Cemil ERTEM
Bugün 1 Mayıs bütün dünyada işçinin, çalışanların bayramı.
1 Mayıs, sanayi devriminin acımasız koşullarının ortaya çıkardığı bir gelenek ve bunun için de “işçi sınıfının birlik, dayanışma” günü olarak anılıyor ve devam ediyor. Türkiye’de bunun pek böyle olmadığını biliyoruz. Türkiye’deki 1 Mayıslar, ne yazık ki, işçilerin değil, sermayenin kendini konsolide ettiği, “birliğini”sağladığı ve çalışanların kazanılmış haklarını elinden almaya çalıştığı bir gün olmuştur. Buradaki kanlı ve karanlık geçmişi biliyorsunuz; ama bunu biliyorsanız, şimdi bugünü, yeniden Türkiye’deki en gerici ve tekelleşmiş sermayenin kullanacağı, kendisini yeniden konsolide ederek, demokrasiye saldıracağı bir güne dönüştürmek isteyen sözüm ona “solun” nasıl bu sermaye tarafından, Taksim ısrarıyla kullanıldığını da görüyor olmanız lazım.
Yani işi, Nazi döneminde, nazilere ve İtalyan faşizminin babası Mussolini’ye selam veren gazeteye manifesto dağıttıracak kadar ileri bir yüzsüzlüğe de götürdüler. Ama zaten babaları Mussolini de böyle bir adamdı. Faşizmin en özgün “icatlarından” olan korporatizmi “sol” diye anlatıyordu. Türkiye’deki tek parti sistemiyle ve bu partinin (CHP) kendisi ile faşist korporatizm arasında bağlantı kurmak zor değil, zaten bu alanda yazılmış bir yığın kitap ve makale var. Ama sorun bu da değil; sorun, buradaki Goebbelsvari yüzsüzlük ve ahlaksızca yapılan algı yönetimi. Bunu umarım bugün, özellikle, şu 1 Mayıs günü işçiler görür.
Size Baltimor neyi anlatıyor?
Ancak bugünü, yeniden Türkiye’de teknokrat bir koalisyon hükümeti için, seçim öncesi kullanmak isteyen sermayenin onun uzantılarının senaryolarını ve nereye dayandıklarını da biliyoruz. Dayandıkları yer, çok açık olarak, sanayi devrimiyle ortaya çıkan, işçileri-özellikle çocuk işçileri- acımasızca, ölümüne çalıştırarak yayılan savaşa ve kirli finansa dayanan sermayedir. Bu, gerçeği görememek, tam şimdilerde dünyayı ve dünyanın içinde bulunduğu değişimi de görememek anlamına gelir. Örneğin ABD’de, en son Baltimor olmak üzere, siyahlara yönelik devlet şiddetiyle Fed’de yüksek faiz isteyen neocon cephesi arasında ilişki kuramıyorsanız ve bu olaylara sadece siyah gençlerin birikmiş öfkesi olarak bakıyorsanız, sanayi devrimi ile 1 Mayıs arasındaki ilişkiyi de, kuramıyorsunuz anlamına geliyor bu. Evet, sanayi devrimi sırasında ve sanayi toplumunda 1 Mayıs yalnızca işçilerin dayanışma günü idi ama bugün 1 Mayıs, artık tüm çalışanların günü…
Devam edelim; ABD parası olan doların, neocon cephesinin tüm ısrarına rağmen, eskisi gibi, aşırı değerli devam edemeyeceğini söyledik. Çünkü değerli dolar, ABD ekonomisini felç ediyor, ABD artık değerli dolarla devam edemez. İşsizlik artıyor, Baltimor bunun açık sonucudur.
Dolara ne olacak?
ABD parasının bir rezerv para olarak, soğuk savaş döneminde olduğu gibi, artık dünya ekonomisini regüle etmesinin imkanı yok. Çünkü bilgi teknolojileri alanında artık dünya ekononomisine ABD dışında Asya ekonomileri de hakim olmaya başladı. ABD, bu ekonomilerle rekabet etmek zorunda ve bunun için rekabetçi kura ihtiyacı var. Dolayısıyla şunu söyleyebiliriz; ABD, rezerv para avantajını eskisi gibi kolay kullanamayacak.
Nitekim, yüksek değerli kur, aslında politik bir tercihtir. Çünkü yüksek değerli kuru tercih ettiğiniz zaman, global bir ekonomide rekabetçi olamazsınız, rekabetçi olamadığınız zaman da sizinle aynı evsafta emtia arz eden rakipleriniz karşısında kaybedersiniz. İşte bu kaybı, şimdiye değin, ABD siyasi üstünlüğüne bağlı olarak telafi ediyordu. Siyasi üstünlük de ABD’nin militarist gücüne dayanıyordu. İşte bundan dolayı, yüksek değerli kur tercihi, ABD için, rekabetini düşüren ve kendi ekonomisini zorlaştıran bir tercih değildi.
Neredesiniz ve nereye gidiyorsunuz?
Ayrıca Bretton Woods sistemi gereği ABD ulusal parası doları bir dünya ticaret parası olarak kullanıyor ve bu anlamda sınırsız bir senyoraj avantajına da sahip oluyordu. Oysa tam şimdi şöyle bir gerçek var; 2025 yılına geldiğimizde mobil internet, bilgi işlem otomasyonu, şeylerin interneti, bulut teknolojileri, gelişmiş robotlar ve gelecek kuşak gen teknolojileri gibi alanların katma değerli olarak, global ekonomi içinde yakalayacağı ortalama büyüklük % 30’lara ulaşacaktır. Ancak bu ortalama büyüklüğü büyük ölçüde gelişmekte olan Asya yaratacaktır. Biz, 2050’ye doğru Pasifik Asya’ya Türkiye’den başlayarak Ön Asya’nın da ekleneceğini tahmin ediyoruz. Bu durum, hiç şüphesiz var olan Bretton-Woods kaynaklı para sistemini de tehdit edecektir.
Peki ABD’de ve dünyada yüksek değerli kur tercihi kimin yararına ve bunu kim istiyor; şu an küresel olarak günlük 5,5 trilyon dolar civarında bir döviz piyasası var ve bu piyasa, büyük ölçüde, Londra-New-York merkezli finans-kapitalin denetiminde. Londra merkezli bu finans kapital, geleneksel sektörlerde düşen kâr oranlarını, doları, aynı zamanda spekülatif bir finansal araç kullanarak düşen kâr oranlarını telafi ediyor ayrıca Türkiye gibi hızla gelişmiş dünyaya (Batı’ya) yetişen ve teknoloji rantını ele geçirerek yeni bir büyüme yoluna girmeye çalışan ülkeleri aşağıya çekerek, yeni bir döviz-borç kriziyle tehdit ediyor ve Batı merkezli krizi böylece Doğu'ya yeniden yıkmaya çalışılıyor. Ayrıca gelişmekte olan ülkelerin-başta Rusya ve Türkiye olmak üzere- kendi aralarında yaptıkları Serbest Ticaret Anlaşmalarında yerel paraların kullanılmasının önüne geçmeye çalışılıyor ve bu ülkelerde yüksek dolar talebi ve yerel paraların değersizleşmesi ile yeni bir dolarizasyon süreci besleniyor.
1789, 1848 ve-2008, 2015
Ama, işte geçen hafta bu sürecin devam edemeyeceğini gördük. Yukarıda belirttiğmiz gibi, ABD ekonomisi ilk çeyrekte durma noktasına geldi. Bu duruma işletme yatırımlarındaki ve petrol fiyatlarındaki düşüş ile doların yükselişinin yol açtığı söylenebilir ama işin özü ABD ekonomisinin, yüksek dolarla birlikte rekabetçiliğini kaybetmesi… Ama bundan daha önemli olan gerçek şu;
Bugün dünya ekonomisi hızla bilgi teknojileri temelli bir kapsam ekonomisine geçişin eşiginde. 2025 yılında, katma değer bazlı dünya GSYİH’sı içinde mobil internet ağırlığı 10.8 olurken gelişmiş fosil yakıt ekonomisi- teknolojileri oranı 0,5 düşecek. Bu alanda bilgi teknolojilerine dayanan ekonomiyi topladığımızda-yukarıda da anlattık- bu ağırlık yüzde 25’i geçiyor. Bu çok büyük bir devrimdir. Eğer bu devrimi gelişmekte olan ülkeler yakalarsa biz, 1789 Fransız Devrimi’nden sonra, insanlığın karşılaştığı en büyük siyasi devrim süreciyle de karşı karşıya kalacağız. 1 Mayıs geleneği, 1848 krizinin ve devrimlerinin sonucudur. Şimdi 2008 krizi çok daha büyük bir sistemik kriz ama Batı’nın krizi… Sonucu da, Batı hegemonyasının gerilemesi olacak.
Sonuç olarak şunu söyleyeyim; tam bu 1 Mayıs günü, bu gerçeği gören kazanacak; bundan sonra bütün seçimler de bu gerçeğin oylaması olarak yapılacak.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018