Berrin Sönmez
Muhafazakar camianın ağır toplarından Nevzat Tarhan, bilimsellikle uzaktan yakından ilişkisi olmayan iddialarına bilimsel yanıt beklediğini beyan etmiş. İnsanın isminin başında Prof. Dr. unvanı olunca, psikiyatrist ve bir üniversitenin kurucu rektörüyse ağzından çıkan her kelam, akademik çalışma hüviyeti kazanır, sanılıyor. Psikiyatristin hukuk yorumu, kendi başına uzmanlık gerektiren ataerkil şiddetle mücadele alanına ilişkin yorumu, tartışmasız kabul edilsin isteniyor, galiba. Kalbi tekleyenin göz doktoruna gitmesine benzeyen bir durum var ortada. Fakat asıl vahim olan göz doktorunun kalp sağlığı için hastaya görüş beyan etmesi tabii. Hele konu İstanbul Sözleşmesi’yse herkesin durmaksızın konuşması, yazması, kara yazgı olup çöktü üstümüze.
Profesörümüz de satır aralarını okumak üzerinden kurmuş sözünü. Sihirli sözcük gibi çok çarpıcı bir ifade ‘satır aralarını okuyalım’ çağrısı. Takipçilerinin etkilenmesi kaçınılmaz. İç politikanın, dış politikanın, ekonominin, eğitimin, askerliğin, silahın-külahın, iş cinayetlerinin, ataerki cinayetlerinin, her türlü hak ve adalet arayışının da komplo teorisi şeklinde okunduğu toplumda, tartışmalı konuların somut gerçeklikle sınırlanıp, kendi bağlamında yürümesi, beklenemez. Türkiye öyle bir dünyada değil. Bambaşka bir yer burası. İnsan hakları, ‘en insanın hakları’ olarak anlaşılır mesela. Sadece erkek değil burada ‘en, öz, hakiki insan’ ne anlama geldiği bilinen o yerli ve milli refleks sahibi kişi oluyor. Kadınlar, eşcinseller ve muhaliflerle, evrensel değerleri benimseyenler -ki evrenselin yerli ve milliyi de içermediğini söylemek milli kültüre açıktan hakarettir-, insan hakları yönünden kapsam dışı (Homo Sacer) sayılıyor. Böylesine çifte standartlı, riyakar uygulamaların gerçekleşebilmesi için her konu tepe taklak konuşulur. Konulara bir kere takla attırılması da yetmez çoklu perendelerle çember çizilerek ilerlenir tartışmalarda. E, koskoca profesör memleketin halini bilmeyecek değil ya o da attırmış perendeyi metne ve hasıl olan karmaşada seçivermiş hemen satır arasını. Bakalım ne hikmetli kelam etmiş:
“Eğer toplumsal cinsiyet eşitliğini ‘kadın erkek biyolojik olarak eşittir’ olarak anlıyorsanız yanlıştır.” Sağ olsun iyi ki yazmış bunu zira dilimizde tüy bitmişti de anlatamamıştık bir türlü. Ve kadınlara büyük bir lütufla “yasalar ve fırsatlar yönünden eşittir ve eşit olmalıdır” buyurmuş. İnsanlıkta eşitlenmek anlamını veremiyor ama ‘eh bu da bi ihsan’ neticede razı olup susmak düşsün kadınlara, isteniyor. İhsan etmek makamında çünkü her alana hakim hem de kelimenin tam anlamıyla hakim: Ne de olsa hem dindar hem profesör hem erkek, var mı daha ötesi bildiğin erk işte. Her şeyin en iyisini bilir ve ötesi hükmedebilir. Biyolojik eşitlik değildir hükmünü verdikten sonra garip şekilde sanki toplumsal cinsiyet eşitliği kavramı, biyolojik eşitlik iddiasındaymış gibi gayet bilimsel olarak yanlışlamak için deliller getirmeye de üşenmemiş var olsun. Genleri farklı dedikten sonra psikolojileri de farklı demiş örneğin. Orada kafalar karışıyor işte. Yani psikiyatrist söyleyince, o bilim alanındaki farklı yaklaşımlardan birisi akademik çalışmalarla kanıtlanmış gibi duruyor. Psikolojik fark meselesi, birden bire bilimsellik vasfına kavuşuyor, sanılabilir. “Çünkü duygu ifadeleri farklıdır” diyor ama ifade işin içine girdiğinde buna davranış, deneceği bilgisini vermeyi unutmuş. Toplumsal, eğitimsel, kültürel edimler söz konusu, kısmına hiç girmemiş, bu yorumla ilgili olarak.
Eril ve dişil beyinler üzerine bir dizi bilimsel(?) bilgi aktarımıyla şefkatli, anneliği daha iyi yapan, ağlayan vs kadın ile analitik düşünebilen, rekabetçi erkek, sonuç ve süreç odaklarında cinsiyetler arası farklılaşma gibi uzun listeyle sıraladığı davranış özelliklerini, beyin fonksiyonları gibi sunuvermiş. Ama tabii bilimsel olması için sonuna bir doğru eklemiş, sağ olsun: “Anne, baba, eş ve iş insanı rollerini öğrenirler. Çünkü rol paylaşımı biyolojik değil sonradan öğrenmedir. Çünkü kimlik duygusu, etnik, sosyal, kültürel veya cinsel olsun sonradan öğrenilir, doğuştan ve içgüdü değildir, öğretidir, edimseldir.” Toplumsal cinsiyet kuramının, ‘cinsiyet rolleri, doğuştan/yaratılıştan gelmez; inşa edilir; ataerkil cinsiyet kimliği inşa süreçleri, kadını, ikincilleştirir’ tezinin, bilimsel arka planını doğruluyor hoca. Fakat ‘inşa edilmiş cinsiyet rolleri’ yerine ‘rol paylaşımı’ ifadesiyle orada zihinlere çengel asıvermiş. İlla ki bir paylaşım olacak, bağımsız, özgür iradeyle yaratılmış/doğmuş insanın davranışları bağımsız, bireysel olamayacak, paylaşım şart, şeklinde bir soru işareti, yerleşiyor. Biraz yukarıda cinslerin, beyin fonksiyonlarındaki farklılık iddiası için delil niyetine sıraladığı özelliklerin ‘davranış’ olup antropoloji ve sosyolojinin, eğitimin, sanatın, edebiyatın, sosyal bilimlerin alanına girdiğini gözlerden kaçırdığı gibi davranışların öğrenilmiş, edimsel olduğunu da geçiştiriyor.
Aile için de mutluluk formülü sunuyor: “Biyolojik kimlik doğuştan, cinsel kimlik kültüreldir. Rekabetçilik ve tamamlayıcılık sonradan öğrenilir.” Burası tamam. Erkek için rekabetçi olmak kadın için tamamlayıcı olmak öğretilirse, toplum ve aile mutlu olur diyor, hoca. Beyin fonksiyonları farkı olarak “erkek daha rekabetçidir” delilinin, biyolojik değil kültürel, öğrenilmiş olduğu çıkıyor ortaya. Tamamlayıcılık kısmı da ilginç şekilde bir arada yazıldığı için kadına düşen rol. Rekabetçi erkeği tamamlayacak yani onunla rekabete girişmeden eksik yanlarını perdeleyerek, eksik yokmuş gibi gösterecek bir kadın olmalı mutlu aile, mutlu toplum için. Hımm bu makbul kadına dayalı mutluluk formülü masallarda kalmamış demek ki. İnsan teki yani birey olamıyor, bu bakışta kadın. O ‘asıl insanın’ âdemin, humanın mütemmim cüzü, tamamlayıcı parçası kabul ediliyor. Dinî, yerli ve millî değerler olarak sunulan bu anlayış, bilseler Kur’an’dan ne kadar uzak. Bilirler de ama “cinsiyetler, ırklar ve diller arasında üstünlük yoktur (Hucurat-13)” şeklindeki İlahî hükmün, kadın-erkek yaratılış eşitliğini izah ettiği şeklinde anlamayı sindiremezler içlerine. Kim sindiremez dersek ‘müminin ataerkil olanı’ diyebiliriz ki bu verilebilecek cevapların en kibarı olur.
Tabii tüm bu laf salatası, kadın ile erkek arasındaki biyolojik farklılıkları işaret etmek için olmadığı gibi kadın erkek eşitliğini reddetmek gayretiyle de sınırlı değil. Asıl mesele “üçüncü cins yoktur” hükmüyle ilişkili. Ve önerme şöyle kuruluyor: “Biyolojide kadın ve erkek cinsiyetleri vardır öyleyse üçüncü cins yoktur.” Hoca toplumsal cinsiyetin, biyolojik cinsiyetle ilgisi olmadığını en başta ‘söyler gibi’ yapmıştı ama yine bir takla çıktı karşımıza. Sanki eşcinseller kendilerine ‘üçüncü cins’ diyormuş gibi yapıp, onların iddiasını çürütüyormuş gibi gayet bilimsel(?) bir önerme kurmuş. Biyolojide yok kısmı için, biyoloji dediğimiz anatomi atlasından mı ibaret, hormonlar biyolojiye dahil değil mi, sorularıyla hiç meşgul etmeyelim şimdi.
İstanbul Sözleşmesi için, toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesinin “cinsel adalet” şeklinde yorumlanması mümkün olmayacaksa kaldırılmalı, hükmünü veriyor, ünlü ve saygın bilim insanımız. İcat ettiği o cinsel adalet kavramının eşcinseli kapsamayacağından gayet emin görünüyor. Tuhaf. Perende dediğin illa ki çapraz duruş olmuyor yazık ki. Bir aşaması doğru duruşa dönüveriyor işte. Toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesini takla attırarak okurlarına, takipçilerine sunan büyük psikiyatrist bir an geliyor kendisini yanlışlamaktan da kurtulamıyor. Özellikle sözleşmede geçen kadın, kız çocuğu kavramına itiraz ederken baştan itibaren tüm söylediklerini kendisi çürütmüş, eksik olmasın.
Çok bilimsel cevap istediği bilimsel sorularından birisine hiç bilimsel olmayıp tamamen duygusal bir cevap vererek bitireceğim. Diğer soruları, fırsat olursa başka yazılara konu teşkil edebilir. Ama olmasa da olur çünkü defaatle ve her yerde cevabı verilmiş soruları, ilk defa kendisi akletmiş edasıyla yöneltiyor. Ama illa ki iki kelam edeceğim o bir soru garip şekilde kara propaganda lobisinin son haftalarda keşfedip, diline doladığı ve çok güldüren bir soru. Ancak gülmenin ötesinde ‘satır arası okuma’yı tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermesi bakımından hayli önemli.
Şöyle buyurmuş hoca, iki numaralı sorusunda: “İstanbul Sözleşmesi kadın kavramını 18 yaşın altındaki kızlar için de kullanarak, halen anne babanın doğal vesayetinde olan gençlerde ‘rastgele cinselliği’ teşvik etmesi bizim doğrularımız olamaz.” Şu satır arası okuma işi şahaneymiş hakikaten. Kavramları keyfince ‘doldur boşalt’ işi kafa konforu sağlıyor olmalı. Ya hu hoca, bari insaf ile kendi kurduğun önermeye sadık kal. ‘Biyolojide iki cins vardır (kadın-erkek) üçüncü cins yoktur’ iddiana bari kendin sadık ol da ‘kız’ isimlendirmesini, bu soruyla üçüncü cins saydığını, düşünmesin okur. 18 yaş altı kız çocukları için de sözleşmenin kadın kavramına dahil olduğunu belirtmesi, anne baba rızası dışında cinselliğe belki, eşcinselliğe yol açacak bir hüküm olarak okunmuş, satır arasında. Bunun için İstanbul Sözleşmesi’nin iptalini istemeden önce hadi lütfen bu iddia sahibi profesörümüz ve bu iddiayı diline dolayanlar, hepiniz önce nüfus müdürlüklerinin iptalini isteyin. Bir günlük kız çocuğuna bile cinsiyet hanesinde kadın yazan TC kimliği veriyorlar, hiç utanmadan. Lütfen hatırlatın da üçüncü bir cinsiyet yazsınlar. Eliniz değmişken dördüncü cinsiyeti de isteyin oğlan bebekler için de doğruyu yapıp erkek değil oğlan yazsınlar. Neymiş efendim iki cinsiyet varmış. Bakın ne büyük iyilik edip sözleşmenin satır arasını okudular. Okumakla yetinmeyip, ilmiyle amel edip bizleri aydınlattılar da gördük iki ne ikisi ne üçü bir anda dört oluverdi sayelerinde cinsiyet kimlikleri.
Benim zamanım, mecalim ancak bu kadarına elverdi. En az iki numaralı sorusu kadar tutarlı ve mantıklı olan toplamda on altı soruya meraklısı şu bağlantıdan ulaşabilir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024
3.05.2024
5.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
8.03.2024