Cemil ERTEM
Bugün Merkez Bankası’nın ‘yabancıların’ ağzını açık bırakan şu faiz kararından başlamak gerekecek. Karar sonrası bilgilendirme notu geçen Royal Bank of Scotland’ın gelişmekte olan ülkelerden sorumlu analistlerinden Tim Ash, Merkez Bankası’nın kararına inanamıyordu. Ash, “Türkiye’de Merkez Bankası enflasyonu dikkate almıyor, büyümeyi hedefliyor” diyerek aslında çok önemli bir gerçeği de ifade etti. Merkez Bankası’nın halen uyguladığını söylediği ancak fiili (örtük) olarak terk ettiği ‘Enflasyon Hedeflemesi’ tek başına bir para politikası programı değildir. Enflasyon Hedeflemesi, bir paradigmayı anlatır. Doksanların başında Washington Uzlaşısı ile hakimiyetinin doruğuna varan bu paradigma, ‘enflasyonla mücadele’ adı altında gelişmiş ülkelerden ziyade ‘gelişmekte olan ülkelerde’ ‘merkez bankası bağımsızlığı ve şeffaflık, hesap verilebilirlik’ gibi ilk bakışta teknik, ideoloji dışı kavramlarla anlatılmış ve uygulamaya geçirilmiştir.
Ancak hem Avrupa Merkez Bankası (ECB) hem de Amerikan Merkez Bankası (FED)‘fiyat istikrarı’ kavramını gelişmekte olan merkez bankalarına göre daha geniş yorumlamışlardır. ECB, hiçbir zaman ‘enflasyon hedeflemesi’ tabirini kullanmamıştır. Ancak fiyat istikrarını, farklı ülkelerin ortak para birimi içinde istikrarlı büyümesi olarak anlamıştır.
Öte yandan FED’in, bırakın enflasyon hedeflemesini, fiyat istikrarı konusu bile kapısından ancak şöyle bir girmiştir. FED’in nihai hedefleri daima, maksimum istihdam, istikrarlı
fiyatlar ve ılımlı uzun dönem faiz oranları olarak belirtilmiştir. Bu anlamda ‘enflasyon hedeflemesi’ denen ‘şey,’ ‘gelişmekte olan’ ülkelerin merkez bankalarının faiz aracıyla (yüksek faiz) piyasayı (fiyatları) kontrol etmeleri ve borç servislerini daha güvenceli ve yüksek primli hale getirme politikasından başka bir şey değildir.
Mesela bizde şimdiye değin, mevcut enflasyon hedeflemesi programı, temelde nihai hedef olarak önceden belirlenmiş enflasyon haddini almaktadır. Bu amaçla, hem kısa vadeli gösterge olarak hem de temel politika aracı olarak Merkez Bankası, kısa vadeli faiz oranlarını kullanmaktadır. En kritik nokta ise Merkez Bankası’nın bu programda görev tanımı içinde dış dengeyi sağlamak diye bir ödevinin bulunmamasıdır. Piyasaya bırakıldığı takdirde kendiliğinden kurlarla birlikte dış dengeyi sağlayacak olan faiz oranları, Merkez Bankası’nca iç fiyat istikrarını sağlamak amacıyla kullanılmaktadır.
Bu program, dış dengeden farklı bir iç faiz dengesi yaratmış ve dış dengeyi sağlayacak kritik faiz haddinin çok üstünde faiz değerleri oluşmuştur. Dalgalı döviz kuru uygulamasına rağmen, bu kadar yüksek cari açık vermemizin sebebi, uygulanan Enflasyon Hedeflemesi programı ile Dalgalı Kur Rejimi’nin çelişmesidir. Doğal olarak bu durum, ekonomiyi dış şoklara aşırı hassas hale getirmiştir. Bu program, aynı zamanda, dışarıya her yıl milyarlarca dolarlık kaynak aktarırken, içeride de buradan beslenen bir finans oligarşisi ve bunun siyasi temsilcilerini yaratmıştır. Şimdi Merkez Bankası ‘utangaçca’ bu garabetten vazgeçiyor. Dün TCMB,
tarihi bir kararla faiz düşürmüş ancak banka sistemindeki likiditenin de iplerinin elinde olduğunu, borçlanma faizlerini yükselterek anlatmıştır.
YENİ BİR PARA SİSTEMİ YENİ BİR DÜNYA
TCMB aslında, fiili olarak- kendileri kabul etseler de etmeseler de- ‘enflasyon hedeflemesinden’ vazgeçiyor. Ama ‘enflasyon hedeflemesi’ yalnız bir para politikası adı değil, bir paradigmayı anlatıyor. Bunun için de bu paradigmanın yürütücüsü ‘yabancılar’ ve onların yerli temsilcileri şu sıralar TCMB’sına çok kızıyorlar. Ama onlar kızmaya devam edecekler. Onları çok daha acı şoklar bekliyor. Çünkü dünya merkez bankaları yalnız enflasyon hedeflemesinden vazgeçmiyorlar. Dolardan da vazgeçiyorlar. Güney Kore Merkez Bankası, 13 yıldan sonra altın alarak rezervlerini çeşitlendirmeye devam edeceğini ilan etti. Merkez bankalarının altın talebi yılbaşından bu yana devam ediyor. Şunu kabul edelim; Bretton-Woods sistemi ve dolara bağlı dünya ekonomisi çökmüş durumda. 1931’de Britanya, sterlinin altına olan bağımlığını kaldırdığında hem altın para sistemi hem de Britanya’nın imparatorluk günleri bitmişti. Şimdi dolara bağlı kaydi para sistemi çöktü. Tabii onun ürettiği tüm vesayetçi siyasi sistemler de... Altın para sistemi çöktüğünde büyük kriz, dünya savaşı ile çözüldü. Ancak şimdi kriz savaşla değil, doğunun yeniden yükselişi ile çözülecek...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018