Celal BAŞLANGIÇ
Herkesin katili tanıdığı ama adını hiç kimsenin yüksek sesle söylemediği bir polisiye roman okuyoruz sanki.
Tam altı ay önce üç farklı şehirden kaçırılmışlardı; Ankara’dan, İstanbul’dan ve Edirne’den…
Ailelere göstere göstere, mahalleliyi tanık yapa yapa siyah Transporterlara bindirip götürmüşlerdi.
Hatta birini ailesiyle birlikte götürmüşlerdi Edirne’den Ankara’ya kadar.
Bir başkasında mahalleyi basan polis yelekliler dosya numarası bile vermişlerdi kaçırdıkları kişinin takip edilmesi için; işin ilginci doğru da çıkmıştı dosya numarası.
Altı ay boyunca tek bir haber alamadı aileleri bu dört kişiden. Savcılıktan Emniyet’e, TBMM’den İçişleri Bakanlığı’na kadar her yere başvurdu aileleri.
Devlet bir mezar sessizliğine bürünmüştü. Göstermelik de olsa tek bir araştırma, soruşturma yapılmıyordu.
Sanki savcıdaki, emniyetteki, Meclis’teki, bakanlıktaki herkes asıl failin kim olduğunu biliyor ve “aman benim üzerime sıçramasın” diye ağzını açmıyordu.
Altı ay boyunca tek bir haber alınamadı Yasin Ugan, Özgür Kaya, Erkan Irmak ve Salim Zeybek’ten.
Ne ilginç rastlantı ki üç ayrı şehirden kaçırılan bu dört kişi bir gece Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Şube’de ortaya çıktılar.
Polis aileleri arıyordu tek tek “Bir operasyon çerçevesinde yakalandı. Yarın sabah burada olun” diye.
“Kaçırılma tiyatrosu” bitmiş, “gözaltı tiyatrosu” başlamıştı.
Aileler, avukatlarıyla birlikte sabahtan itibaren beklemeye başlamışlardı Ankara TEM’de.
Bu kez polis tiyatro tekstini değiştirmiş “Operasyonda yakalandı” yerine “Bir GBT uygulanmasında yakalandılar” demeye başlamışlardı.
Ancak akşama doğru, o da 15-20 dakikalığına görebildiler altı aydır ortada olmayan eşlerini.
Dördünün de fiziki durumu neredeyse aynıydı; 15-20 kilo zayıflamışlar. Yüzleri solgun ve bembeyazdı.
Belli ki altı aydır güneş yüzü görmemişlerdi.
İşin garip yanı bu dört kişinin eşlerinden talepleri de aynıydı; “özel avukat istemiyoruz, Twitter hesaplarını kapatın, uluslararası kuruluşlara yapılan başvuruları geri çekin, milletvekilleri bu işi daha fazla kurcalamasın.”
Dördü de eşlerinin altı aydır nerede olduklarına ilişkin soruları yanıtlamıyor. Dördü de eşleriyle konuşurken odada bekleyen polisten gözlerini ayıramıyorlar.
Elbette eşleri de çok iyi anlıyor ki bu talepler kaçırılan kişilerin kendi iradi kararları değil. Bu nedenle ne Twitter hesaplarını kapatıyorlar ne de uluslararası kuruluşlara yaptıkları başvuruları geri çekiyorlar.
Gözaltı süreleri iki kez dörder gün uzatılıyor. Bu 12 gün boyunca sorgularına ne özel avukatları giriyor, ne de Ankara Barosu’ndan CMUK avukatı isteniyor.
Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkanı Kerem Altıparmak da gözaltı sürecinde yaşanan çarpıklığın altını çiziyordu:
“Bu olayda toplam 12 gün gözaltı uygulandı. Savcı sorguyu son gün yapıyor. Oysa bu insanların altı aydır kayıp olduğu iddia ediliyordu. Savcının ve şüphelileri iki kez gören Sulh Ceza Hâkiminin şu soruyu çoktan aydınlatması gerekirdi: Altı aydır neredeydiniz?”
Bu aşamada “gözaltı tiyatrosu” da tamamlanmıştı. Şimdi sırada “adliye tiyatrosu” vardı.
Adliyede koridor boşaltılıyor, ailelerin ve avukatların gözaltından getirilenlerle temas etmesi engelleniyor. Bu arada ortaya iki esrarengiz kadın avukat çıkıyor. Adliyenin arka kapısından sokulup tutuklamalar sonrası aynı kapıdan kaçırılıyorlar.
Aileler avukatların peşine düşüyor. Eşlerinin neyle suçlandığını, neler anlattığını öğrenmek istiyorlar.
Özgür Kaya’nın eşi yaşadığı adliye sürecini sosyal medya hesabı üzerinden anlatıyor:
“165 gün kaybedilen eşimin 12 günlük gözaltı süreci tutuklama ile sonlandırılmıştır. 12 gün boyunca bağımsız hekim muayenesini ve özel avukatımızı kabul ettiremedim. Bugün adliyeye getirildiler. Yanlarına yaklaşmayı bırak bulundukları koridorun giriş çıkışları bile kapatıldı. Ben eşimin avukatı olduğu söylenen şahsa, adına, şanına ne yaptıysam, kime sorduysam ulaşamadım. Eşim neyle suçlandı, ne ifade verdi, tek kelimelik bir bilgim yok. 165 gün olmayan eşim kendine avukat bulmuş, tutmuş ama adını bile bilmiyor. Yazıldı, çizildi, oynandı ve eşim tutuklandı.”
Tutuklanan dört kişi cezaevine gönderiliyor. Ancak aileleri kimin hangi cezaevine gittiğini bile bilmiyor. Bu kez eşlerinin gittiği cezaevini bulmak için büyük bir uğraşa girişiyorlar.
Bu arada yine altı aydır kayıp olan Mustafa Yılmaz ile Gökhan Türkmen’den henüz haber yok.
İşin daha da ilginci kaçırılan, sonra bulunan, gözaltına tutulan dört kişi çıkarıldıkları mahkemece tutuklanırken bu kez yeni bir kaçırılma haberi daha geliyor.
Kaçırılanların peşini başından beri bırakmayan HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu duyuruyor yine bu haberi.
Geçtiğimiz Salı gününden bu yana kendisinden haber alınamayın Eski Savunma Sanayi Müsteşarlığı çalışanı, KHK’lı Yusuf Bilge Tunç’un arabası Ankara’da terk edilmiş bir halde bulunmuş. Aile polise haber vermiş. Polis de “Arabayı bırakmış, kaçmıştır, burada kameraları izleyin, gelir” gibi bir yanıt vermiş. Olay yeri incelemeyi bile çağırmamış.
Çünkü kaçırıldıysa kaçıran da belli. Devletin polisi, savcısı, hâkimi şimdi kalkıp devletin derinlerine mi dalacak.
Bu işin devlet cephesi. Bir de mağdur olan Cemaatçiyi savunursa “FETÖ”cü, işkence gören Kürdü savunursa “terörist” olacağını sanan çakma demokratlar ve insan hakları savunucuları var ki onlarınki de “çifte standart tiyatrosu”.
Dedik ya herkesin katili tanıdığı ama hiç kimsenin adını yüksek sesle söylemediği bir polisiye roman okuyoruz sanki.
İnsanların kaçırıldığı, teker teker kaybedildiği, işkenceli sorguların ardından altı ay sonra ortaya çıkartılıp tesadüfen Ankara TEM tarafından gözaltına alındığı, kimliği meçhul avukatlar tarafından savunulduğu, sonunda tutuklandığı karanlık bir diktatörlük dönemini sahneye taşıyan bir tiyatro oyununda gibiyiz hepimiz.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021