Celal BAŞLANGIÇ
'Dört Bir Yandan Kıbrıs' toplantısı için gittiğimiz Lefkoşa'da 'sabahın köründe' yaşanan ölümlü bir trafik kazası nedeniyle KKTC Hükümeti'ne gösterilen büyük bir tepkinin ortasına düştük. Çünkü insanlar kazanın sorumlusu olarak Türkiye'yle birlikte kış saatine geçmeyen, hükümeti görüyorlardı.
Öğrenciler, işçiler, aktivistlerden oluşan öfkeli bir kalabalık KKTC Başbakanlık binasının önünde toplanmış.
Ellerinde “İleri Saat Uygulaması Geri Alınsın”, “Büyümez Ölü Çocuklar”, “Katil Hükümet Hesap Verecek” pankartları var.
“Suudi Değil Avrupa”, “Herkes Burada Başbakan Nerede”, “Mersedesler Satılsın, Yollar Yapılsın” sloganları atıyorlar.
Tansiyon yükseliyor bir ara. Göstericiler KKTC Başbakanlık binasının demir bahçe kapısına yükleniyorlar. Kapı sökülüyor. Polisle arbede yaşanıyor.
Büyük bir öfke var günlerdir Kuzey Kıbrıs’ta. Lefkoşa’da başlayan gösterilere diğer kentlerdeki çoğu liseli protestocular da destek veriyor.
Öfkenin ağırlık noktası KKTC Hükümeti’ne yönelmiş durumda. Kızgınlık nedenleri arasında hükümetin saatleri Türkiye’ye göre ayarlaması da var.
Çünkü Değirmencik-Girne dağ yolunda günün erken saatlerinde meydana gelen kazada iki lise öğrencisi ile servis şoförünün yaşamını yitirmesinin nedenlerinden biri olarak Türkiye gibi Kuzey Kıbrıs’ta da kış saatine geçilmemesi, bu nedenle öğrencilerin daha gün ağarmadan okula gitmek zorunda kalması gösteriliyor.
Aslında bu kaza nedeniyle “Türkiye saati”ne dönük kızgınlıkların bu boyuta varmasında, AKP iktidarının Kuzey Kıbrıs’a yönelik uygulamalarına dönük tepkinin de etkisi büyük.
Bu uygulama nedeniyle Kuzey Kıbrıs’la Güney Kıbrıs arasında bir saat fark oluşmuş. Lefkoşa’daki yeşil hattın tel örgüsünün dibindeki kahvede otururken biraz ötemizde olan insanlarla aramızda bir saat fark olması garip geliyor insana.
Bazı Kuzey Kıbrıslılar “İmamın saatini değil, Avrupa saatini istiyoruz” diye tepki gösteriyorlar.
Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş ile bir toplantı yapan sendikaların talepleri arasında saatlerin dünya saatine göre ayarlanması da yer alıyor. Ancak Denktaş kabul etmiyor bu talebi:
“Şu anda tüm iş ilişkimiz Türkiye ile paralel. Bu kararı o yüzden aldık. Bu değişmeyecek.”
Sendikalar da “saatler dünya saatine ayarlanana kadar eylem ve grevleri sürdürme” kararı alıyor.
Türkiye’de daha geçen hafta bir tarikat yurdunda 11’i küçük kız 12 kişinin yanarak ölmesine gösterilen tepkiyle kıyaslanınca Kuzey Kıbrıslılar insanlığa daha yakın duruyor.
KUZEY KIBRIS’IN EŞBAŞKANLARI

Yuvarlak masa toplantısına Türkiye’den gazeteci ve televizyoncular Ayşegül Doğan, Banu Güven, Fehim Taştekin, Mehmet Güç, Mehveş Evin, Nazım Alpman, Celal Başlangıç ile Barış İçin Kadın Girişimi’nden Nimet Tanrıkulu, 78’liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can, Prof.Dr. Ahmet Sözen, Prof. Dr. Niyazi Kızılyürek, AKEL MK Üyesi Stavri Kalopsidiotou, AKEL Sözcüsü Stefanos Stefanou, BKP Genel Başkanı İzzet İzcan, BKP PM Üyesi Dr. Abdullah Korkmazhan, YKP Yöneticisi Murat Kanatlı, KTÖS Genel Sekreteri Şener Elçileri, Dayanışma Aktivisti Orhan Ererken, Akademisyen-Yazar Dr. Nikolaos Stelya, CTP Milletvekili Doğuş Derya katıldı.
Kuzey Kıbrıs’a geldiğimiz gün işte böyle bir “imamın saati” tartışmasının ortasında buluyoruz kendimizi.
Geliş nedenimiz “Dört Bir Yandan Kıbrıs” başlıklı bir yuvarlak masa toplantısı.
Türkiye 78’liler Girişimi düzenliyor toplantıyı. Ev sahipliğini de Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP) yapıyor.
Masanın etrafında gerçekten “dört bir yan” olacak. Kıbrıs’ın Kuzey’inden, Güney’inden, Türkiye’den ve Yunanistan’dan çeşitli partilerin, sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin yanı sıra gazeteciler, akademisyenler de katılacak toplantıya.
İlk günün programında çeşitli sivil toplum örgütleri ve gazetecilerle buluşmalar var. Ancak daha yola çıkmadan, sonuçsuz dağılan Kıbrıs müzakerelerinin gelecek ay yeniden başlayacağı haberi geliyor. Yaptığımız ziyaretlerde kimini umudunu yeniden tazelemiş, kimini de umutsuz görüyoruz.
Bir sendikacı cep telefonundan bir fotoğraf gösteriyor. Görüntüde KKTC Başbakanlık binası var.
“Başbakanlığın kapısını kırmıştık, bugün beton bariyer koymuşlar” diyor.
Ancak Doğu ve Güneydoğu Derneğini ziyaretimiz sırasında Eşbaşkan Kemal Uygun sorunun başka bir yanına değiniyor:
“Kıbrıslı örgütler değil de başbakanlığın kapısını biz sökseydik çok farklı muamele görürdük.”
Kıbrıs Pir Sultan Abdal Derneği Eşbaşkanı İlknur Işık Türkmen, Türkiye ile Kuzey Kıbrıs arasındaki farkı dile getiriyor görüşmemiz sırasında:
“Türkiye solunun üzerinden 80 darbesi buldozer gibi geçtiği için biz burada daha demokratik bir ortamdayız. Ancak burada bir eylem yaptığımızda bunun Türkiye solundan muhatabımızı bulamıyoruz.”
Hazır “Eşbaşkan” demişken bir tespitimizi de aktaralım. Kuzey Kıbrıs’ta “eşbaşkan” uygulaması yapan iki kuruluş var; biri Doğu ve Güneydoğu Derneği, diğeri de Kıbrıs Pir Sultan Abdal Derneği…
Zaten ertesi gün yapacağımız yuvarlak masa toplantısında da bu gerçeğin başka bir yüzü ortaya çıkacaktı. Türkiye’deki “eşbaşkanlık” uygulaması, kadınların siyasete, sivil toplum örgütlerine katılımı Kuzey Kıbrıs’a göre çok ilerideydi. Bu konuda Kürt siyasi hareketinin, HDP-DBP çizgisinin katkısı çok net biçimde ortaya çıkıyor. Ancak ertesi gün konuşulanlardan anlıyoruz ki Güney Kıbrıs kadınların örgütlü yaşama katılımı konusunda Kuzey Kıbrıs’tan da daha geri bir noktadaymış.
‘BU ÜLKEDE MAHSUR KALDIK’
“Dört Bir Yandan Kıbrıs” konulu toplantı için Türkiye’den, Yunanistan’dan, Kuzey ve Güney Kıbrıs’tan gelen katılımcılar bir masanın etrafında buluşuyor. İçlerinde parti ve sendika yöneticileri, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, gazeteciler, milletvekilleri, akademisyenler var.
İlk konuşmacı BKP Genel Başkanı İzzet İzcan. “Kuzey Kıbrıs’ta ne oluyor?” sorusuna yanıt arıyor.
“Henüz kurtulabilmiş değiliz” diyor İzcan, “Ne ekonomik olarak ne siyasi olarak kurtulamadık. Kuzeyde insanlar bir türlü geleceğini göremiyor. Asker ağırlıklı militarist bir rejimle yönetiliyoruz. Bu ülkede çözüm olmazsa biz kurtulamayız, normal demokratik bir ülke olamayız. Parlamentodaki bütün partiler hükümet oldu ama iktidar olamıyoruz.”
İzcan’ın çizdiği tabloda Türkiye-Kuzey Kıbrıs ilişkilerine dönük çok sayıda sorun var.
“AKP’nin Türkiye’de iktidara gelmesinden sonra Kıbrıs’ın kuzeyinde Sunni İslama dayalı bir yaşam örgütleniyor. Türkiye’nin küçük bir modeli hayata geçiriliyor. Milli Eğitim Bakanı, anayasaya aykırı olduğunu biliyor ama Sultaniye gibi bine yakın öğrencinin yatılı bir şekilde yetiştirilmesine izin veriliyor. Türkiye’nin Dışişleri Bakanı ‘Beş tane daha yeni okul açacağız’ dedi. Eğitim alanında da bir entegrasyon yapılıyor. Kıbrıs’taki entegrasyonda mülkiyet yapısı değiştiriliyor. Kıbrıslı Türkler asimile ediliyor. Türkiye’nin 28 bin vatandaşlık daha istediğine dair somut iddialar var. Bu yeni hükümet her şeye ‘Evet’ diyor. Karşılığında da para istiyor. Sadece ‘Bize para ver ayakta kalalım’ diyor.”
İzcan’ın anlattıklarına göre beş milyarlık bütçenin yüzde 80’i maaşlara gidiyor. Yatırıma para kalmıyor. Ekonomide özelleştirme adı altında kamuya ait ne varsa Kuzey Kıbrıslıların ellerinden alınıyor. Türkiye’den gelen ya da yerli sermaye gruplarına kamunun malı devrediliyor. Seçilmişler karar veremiyor özellikle Türkiye kaynaklı atananlar daha etkin oluyor.
Kuzey Kıbrıslılar olarak durumlarını “Bu ülkede mahsur kaldık. Türkiye’deki bütün hastalıklar buraya getirilmiştir” derken ısrarla sözlerinin Türkiye insanlarına karşı bir tavır olarak algılanmaması gerektiğinin altını çiziyor İzcan.
AKEL Merkez Komitesi Üyesi Haris Polikarapu, Kıbrıs’ın güneyindeki sorunları anlatırken tıpkı Kuzey’de olduğu gibi kamu mallarının yağmalanmasından, uygulanan neoliberal politikalardan yakınıyor.
“Kıbrıs Sorunu ve Müzakere Süreci” başlıklı oturumda Prof. Dr. Ahmet Sözen “19 aylık müzakere sürecinde ciddi bir ilerleme var ama taraflar bu süreci verimli kullanamadı. ‘Kıbrıslıların götürdüğü’ deniliyor sürece ama aslında süreci liderler götürüyor. İşbirliği tecrübesi ve kültürü yaratılmadan bir federasyona doğru gidiyoruz. İki toplumu federasyona hazırlayan güven yaratıcı mekanizmaları devreye sokmak gerekir” diyor.
Aynı oturumda konuşan Prof.Dr. Niyazi Kızılyürek yeniden başlayacak olan sürece pek iyimser bakmıyor:
“Uzun yıllar devam eden etnik çatışma sonunda Kıbrıslı Rumlar Kıbrıs Cumhuriyeti’ni, Kıbrıslı Türkler de coğrafyanın bir kısmını ele geçirdiler. Şimdi devlete karşı toprak noktasına geldiler. Taktik hata sonucu garantörler toprağı ve devleti konuşacaklar. Ankara ve Atina… O aktörlere bakınca pek iyimser olamıyorum. Ama yine de 1968’den günümüze kadar Kıbrıs müzakereleri olabileceği en iyi yerdedir.”
Yuvarlak masa toplantısı; yeni örgütlenme ve iletişim mekanizmalarının kurulmasına, daha geniş alanda güç birliği yapılmasına, dört bir tarafın birbirleriyle daha etkin buluşmalar gerçekleştirilmesine ilişkin önerilerle sona eriyor. Neredeyse herkesin görüşü aynı; “Çok verimli bir toplantı oldu. İyi ki yapmışız, katılmışız. Bu buluşmaları diğer coğrafyalarda da gerçekleştirelim.”
‘KÜRTLER BİRBİRİNİ ÇEKE ÇEKE GETİRDİ’
Girne’den Dipkarpaz’a uzanan bir geziye çıkıyoruz hep beraber. İlk durağımız Türkiye’den gelen Kürtlerin de yerleştiği Minareliköy.
Kuzey Kıbrıs’ta 20-25 bin dolayında Türkiye kökenli Kürt olduğu tahmin ediliyor. Bizim karşılaştıklarımızın büyük bölümü de Muşlu.
Çoğunun öyküsü “Abim Kıbrıs çıkartmasında buraya asker olarak geldi. Burada şehit düşünce büyüklerimiz mezarlığa ziyarete geldi. Sonra da kaldılar burada” ya da “Amcam çıkartma sırasında yaralandı. Ailecek ziyarete geldik. Sonra da gelip yerleştik” şeklinde.
Minareliköy’deki kahveyi dolduranların da büyük bölümü Muşlu. Ön sıralarda kadınlar var. Barış Anneleri gibi çoğunun başında beyaz örtü var.
Kuzey Kıbrıs’a geliş öyküsünü anlatıyor Beşim Ülgen:
“1984’te Muş’tan geldim. Ama ben kendimi Kıbrıslı hissediyorum. Benim acımla Kıbrıslı Türk’ün acısı aynı. 1975 işgalinden sonra Karadeniz’den, Çukurova’dan, Ege’den insanlar devlet tarafından getirilip buraya yerleştirdi. Kürtleri getirmediler. Çünkü o zaman Kıbrıs Türkünü asimile edemezlerdi. Kürtler birbirini çeke çeke geldi.”
Kahvedeki konuşmalarda bazı Kürtlerin evlerinden alınıp sorgusuz sualsiz sınırdışı edildiğini, vatandaşlıktan atıldığını anlatıyorlar.

Türkiye’den gelen gazeteciler ve aktivistler BKP yöneticileri ve gençlik örgütü üyeleriyle Dipkarpaz’da.
Dipkarpaz’da bizi BKP’li Belediye Başkanı Suphi Coşkun bekliyor. 1976 yılında, henüz altı yaşındayken ailesiyle birlikte gelmiş Kuzey Kıbrıs’a.
Savaş öncesinde yedi bine yakın Rum yaşıyormuş Dipkarpaz’da. Çoğu hayvancılık ve çiftçilik yapıyormuş.
“Biz geldiğimizde beş bine yakın Rum vardı burada” diye anlatıyor Coşkun:

Dipkarpaz’ın BKP’li Belediye Başkanı Coşkun, Apostolos Andreas Manastırı rahibiyle birlikte.
“Buraya gelmeden önce Rumları üç metre boyunda, yedi kafalı zannederdik. Dedelerimiz böyle anlatıyordu memlekette Rumları. Gelince öyle olmadıklarını gördük. Şartlardan dolayı Rumlar yavaş yavaş Güney’e gittiler. Dokuz-on yıl önce göç durdu. Şu anda 250-300 Rum kaldı. Burada Rumlara saygı gösterilmiyordu. Kiliselerine bakılmıyordu. Cenazelerine gidilmiyordu. Şimdi biz bu durumu değiştirmeye başladık. Artık halk burada Rumlarla birlikte yaşamak istiyor. Biz vatan edinmeye geldik buraya. Giden Rumlardan boşalan evleri göçmenlere verdiler. Kıbrıs Türkü hiç buraya yerleşmedi. Ancak yeni yeni yerleşmeye başladılar. Keşke Kıbrıs Türkü 30 aile olsaydı burada, Kıbrıs Türkü kültürü alsaydık.”
Yeni arkadaşlıklar, yeni dostluklar edinerek, yeni bilgilerle donanarak ayrılıyoruz Kuzey Kıbrıs’tan Arkamızda katmerlenmiş, kangrene dönüşme riski taşıyan yığınla sorun kalıyor. Ancak bu sorunları Türkiye saatine paralel yaşayarak çözmek çok zor görünüyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021