirleriyle karşılaştırırken, seçkinlerin fark yaratan değerine de dikkat çekiyor. Gerek dış politika gerek daha geniş açıdan demokratik cumhuriyet sorunlarımıza yanıt da belki bu.
Fransa gibi küresel ölçekte üst sıralardaki bir devlet geçtiğimiz günlerde daha önceki destek paketlerini dörde katlayarak 100 milyar avroluk bir ulusal ekonomiyi ayağa kaldırma paketi açıkladı. Hedefleri 2022 yılında milli gelirlerini pandemi öncesi döneme geri getirmek. Böylece Alman maliyesinin AB’ye dayattığı tutumluluk (“austérité”), denk bütçe gibi “alternativlos” ilkeler pencereden atılmış oldu. Jean Marie Colombani, paketi olumlarken, Almanya’nın zamanında “erdemle” çok çalışıp, kenara ayırdığı akçeyle pandemi hasarını yönetmeyi becerdiğini de hakkaniyetle teslim ediyor. Paketin en temel özelliği yeşil ekonomiye dönüşümü hızlandırmak.
Yeşil dönüşümü geçtim, bizde durum nedir? Timpaniler, kemanlar derken senfoni orkestrasının kasasında örümceklerin ağ ördüğü gerçek. Erdoğan’ın seçime doğru “öne kaçışının” hızını da herhalde bu durum belirleyecek. Muhalefet, sözde teknik alana sıkışmayıp, kısa ömürlü milliyetçi hamasete de kapılmayıp, akılcı tutum örebilirse tünelin ucundaki ışığı görüp, kamuoyuna da gösterebilir. Memur kafasıyla, teknik alana sıkışarak bu işin olamayacağını NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in akim kalan “ayrıştırma” girişimi kim bilir kaçıncı kez bize kanıtlamış olsa gerek. Aklın, düşüncenin olmadığı yerde zifiri bir karanlık mı egemendir, yoksa nöronlar arasında cızırtılı bir takım kıvılcımlar, ışımalar gözlenir mi? Ona bakıyoruz. Pek yakında öyle veya böyle anlarız.
Yazarlar
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024