Ayhan ONGUN
Gün geçmiyor ki, Bodrum sahillerinden ilkel koşullarda Yunan adalarına geçmeye çalışanlardan ölüm haberleri gelmesin.
Bugün Akyarlar civarında bulunan cesetlerden birinin iki aylık bir bebek, üçünün kadın olduğu söyleniyor. Büyük olasılıkla kadınlardan biri de o bebeğin annesidir.
Şu günlerde binlerce göçmen, ölümü göze alarak kendilerini karşı adalara atmak için Bodrum da parkları, bahçeleri mekan tutmuş vaziyette.
Olayın sosyal boyutunu incelediğimizde yürek acıtan gerçeklerle karşılaşıyoruz.
Ne üzücüdür ki; insanların çaresizliği üzerinden ticaret yapılıyor.
Organize suç örgütlerinin, çetelerin eline düşen çaresiz göçmenler; inadına ve ölümüne bu umuda yolculuğu sürdürüyorlar.
Kaldı ki, karşıya geçmek de tek başına çözüm değil. Onları Kos adasında polis şiddeti, halkın nefret ve tepkisi, geleceğe yönelik belirsizlik bekliyor.
Açlık, açıkta kalma, aşağılanma, dayak cabası……
Sabahları Bitez sahilinde yürüyüş yapıp denize girenler, cami avlusunda üst üste yatan esmer tenli genç çocukları görürler.
Sahilin sonunda Engelliler için yapılan Özgür Plaj, hava karardığı andan itibaren sanki bir toplama kampına dönüyor.
Birkaç parça eşyalarını başlarının altına alıp tavşan uykusuna yatanlar, sabaha karşı gelecek telefonu bekleyerek hayal kurmaya başlıyorlar.
Bodrum sahillerinden tahminen binlerce göçmen karşı adalara geçtiler belki ama bu arada batan tekne ve botlarda kadın-çocuk ölen yüzlerce insan oldu.
Kuşkusuz egenin karanlık sularında umuda yolculuk sonunda yaşamını yitiren binlerce göçmen oldu.
Kimilerinin tekneleri batırıldı, kimilerinin botları vuruldu, kimileri orantısız güç kullanımı sonunda öldürüldü.
Kıyaslamak pek doğru olmayabilir ancak terörle mücadele adı altında sürdürülen savaşta yitirdiğimiz şehitlerimize gösterilen ilginin binde birini bu çaresiz, zavallı insanlara gösteremez miyiz?
Ülkesi, kimliği ne olursa olsun, adı ister Mehmet, ister Muhammed olsun; ölenler insan, her ölenin bir anası, kiminin çocukları var.
Egenin mavi derinliklerinde boğulup gidenlerden kimilerinin anası da oğlunu Kos’da sanıyor. Sanıyor ki, oradan Avrupa ülkelerine geçecek, çalışacak, para kazanıp, bir kısmını da kendilerine gönderecek.
Belki, gün gelecek bir ülkeyi sonu belirsiz bir karanlığa sürükleyen, kendi halkına zulmeden diktatörlerden kurtulacaklar, bu kabus dolu günler son bulacak hayaliyle Kos’ta sandığı oğlunu bekleyecek.
Tüm dünyanın gözü önünde süren bu insanlık dışı drama seyirci kalanlar, en az Esad zalimi kadar suçludurlar, sorumludurlar.
Bizim gibi ülkelere demokrasi dersi vermeye kalkan o anlı şanlı gelişmiş Avrupa ülkeleri, ABD, BM ve uluslar arası yardım kuruluşları gözlerini ve kulaklarını kapatmış, yalnızca izliyorlar.
Şu günlerde bu bölgeye akın eden yabancı ajanslar, gazeteciler ise işin daha çok magazin yanıyla ilgililer.
Egenin farklı sahillerinde yaşanan aynı tür sorunların yerel akıl ve imkanlarla çözülemeyeceği ortadadır.
O zaman Türkiye için yaşamsal öneme sahip bu göçmen sorununun çözümüyle ilgili köklü, kalıcı önlemler alınması gerekmektedir.
Bir yanda askıya alınan çözüm süreci, rafa kaldırılan yeni anayasa çalışmaları, diğer yanda, ilerde daha büyük sorunlar yaratacak göçmen sorunu, orta yerde de koalisyonculuk oynayan siyaset aktörleri.
“İstemem, yan cebime koy” türünden nazlanmalar, yapılacak erken seçimde kullanmak üzere siyasi malzeme toplamalar, kendisi sorunun kaynağı olanlardan sorunun çözümünü beklemelerle boşa geçen günlerin ardından, hala anlamsız polemiklerle halkı uyutanlar, gün gelecek bu vebalin altında ezilecekler.
Anasının Kos’ta sandığı, kendisi Egenin derin sularında yatan göçmen çocuğun ahı yerde kalmayacaktır.
Sizin siyasi hırs ve çıkarlarınız uğruna yok olup giden bu insanların, askıya aldığınız çözüm sürecinin, rafa kaldırdığınız anayasanın hesabını er geç vereceksiniz.
Yanı başımızda oynanan bu trajedinin sorumlularını bilmek, gözlerimizin önünde yaşanmasına karşın hiçbir şey yapamamanın utancından kurtulmak istiyoruz.
Suriye’nin bir harabe köyünde, Kos ta sandığı oğlunu bekleyen ananın yüzü suyu hürmetine şu insanlık dramına bir son verilsin artık.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2021
31.03.2021
17.03.2021
3.02.2021
23.10.2020
30.09.2020
28.07.2020
19.05.2020
15.05.2020
19.03.2020